İSTANBUL

MÜSİAD'ın düzenlediği , "Oku, Dinle ve Yaşa" etkinliği kapsamında, "Ben, Öteki ve Ötesi" isimli kitabını tanıtan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, 15 Temmuz'daki darbe girişiminde ve terör operasyonlarında şehit olanlara rahmet dileyerek, MÜSİAD'ın bu etkinliği yaparak sadece rakamlarla, istatistiklerle ilgilenen bir kurum olmadığını gösterdiğini söyledi.

Kalın, kitapla ilgili iki ana başlığın öne çıktığını, bunlardan birinin "Ben, Öteki ve Ötesi", ikincisinin ise "İslam-Batı İlişkileri Tarihinin Genel Seyri" olduğunu ifade etti.

Avrupa içinde çoğulcu, kozmopolit şehirleri kuranların ya Müslüman olduğunu ya da Müslümanlarla etkileşim içindeki Avrupalılar olduğunu belirten Kalın, şunları aktardı:

"Zaman zaman Avrupalılar bize çok kültürlülük dersi veriyor. Geçmişe doğru baktığınız zaman aslında gerçek çok kültürlülük ve çoğulculuk İslam toplumlarında yaşanmıştır. 1492'de Reconquista hareketiyle İspanyollar, Müslümanları ve Yahudileri Endülüs'ten kovdukları zaman, gerçek manada çoğulcu bir kıta olma şansını işte o zaman yitirmiştir ve 1492'ye kadar Endülüs, insanlık tarihinin en çok kültürlü merkezlerinden birisi olmuştur."

İbrahim Kalın, Avrupa'da aşırı sağcılık, göçmen karşıtlığı, azınlık karşıtlığı, islamofobi gibi akımların ana akım siyaseti ve kültürel söylemleri belirler hale geldiğini, bunun da Avrupa ve insanlık adına çok tehlikeli bir gidişat olduğunu belirtti.

"Hz. Meryem'in bizde kutsal bir figür olduğu gerçeğini Hristiyan alemi bilmez"

Hristiyan aleminin çoğunun Hazreti İsa'nın İslam'da Ulu’l-Azm peygamberlerden biri olduğunu bilmediğini ifade eden Kalın, "Hz. Meryem'in bizde kutsal bir figür olduğu gerçeğini Hristiyan alemi bilmez. Hatta bazı yerlerde bizim Hazreti Meryem'e ve Hazreti İsa'ya gösterdiğimiz hürmet karşısında şaşırırlar. Hazreti Meryem isim olarak İncil'de geçmez ama Kur'an-ı Kerim'de bir surenin adına verilmiştir ismi. Bizim için tabiri caizse feminen maneviyatın sembollerinden biridir." diye konuştu.

Hazreti Muhammed'in vefatının ardından bir asır geçmeden İslam'ın üç kıtaya yayıldığını hatırlatan Kalın, şöyle devam etti:

"İslam bir yere girdikten sonra orası genellikle İslam olarak kalmıştır. 'İnsanlar zorla, şiddetle Müslüman oldular' tezini çürüten şey, doğrudan İslam tarihinin kendisidir. Eğer böyle olsaydı, baskılar ortadan kalktığında o insanlar İslam'dan çıkıp eski dinlerine dönmesi beklenirdi. Bunun olmadığını, tam tersine İslam'ın inanç ve kültür olarak derinleştiğini, oralarda kök saldığını görüyoruz."

"Türkiye menfaatleri, stratejik konumu gereği denge politikası izliyor"

Konuşmaların ardından soru cevap bölümünde, Kalın'a D-8'in tekrar canlandırılıp canlandırılamayacağı soruldu.

Kalın, "Biz D-8'in üyesiyiz, yılda bir iki defa da toplantı oluyor. Fakat itiraf etmemiz lazım, çok verimli, çok üretken bir platform değil. D-8 inşallah bir gün canlandırılır ve bakalım İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığımızda orayı canlandırabilirsek faydası olur." diye cevapladı.

Rusya ile yakınlaşmanın, ABD ve Batı'dan kopma olarak algılanıp algılanmayacağının sorulması üzerine Kalın, şöyle cevap verdi:

"Türkiye hem menfaatleri hem de stratejik konumu gereği denge politikası izlemesi gereken bir ülke. Şu anda da o yapılıyor. Halep meselesinde, Suriye'deki ateşkes meselesinde biz bunu Rusya ile yaptık, Amerika denedi yapamadı. Rusya ile geliştirilen iyi ilişkiler neticesinde en azından bu neticeyi aldık, 45 bin kişiyi tahliye ettik. Suriye genelinde de dün gece itibariyle bir ateşkes sağlandı, inşallah devam edecek bundan sonra. Bu Amerika, Avrupa ile ilişkilerimizi sıfırlayacağımız, bozacağımız anlamına asla gelmiyor. Tam tersine bence bu denge politikası bizi iki tarafa da daha kıymetli kılar.

Program sonunda Kalın'a bir bağlama hediye edildi, İbrahim Kalın, istek üzerine bağlama çalıp "Bir mendil aldım dereden" türküsünü söyledi. Kalın, daha sonra "Ben, Öteki ve Ötesi" isimli kitabını imzaladı.

Muhabir: İsmail Özdemir,Semra Orkan

Kaynak: AA