Şimdi tartışılan, bu kararın yürürlüğe girmesi için geçmesi zorunlu olan 1 yıllık sürede, bazı ünlü tutukluların bu karardan olumlu yönde etkilenip etkilenmeyeceği.
Aslında bir süredir uzun tutukluluk konusu mahkemenin gündemindeydi. Yine de karar açıklandığında çifte sürpriz yaşandı.
Birincisi; 10 yılın insafsız bulunmasıydı. İkincisi ise bu insafsız durumun düzeltilmesi için Meclis’e 1 yıl süre tanınmış olmasıydı. Mahkeme, böylece, karar alıcılara, “Terör ve örgütlü suçlar için 10 yıl uzun ama 5 yıl kısa” mesajı verdi.
İlk sürpriz, 5 yıldan fazla süredir tutuklu olanlarda tahliye heyecanı yaratsa da ikinci sürpriz o havayı bir anda dağıttı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da mahkemenin aldığı bu kararın öneminin gölgelenmesini önlemek için olacak, herkesin bildiği bir şeyi tekrarladı:
“1 yıl beklemek şart değil. Hâkimler tahliye edebilir.”

1 taşla 3 kuş
Mahkeme bu kararıyla aslında ne yapmış oldu?
1- AİHM’nin de üzerinde ısrarla durduğu, medeni dünyada Türkiye’nin ayıplarının başında gösterilen uzun tutukluluk konusunda, özgürlüklerin alanını genişleten bir karara imza attı. Gezi Parkı ruhunun fena halde rahatsız ettiği iktidara güzel bir pas atmış oldu.
2- Mahkeme bunu yaparken ünlü davaları da unutmadı. 10 yıllık süre iptal edildiğinde, uzun tutukluluk süreleri tüm davalar açısından 5 yıla inecekti. Ancak mahkeme, gerekçeli karar yürürlüğe girdikten sonra Meclis’e 1 yıl içinde bu konuda yeni düzenleme yapma hakkı tanıyarak, tasarrufu hükümete bıraktı. 5 yıllık sınırın tüm davalar için uygulanmasını engelledi. Böylece hem karar yürürlüğe girmemiş hem de meşhur davaların 5 yıldan fazla süredir tutuklu sanıklarının “otomatik” tahliyesi engellenmiş oldu.
3- Bu kararla birlikte okunması gereken, bireysel başvurularla ilgili kararlar da var. Buna göre, uzun tutukluluk süresi sadece “yerel mahkeme aşamasında geçen süre” olarak hesaplanıyor. Bu yoruma göre, Balyoz davası yerel mahkemede karara bağlandığından zaten sanıkları uzun tutukluluk sınırlarını aşmadı. Ergenekon davası da 10 Ağustos’ta karara bağlanacak. KCK davaları da farklı illerde devam ediyor ve bir bölümü yakında sonlanacak. Böylece mahkemenin Meclis’e tanıdığı 1 yıllık süre, ünlü davaların ünlü sanıklarının tahliye olmasının önündeki en önemli engel. Mahkeme, bireysel başvurudaki kararıyla, iptal kararını örtüştürmüş de oldu.
Bir taşla çok kuş vuran bu iptal kararında 1 yıllık süre tanınması tahliyelerin önünde engel mi?
Engel olmadığını Haşim Kılıç da söylüyor, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da.

Niyet önemli
Her iki isim de 10 yıllık sürenin, “sanığın tutuklu kalması gereken süre olmadığını, aksine hâkimleri sınırlamak için konulduğunu” vurguluyor.
Ama bu vurgu, 1 yıllık süre tanınmasının olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırmayacak.
Çünkü hâkimler tutuksuz yargılama esas olmasına rağmen uzunca bir süredir “tutuklu yargılamayı” esas alıyor. Uzun tutukluluğu sınırlayan süreleri de sonuna kadar kullanıyor.
Yapılan hiçbir açıklama, alınan hiçbir karar, çıkarılan hiçbir paket de bu durumu değiştirmiyor.
Hatırlayın, 3. Yargı Paketi’nde de tutuksuz yargılamayı kolaylaştıran birçok madde yok muydu?
Velhasıl, önemli olan niyet.
Evet, hâkimler tahliye edebilir. Biliyoruz zaten ama etmiyorlar.


Serpil Çevikcan/Milliyet