BİLİM VE SANAYİ BAKANI ERGÜN'DEN GAZETEMİZE ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR...
   
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle birlikte Türkiye'de yarı başkanlık sistemine fiilen geçilmiş olacağını söyledi. Ergün, kürtajla ilgili tartışmaların siyasi zeminde yapılmasına karşı çıkarken, Özel yetkili mahkemelere de ihtiyaç olduğunun altını çizdi. Yeni teşvik yasasının yürürlüğe girmesinin Doğu ve Güneydoğu'da ekonomik kıpırdanmaya yol açtığını hatırlatan Ergün, bu yıl içinde önemli ülkelere bilim ve teknoloji ataşesi atanacağını ifade etti. Bakan Ergün Tokat Ankara yolunda gazetemize açıklamalarda bulundu. Bakan Ergün'ün Türkiye'nin gündemini işgal eden gelişmelerle ilgili sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:

İTALYA'DA BENZER DAVA 10 YIL SÜRMÜŞTÜ

>> Özel Yetkili Mahkemelerin yetkilerinin fazla olduğu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda bu yönde değişikliğe gidilmesi gerektiğine ilişkin tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yargı sistemi çalışırken ortaya çıkan aksaklıklar varsa bunların en önemlileri de tutukluluk süreleri çok uzun oluyor, yargılamalar uzun sürüyor ve tutukluluklar adeta cezaya dönüşüyor. Bu durum adil yargılamayı olumsuz etkileyen unsurlar. Bunların bir yola girmesi lazım. Sonuç olarak bu noktaları ele alan bir yasal düzenleme olabilir. Ama kimse bundan Türkiye'de hukuku, demokrasiyi, ekonomiyi ve siyaseti tahrip eden fiillerin yargılanmasını engelleyecek bir tablo çıkarmaması lazım. Türkiye, darbe teşebbüslerini demokrasisinden arındırma işlemlerini de sürdüren bir ülke. Bu aşamada çalışmalar, bu davaların özünü etkilemeyecek şekilde bir düzenleme yapılmasının esas alacaktır. Türkiye bu meselelerle yüzleşmeli ki bir daha kimsenin Türkiye'de darbe yapmak, muhtıra vermek, iktidarı devirmek üzere siyasi partilere kapatma davası açmak ve benzeri konular aklına bile gelmesin. Böyle bir şey aklına geldiğinde, 'benim aklımda sorun mu var' diye sorsun kendine. Ben bu tür durumların normal mahkemelerde yargılanamayacağını, özel yetkili mahkemelere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Mesela, İtalya'daki davaya baktığımızda, dava 10 yıl sürdü. Bu davalar tabiatı gereği uzun süren davalar, çok farklı yere yayılan davalar. Çünkü süreç içinde birçok kurum ve kişi tahrip olmuştur.

BİLEN DE BİLMEYEN DE KONUŞUYOR

>> Son günlerdeki kürtaj tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz?
Kürtaj konusunun siyaset zemini içinde tartışılmasını tasvip etmiyorum. Kürtaj, sosyal, tıbbi ve dindar kesimlerce inanç boyutu olan bir konudur. Bu üç zemin içinde sağlıklı bir şekilde konu tartışılabilir ama bilen bilmeyen herkes konuyla ilgili konuşuyor. Her beyan edilen fikir sonrası yeni bir tartışma çıkıyor. Bu üç zeminde konuyu iyi bilenlerin konuşarak, bırakmaları lazım. Türkiye'de bu konu gereğinden fazla kişi ve gereğinden uzun süre tartışılıyor. Ve iş şirazesinden çıkıyor. Konu Bakanlar Kurulu gündemine de gelmedi.

>> Tartışılan bir önemli konu da Başkanlık ve Yarı Başkanlık sistemi, bu konudaki düşünceleriniz nedir?
Türkiye bir anayasa değişikliği yaptı ve artık Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek. Halkın seçmesi ve mevcut Anayasa'daki yetkiler düşünüldüğünde Türkiye fiilen Yarı Başkanlık sistemine geçmiş olur. Çünkü bu yetkiler çok fazla. Halk tarafından seçilen bir Cumhurbaşkanı ile Meclis tarafından seçilen bir Cumhurbaşkanının bu yetkileri kullanması başka olacaktır. Halkın beklentileri de farklı olacaktır. Bugünkü Cumhurbaşkanı ile halkın kendi seçtiği Cumhurbaşkanından beklentileri farklı olacaktır. Çünkü seçime gidecek Cumhurbaşkanı ve yetkileri nasıl kullanacağına dair halka taahhütleri olacak. Bu durumda Cumhurbaşkanı'nın bazı yetkilerini hükümete ya da Meclise aktarmamız lazım. Böylece Cumhurbaşkanı sembolik bir kişi olur. Milletin birlik ve bütünlüğü yönünde çabalar içinde olur. Eğer yarı başkanlık sistemi yapacaksak da o zaman birtakım yetkileri hükümetten alıp cumhurbaşkanına verilmesi lazım.


Potansiyeli olan teşviklerden ciddi şekilde faydalanıyor

>> Teşvik yasasında Doğu ve Güneydoğu'ya özel imkanlar sağlanıyor. Teşvikler Doğu'ya yatırım çekmeye yeterli olacak mı? Sizinle bu konuda temasa geçen firmalar oldu mu?



Teşvik sistemi birçok bölgeye katkı sağlıyor. Yatırım için uygun altyapısı olanlar ise bundan daha fazla faydalanıyor. Yeni teşvik sistemiyle Doğu ve Güneydoğu'daki illerin tamamı aynı oranda faydalanmayabilir. Ama potansiyeli olanlar, 6. Bölge teşviklerinden ciddi manada yararlanırlar. Çünkü bütün sektörler teşvik ediliyor. Mesela, siz, 'peynir tenekesi imal edeceğim ve 5 kişi çalıştıracağım' derseniz siz de yararlanıyorsunuz. 12 yıl boyunca Organize Sanayi Bölgesi'nde yatırım yapacaksanız, vergi muafiyeti, sigorta priminin Hazine tarafından karşılanması gibi bir dizi teşvikler var. Yatırım sırasındaki vergisiz dönemin dışında, yatırım sonrası vergisiz ve sigorta priminin devletçe karşılanacağı bir dönem var. Çok cazip unsurlar var. Tekstil gibi yoğun istihdam içeren sektörler için 6. Bölge teşvikleri önemli olacak. Örneğin, OSB olan yerler, Doğu ve Güneydoğu'da ise adeta 7. Bölge gibi teşviklerden faydalanacak. Bu anlamda Şanlıurfa, teşviklerden en çok faydalanacak illerimizden olacak gibi görünüyor. Şanlıurfa'da bize başvuran ve OSB'de yer tahsisi isteyen yatırımcılar olmaya başladı. Süt ve süt ürünleri başta olmak üzere gıdada başvurular oldu. Bu yatırımlar hayvancılık gibi diğer sektörlere yatırımları da tetikleyecek.



Yeni teşvikler yurt dışında da ilgi gördü

>> Tokyo ve Amerika'da önemli temaslarda bulundunuz, bu temaslarınızda yeni teşvik sistemine yönelik yatırım sinyalleri aldınız mı?
Tokyo ve ABD temaslarında birkaç altı çizilmesi gereken nokta var. Türkiye'nin kendisinin her yönüyle dikkat çekici bir ülke olması. Siyasetiyle, hızlı ekonomik büyümesiyle dünyadaki ekonomik krize gösterdiği dirençle, özel sektörün dinamizmiyle dikkat çeken bir ülke olduğunu her iki ülkedeki temaslarımda gördüm. Ayrıca açıkladığımız teşvik sistemi bu ülkelerde ses bulduğunu gördük. Japonya'da bizdeki Odalar Birliği'ne karşılık gelen iş adamlarıyla bir araya geldiğimizde teşvik sistemine büyük ilgi gösterdiler. Bizim firmalarımızla görüşmek üzere randevu talepleri oldu. Bazı Japon firmalarının Japonya'daki ekonomik daralma ve nüfusta yaşanan gerilemeyi telafi etmek üzere dışa açılmaları gerekiyor ve bu süreçte iyi partnerlere ihtiyaçları var. Bunlar ileri teknolojiye sahip firmalar, Türkiye'nin bugün de teknoloji atılımı yapması gerekiyor. Japon firmalarıyla Türkiye'nin ihtiyaçları temelde örtüşüyor. Bu noktada çok iyi iki partner olabileceğimizi anlattık. Bunun dışında Türkiye'nin kendi içinde gündeme getirdiği Fatih Projesi ya da nükleer santralin bu ülkelerde çok dikkat çekici olduğunu gördük. Örneğin, Japon Toshiba'nın nükleer santral yatırımına büyük ilgi duyduğunu gördük. Bilgi ve teknoloji firmalarının da Fatih Projesine ilgisine şahit olduk. Benzer durumla ABD'de de karşılaştık. ABD'de 25 KOBİ'mizi ABD KOBİ'leriyle buluşturduk. Bütün temaslarımız sonucunda tespit ettiğimiz şey ise; bu ülkelere gidip kendimizi anlatmamız gerektiğidir. Yatırım, sizi oturduğunuz yerde gelip bulmuyor.

BİLİŞİM VADİSİ PROJESİ

>> Bilişim vadisinin kurulması ile ilgili çalışmalar hangi aşamada?

Bu noktada iki önemli çalışmamız var. TÜBİTAK'la Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nün yaklaşık 5 bin dönümlük arazisi üzerinde kurulan teknoloji geliştirme bölgesinde bilişim sektörü firmalarını bir araya getirme projemiz devam ediyor. Yönetici şirket kurulması ve altyapı çalışmaları daha sonra da şirketlere yer tahsisi çalışmaları var. İkinci önemli çalışma da Kurtköy'de havaalanının etrafındaki alanda savunma sanayini ilgilendiren ve ağırlıklı olarak bilgi-teknoloji firmalarının yer alacağı ikinci bir teknoloji geliştirme merkezimiz var. Birbirine entegre olacak bu iki proje devam ediyor. Tabii firmalarımıza henüz yer tahsisleri yapılmadı ancak firmalarla temaslarımızı sürdürüyoruz.

TÜRK BİLİM ADAMLARI İSTANBUL'DA BULUŞACAK

>> Yurt dışındaki bilim adamlarımızın bir veri tabanında toplanması için çalışma başlattınız. Bilim adamlarımızın sisteme ilgisi nasıl oldu?

Bilim ve teknolojide ileride olan ülkelere bu yıl içersinde bilim ve teknoloji ataşeleri atayacağız. Ataşelerimiz, o ülkelerdeki bilim adamlarımızla, araştırmacılarımızla ve teknoloji şirketlerimizle temasları yoğunlaştıracak. Onlarla Türkiye arasında ve birbirleri arasındaki iş birliğini koordine edecekler. Ayrıca her yıl seçeceğimiz dünyadaki Türk bilim adamlarıyla bir araya geleceğiz ve toplantıyı 13 Temmuz'da İstanbul'da yapacağız. Bu anlamda 100'e yakın bilim adamıyla temas halindeyiz ve aralarında bir network kurulmasına çalışıyoruz. Çalışmaları hakkında bir veri tabanı oluşturuyoruz.



'Melek Yatırımcılar' geldi

Genç yatırımcıların desteklenmesi maksadıyla başlatılacak 'Melek Yatırımcı' uygulamasından ne gibi kazanımlar bekliyorsunuz?


'Melek yatırımcı' olarak bilinen girişim sermayesi uygulaması daha çok ABD, İngiliz, Kanada gibi ülkelerde yaygın. Özellikle teknoloji firmaları ve sektörlerinde hızlı büyüyen firmalara dönük bir proje. Bu finansman metodunda firmalara yüzde 50'nin üzerinde olmayacak şekilde ortak olunuyor ve firmaların güçlenmesiyle birlikte 5 yıl sonra 'Melek Yatırımcılar'ın şirketten çıkmaları gerekiyor. Bu konuyu ABD'de venture kapital şirketlerine anlattık ve bir grup yatırımcı geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye geldi. TÜBİTAK başkanımızı bu konuyu koordine etmesi için görevlendirdik. Kanuni düzenlemenin bu yıl içinde hayata geçirilmesi sonrası venture kapital yani 'melek yatırımcılar'ın teknoloji şirketlerimize ve hızlı gelişme gösteren KOBİ'lerimize yatırım yapacağını düşünüyoruz.
Türkiye Gazetesi