ADDİS ABABA - Tufan Aktaş

Sudan halkının, ülkede büyüyen ekonomik kriz nedeniyle geçen hafta başlattığı gösteriler, gözlerin yeniden bölgenin en stratejik ülkelerinden biri olan Sudan'a çevrilmesine yol açtı.

Kıtanın en büyük 3. ülkesi olan ve yaklaşık 30 yıldır Ömer el-Beşir tarafından yönetilen ülke, bağımsızlığını kazandığı 1956'dan bu yana hareketli siyasi arenaya sahne oldu.

Yaklaşık 40 milyonluk nüfusuyla çeşitli Afrika topluluklarının ve Arap kültürünün iç içe geçtiği ülke, son 60 yıla 4 askeri darbenin yanı sıra 2 de iç savaş sığdırdı.

2003'te patlak veren Darfur Krizi ve 2011'de Güney Sudan'ın ayrılması sonrası karşı karşıya kaldığı ekonomik krizle baş etmeye çalışan Hartum yönetimi, ekmek, yakıt, tüp gibi temel gıda ve tüketim maddelerinde görülen aşırı fiyat artışına karşı halkın tepkisini dindirmeye çalışıyor.

Ülke muhalefetinin birleşerek, halkı hükümete karşı harekete geçirmesi, Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'in siyasi geçmişindeki en büyük sınavlardan birini vermesine sebep oluyor.

Ekmek fiyatlarındaki artış sonrası patlak verdiği için "ekmek protestoları" olarak adlandırılan gösterilerin ardından muhalif "Nida Sudan" ittifakı hükümete müzakere teklif ederken, aralarında "Komünist Parti" ve "Arap Baası" gibi partilerin de olduğu Sudan Muhalefet Koalisyonundan önde gelen 14 kişi gözaltına alındı.

Osmanlı hakimiyetinden bağımsızlığa

Tarihte Bilad es-Sudan (Siyahların Diyarı) olarak isimlendirilen ve Sahraaltı topraklarının doğu kısmını teşkil eden Sudan, Osmanlı yönetimiyle ilk olarak Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa döneminde tanıştı.

Mehmet Ali Paşa, 1821'de bugünkü Sudan topraklarında hakimiyet sahibi olan Func Devleti'ne saldırarak bölgeyi ele geçirdi ancak atadığı yöneticilerin İngilizlerle yaptığı iş birliği halkın yönetime karşı isyan başlatmasına yol açtı.

Bugün ülkenin önemli muhalif partilerinden Milli Ümmet Partisi Başkanı Sadık el-Mehdi'nin büyük dedesi olan Muhammed Ahmed el-Mehdi, 1881'de Ensar Hareketi adını verdiği silahlı hareketi başlatarak Mısır birliklerine karşı savaştı ve ülkenin büyük bir bölümünde kontrol sağladı.

Mehdi'nin 1885'te ölümü ve yerine oğlunun geçmesinin ardından gerileme kaydeden hareket, İngilizlerin 19. yüzyılın sonlarında ülkeye girmesiyle tamamıyla başarısızlığa uğratıldı.

1899'dan 1956'ya kadar İngiliz-Mısır Müşterek İdaresi (Condominium) tarafından yönetilen ülke, o dönem İngiliz yönetiminin son bulmasını ve Mısır ile birleşilmesini savunan İsmail el-Ezheri'nin önderliğinde bağımsızlığını ilan etti.

Darbeler birbirini izledi

Ülkedeki Ezheri önderliğinde kurulan koalisyon hükümeti, 1958'de ülke tarihindeki ilk darbeyle karşılaştı ve Sudan, 1964'teki halk ayaklanmasına kadar General İbrahim Abbud tarafından yönetildi.

Ümmet Partisi ve Milli Birlik Partisi koalisyon kurarak 1965'te sivil yönetimi başlattı ancak siyasi rekabetin şiddetlenmesi sonrası 1969'da Albay Cafer en-Numeyri solcu askeri darbe yaptı ve ülkede Sudan Sosyalist Birliğinin tek parti rejimi başladı.

Ülkenin güneyinde Araplaştırma politikalarının artırılması ve misyonerlere karşı atılan adımlar buradaki halkın tepkilerine yol açtı ve çıkan iç savaş 1972'ye kadar sürdü.

Numeyri, 1977'de İslamcılarla ittifak arayışına girdi ve İhvan-ı Müslimin liderlerinden Hasan el-Turabi'yi Adalet Bakanlığına getirdi.

Ülkede 1983'te şeriat ilan edilmesi, Müslüman olmayan grupların tepkisine yol açarken 1985'te kurulan Sudan Halk Kurtuluş Ordusu Hareketi (SPLM/A) bütün Güney Sudan'ı iç savaşa sürükledi.

1985'te Numeyri'nin ABD ziyareti sırasında Savunma Bakanı General Abdurrahman Swar el-Dahab kansız bir darbe yaptı ve devlet başkanlığı koltuğuna oturdu.

Ülkede 1986'da parlamenter rejime tekrar geçildi ve Milli Selamet Cephesi (NIF), Ümmet Partisi ve Demokratik Birlik Partisi koalisyonu kuruldu. Başbakanlığa Ümmet Partisi lideri Sadık el-Mehdi getirildi.

Mehdi yönetiminin attığı en kritik adımlardan biri 1988'de hükümetin Güney Sudanlı ayrılıkçılar ile ateşkes sağlaması ve şeriat uygulamasını askıya alması oldu.

Ömer el-Beşir dönemi

Tüm bu adımlara rağmen devam eden iç savaş ve ekonomik krizle boğuşan ülkede Haziran 1989'da General Ömer el-Beşir tarafından yönetime el koyuldu.

Ömer el-Beşir yönetimi devraldıktan sonra ülkedeki İhvan-ı Müslimin hareketi ile ortak çalışmaya başladı ve İhvan'ın siyasi kanadı Milli Selamet Cephesiyle iş birliği başlattı.

Hükümet, ülkenin kuzey bölgelerinde 1990'dan itibaren şeriat uygulamasını yeniden başlattı.

Milli Selamet Cephesi lideri ve aynı zamanda Meclis Başkanı olan Hasan el-Turabi'nin 1999'da devlet başkanının görevine meclis tarafından son verilebilmesini öngören yasa teklifi hazırlaması Beşir kanadının tepkisine yol açtı.

Hüsnü Mübarek'e 1995'te Etiyopya'da düzenlenen suikast girişiminden Sudan İhvanı'nın sorumlu tutulması ve Usame bin Ladin'in Sudan'da yaşamaya başlaması 90'lı yıllarda Sudan'ın dünyadaki imajını değiştiren ana olaylar oldu.

Darfur krizi

Ülkenin Darfur bölgesinde 2003'te patlak veren ve hala süren çatışmalar ise insani krizin yanı sıra Sudan yönetiminin soykırımla suçlanmasına neden oldu.

Hükümet güçleri ve destekledikleri milis güçler Cancavidler ile bölgedeki kabileler arasındaki çatışmalarda şimdiye kadar 10 binlerce kişi hayatını kaybetti, 2 milyondan fazla kişi yerinden oldu.

Darfur sorunu nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Devlet Başkanı Ömer el-Beşir hakkında soykırım gerekçesiyle tutuklama kararı verdi.

Kriz, hem Hartum yönetiminin hem de Beşir'in imajını önemli ölçüde zedeledi.

"Mali müşavirlerin iş yükünü hafifletecek çözümler acilen hayata geçirilmelidir" "Mali müşavirlerin iş yükünü hafifletecek çözümler acilen hayata geçirilmelidir"
Güney Sudan’ın ayrılması ekonomiyi vurdu

Hartum hükümetinin Güney Sudanlı isyancı gruplarla yaptığı barış görüşmeleri sonrasında 2005'te Kapsamlı Barış Anlaşması imzalandı ve 2011'de ülkenin güneyinde referandum kararı alındı.

Referandumda bağımsızlık kararının çıkmasının ardından petrol gelirlerini büyük ölçüde kaybeden Sudan, dış ticarette verdiği açık yüzünden hızlı ekonomik gerileme yaşadı.

Petrol rezervlerinin yüzde 75'ini kaybeden Sudan, yüksek enflasyon ve döviz kıtlığı gibi ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya kaldı.

Ticaret Bakanlığı verilerine göre, Sudan'da gayrisafi yurt içi hasılanın yaklaşık yüzde 32'sini tarım, yüzde 22'sini sanayi, yüzde 46'sını hizmet sektörü oluşturuyor ve çalışan nüfusun yüzde 44,6'sı tarım sektöründe, yüzde 15,3'ü sanayi sektöründe, yüzde 40,1'i ise hizmet sektöründe istihdam ediliyor.

Kaynak: AA