Tarihi binalar arasında göze çarpan geometrik şekillerdeki yapıları, farklı bina süslemeleri ve heykelleri ile birçok Avrupa kentinden farklılaşıyor.


 

Barselona’da Katalanca konuşuluyor. İspanyolca bir şey sorsanız bile İspanyolca cevap almanız zor. Bilmediklerinden değil, Katalancadan başka dil konuşmak istemediklerinden sadece bu tavır. Diktatör Franco döneminde, kendi dillerini konuşmaları yasaklanmış. . Kendilerini İspanyol olarak bile görmüyor gibiler. “Biz Katalan’ız” diyorlar. Başkenti olduğu Katalonya bölgesinin kendi polisi ve kendi yasaları var. Burası tamamen özerk bir bölge, sadece dış işlerinde İspanya’ya bağımlı.
Havaalanından şehir merkezine tren ile 20 dakikada ulaşabilirsiniz. Bir diğer yol ise taksi kiralamak.
Barselona’nın olduğu bölgeye 2000 sene önce ilk olarak Romalılar yerleşmiş ve kentin çevresini surlarla çevirip bu bölgeye “Barcino” adını vermişler. Ancak tarih boyunca farklı uygarlıkların hakimiyetine girmiş. Sırasıyla Kartacalılar, Vizigotlar, Magribiler, Franklar bölgeye hakim olmuş. Günümüzdeki Katalonya’nın temelleri ise Franklar’ın dönemine rastlıyor. Franklar döneminde Pelos adlı bir derebeyi, Barselona kontu oluyor ve bu bölgede 500 sene sürecek olan bir hanedanlık kuruyor. Bu hanedanlık da Katalon ulusunun temelini teşkil ediyor.
Artık Barselona’yı keşif vakti! Şehri keşfetmeye başlamak için en doğru yer Catalunya meydanı (Plaça de Catalunya). Ortasında heykellerin ve çevresinde pek çok sokak sanatçısının bulunduğu meydan, Barcelona’nın en eski meydanlarından.


 
1850’lerden kalma olan Plaça Reial de Barselona’nın canlı meydanlarından bir diğeri. Bu meydandaki Neo-Klasik lambalar meşhur Gaudi’nin tasarımı. Barselona kontlarının ikametgâh yeri olan Kraliyet Sarayının merdivenli kapısı da bu meydana bakıyor.

Kentin kalbi La Ramblas


Barselona denince ilk akla gelen cadde olan La Ramblas’ın bir ucu da Catalunya meydanına açılıyor. Kentin en hareketli bölgesi olan La Ramblas caddesinin ortası yayalara, her iki yanında yer alan şeritler ise araç trafiğine ayrılmış durumda. Caddenin yayalara ayrılmış olan bölümünde çok sayıda çiçekçi, müzisyen, sokak sanatçısı mesleklerini icra ediyor. Günün her saati kalabalık olan caddenin ara sokakları bar, restoran ve cafelerle dolu. Özellikle de akşam saatlerinde bu bölge en canlı saatlerini yaşıyor.


Barcelona’da hayat çok geç başlıyor ve geç sona eriyor. Öğlen saat 14:00 civarı Barselonalıların siesta zamanı... Dükkanlar, saat 13:30 ile 16:00 arasında kapanıyor. Eczaneler bile... Dışarıdaki kalabalık bu saatlerde yerini sokaklarda gezen turistlere bırakıyor. Barcelonalılar için öğlen yemekleri çok önemli. Genelde evlerine gidip aileleri ile yemek yemeği ve dinlenmeyi tercih ediyorlar. Ardından saat 17:00 civarında dükkanlar tekrar açılıyor ve saat 20:00’ye kadar açık kalıyor. Bu saatten sonra şehir daha da bir hareketleniyor.
Barcelona halkı geceye tapas yiyerek ve birkaç kadeh içki içerek başlıyor. Barcelona’da en çok yenen Tapas, bizdeki meze kavramına yakın. Restoranların büyük çoğunluğunda ise yemek öncesi taze domates ezmesi sürülmüş ekmek ikram ediliyor.
Asıl akşam yemeği saati ise saat 22:00 civarı. Bu saatten önce genelde restoranlar boş oluyor. Siz de akşam yemeği için deniz ürünleri, patatesli omlet ya da paella tercih edebilirsiniz. Yanında da sürahi ile Sangria sipariş edebilirsiniz.

Gece klüpleri ise gece yarısı saat 02:00 gibi hareketleniyor.
Gece kulüplerini tercih etmeyenler için bir diğer seçenek ise şehrin en görkemli binalarından biri olan Montjuic Milli Sarayının (şimdilerde Katalonya Milli Sanat Müzesi) önünde akşam saatlerinde yapılan ışık ve müzik eşliğinde yapılan su gösterisini izlemek.
La Ramblas caddesinin diğer ucuna kadar yürüdüğünüzde Akdeniz’in kıyısına varıyorsunuz. İstiklal caddesini andıran bu caddenin sonunda marinayı ve Colomb heykelini görebilirsiniz.

60 metre yüksekliğindeki heykel, Kolomb’un 1493 yılında Amerika’dan dönüşünde yanındaki altı Karayipli ile birlikte karaya ayak bastığı yere yapılmış. Parmağı ile Amerika’yı işaret eden anıt, Gaieta Buigas tarafından 1888 Evrensel Sergisi için tasarlanmış. Cüzzi bir ücret karşılığında anıtın tepesindeki platforma çıkmak ve kenti tepeden izlemek mümkün.

Kolomb Anıtı yakınlarındaki tersane ve denizcilik müzesi de vaktiniz bolsa ziyaret edebileceğiniz seçenekler. Anıtın hemen karşısında ise Place del Portal de la Pau yer alıyor ve buradan kırlangıç anlamına gelen “Golondrina” denilen çift katlı tekneler kalkıyor. Bu teknelere binerek, Barselona limanı ve çevresini gezmek mümkün. Bu programda yarım saatlik kısa tur ya da 1,5 saatlik uzun tur tercih edebiliyorsunuz.


Kolomb heykelinin sol tarafındaki Yeni limanda (Port Vell) ise Avrupa’nın en büyük akvaryumlarından biri olan L'aquarium Barcelona yer alıyor. Bu akvaryumda en hoş şey, dört bir yanınızın akvaryum ile çevrili olduğu tünelden geçmek.


Barselona’da ulaşım

Barcelona’yı gezmenin en iyi yolu yürümek. Ama yürümekten yorulurum diyenler için müjde! Kente toplu taşıma çok düzenli. Otobüs ağı oldukça geniş. Metro ise 5 farklı hat olarak çalışıyor. Çoklu kart alırsanız hem metroda, hem de otobüslerde kullanabilirsiniz. Bir diğer alternatif ise sarı-siyah renkli taksiler. Eğer tepesindeki ışık yeşil ise boş olduğu anlamına geliyor.

Bunun yanı sıra, Barcelonalılar da diğer Avrupa kentleri gibi ulaşımda bisikleti çoklukla tercih ediyorlar. Şehrin her yerinde bulunan Bisiklet istasyonlarından bisiklet alıp kullanmak mümkün. Aylık ya da yıllık bisiklet kartı alarak bu hizmetten yararlanabiliyorsunuz. Üstelik bisikleti aldığınız yere bırakmanız da gerekmiyor. Tabii bisiklet yollarının da güzelliğinden bahsetmemek olmaz.
Barcelona’yı gezmenin diğer bir yolu ise City Bus bileti alıp, burada belirlenen rotalar üzerinde ilerlemek. Nasıl olsa otobüse istediğiniz yerde inip binmeniz serbest.


Sanatçılar kenti

Harika bir şehir manzarası izlemek isterseniz, akşam üstü saatlerinde Montjuic tepesine çıkmalısınız. Bu tepenin deniz tarafındaki yamacında Montjuic Kalesi bulunuyor.


Şehrin diğer tepesi ise kent merkezine yaklaşık 15 – 20 km mesafede yer alan Tibidabo. Tibidabo tepesinde bir kilise ve Barcelona’nın en eski lunaparkı yer alıyor. Ancak kent merkezini keşfe çıkmadan gitmeye gerek yok.
Barselona’nın en güzel parkı Guel parkı, mutlaka görülmesi gereken yerlerden.

Parkın tüm dizaynı, çılgın inşaatçı olarak da bilinen Gaudi’ye (1852-1926) ait. Stili ile diğer mimarlardan ayrılan Gaudi, bu pakta kullandığı stili de tesadüfen bulmuş.

O dönemin kraliçesi yurtdışından seramik sipariş veriyor. Ancak bunların tamamı yolda gelirken kırılıyor. Kırılınca da satan firma seramikleri geri almıyor. Gaudi de bu parkın tamamında kırık seramikleri kullanıyor ve farklı bir tarz yakalıyor. Parkın içindeki pembe ev ise o dönemde parkta çalışan işçilerin Gaudi’ye kalması yaptıkları ve Gaudi’nin 1926 senesinde hayatını kaybedene kadar yaklaşık 20 sene boyunca yaşadığı ev. Gaudi’nin mezarı ise günümüzde Sagra de Familia’nın avlusunda.
Barcelona’nın simgesi olan Sagra de Familia, Gaudi’nin yapımına başladığı ama ölümünden sonra bile halen yapımı tamamlanamamış büyük bir eser.

Gaudi buraya ömrünün son 43 senesini adamış. Hayatını adadığı bu kilisede çalıştığı bir gün çıkışında kendisine çarpan tramway nedeni ile de hayatını kaybetmiş. Sagra de Familia’nın tepesine çıkılabiliyor ancak çok uzun bir kuyruk olduğunu unutmamalısınız. Sagra de Familia’nın çevresi de kendi kadar renkli. Çevrede çok sayıda pandomim sanatçısı ve müzisyen görmek mümkün.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Casa Batllo da yine Gaudi’nin eserlerinden. Yine CasaBatlo’ya 200-250 metre uzaklıkta yer alan Le Pedrera da Gaudi’nin eseri.

Modernizmin öncüsü ve art nouveau tarzının mükemmel uygulayıcısı Gaudi, Barselona’ya çok değerli eserler bırakmış. Gaudi’nin eserlerinden sekiz tanesi (Park Güell, Palau Güell, Casa Milà, Sagra de Familia’nın “İsa’nın Doğuşu” cephesi, Casa Vicesn, Casa Battlo, Yeraltı türbesi ve Colonia Güell türbesi). Gaudi’siz bir Barcelona düşünmek neredeyse imkansız.

Barselonalılar ve İspanyollar

Barcelona’lılar genel olarak İspanyollardan farklı. Barcelona halkı haklı olarak kentin mimarisi ve tasarımı ile övünüyor. Mesela İspanya denince akla gelen boğa güreşi ve flemenko dansı Barselona’da sevilmiyor. Burada Flemenko dansı yerine el ele tutuşup, halkalar halinde yaptıkları Sardana denilen dans çok popüler. Bu dansa cumartesi akşamları ve pazar sabahları Katedralin önünde, Pazar akşamları ise Placa Sant Jaume Meydanında denk gelebilirsiniz. Dansa telli ve nefesli çalgılar ile davul eşlik ediyor ve alandaki herkes dansa katılıyor.

İspanyol Köyü


İspanyol Köyü denilen Poble Espanyol, İspanya'nın değişik bölgelerinden mimari örneklerin birebir kopyalarının bulunduğu 1929 senesinde yapılmış yapay bir alan ama kesinlikle görülmeye değer. Bizdeki Miniatürk’ün İspanya versiyonuna benziyor. Ortada kermes alanı gibi bir bölüm kurmuşlar ve burada yerel ürünler satılıyor. Zeytin, turşu, peynir, şarap gibi ürünleri hem tadabilir hem de satın alabilirsiniz.
Biraz ortaçağ havası yaşamak isteyenler için en doğru adres Bari Gotic yani Gotik Mahalle. Bu mahallenin dar sokaklarında dolaşırken, her sokakta farklı bir sürprizle karşılaşabilirsiniz.

100.000 kişi kapasiteli Nou Camp Stadyumu Barselona’nın en dikkat çekici yerlerinden.

Picasso ve Barcelona


Barcelona ile birlikte tarihe geçmiş isimlerden biri de Picasso. Avinyo caddesi adı verilen cadde karakteristik ve ilginç bir cadde olup adını Picasso’nun ünlü “Les Demoiselles d'Avignon” tablosundan almış. Picasso Müzesi ise ortaçağdan kalma daracık bir cadde olan Montcada caddesi’nde bulunuyor.

Barcelona, ortaçağdan kalma havasıyla, çılgın mimari eserleri ile, Gaudi’si, Picasso’su, Miro’su ve Dali’si ile, geniş La Ramblas caddesi ile sizi bir şekilde büyüleyecek bir kent.

Barselona Gezilecek Yerler

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr