Yüksek Askeri Şûra toplantısında Başbakanın öbür koltuğu kenara ittirip de masanın başına tek oturmasını demokrasinin fotoğrafısaydılar...

Anlamayanlar eşek...

Diyelim ki; Genelkurmay Başkanının Hakka, hukuka, vicdana sığmıyordiyerek orada oturmayışı, rezaletin fotoğrafı anlamına gelmedi...

Ama Başbakanın yanında kimsenin oturmayışıdemokrasinin fotoğrafı anlamına geldi...

*

Oturma düzeni, duruma göre değişebilir oysa...

Kırmızı plaka ile giderken önde şoför var misal...

Bu psikolojik takıntıya göre; şoförün arkaya bagaja geçip oturması gerekiyor ki, gidebiliyorsa gitsin...

Olmadı; Başbakan en öne kaportanın burnuna oturur...

Öyle gider demokraside...

*

Nitekim tatbikatlarda da sivil demokrasinin zaferi demeden, askerler Başbakanın sağına, soluna, önüne, arkasına otururlar...

İşin özelliği gereği...

Hani havan topunu ramazan topu sanmasın...

Ya da dürbüne tersinden bakıp da Bir donanma daha uzaktan üzerimize geliyor demesin mareşal...

*

Çok mu önemli fotoğraf?..

Önemliyse; dokuz senedir devletin türbanlı tesettürlü o fotoğraflarından, Türkiyenin ne hale geldiğini çıkartamadı yalaka...

Uluslararası toplantılarda, uçakların merdivenlerinde, modern ve çağdaş yöneticilerinin arasında, dünya televizyonlarında...

O ortaçağ fotoğraflarına bakıp Türkiyenin Arabistana döndüğü yorumunu yapmadı...

Kimse Bu fotoğraf, çağdaş laik cumhuriyetin giderek neye dönüştüğünü gösterir de diyemedi...

Ama Yüksek Askeri Şûrada öbür koltuğu ittirip tek başına masanın başında oturunca fotoğrafa baktılar...

Anladılar...

Demokrasiyi fotoğrafından...

*

Fotoğrafın bir şey anlatması gerekiyorsa, anlatıyor:

Türk Silahlı Kuvvetlerinin ne hale geldiğini...

Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları, olanları Hakka, hukuka, vicdana sığdıramayıp onurluca giderken...

Kalanların hali bir hüzün fotoğrafı aslında...

Al duvara as...

Soranlara Atatürkün ordusu dersin...

Bekir Coşkun/Cumhuriyet