Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 14/03/2019 tarih ve 2017/18-783 esas ve 2019/215 karar sayılı kararında da açıklandığı üzere; hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur ve saygınlığı olup bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Kamu görevlilerinin, görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmaları zorunlu olmakla birlikte, demokratik bir hukuk devletinde, kamu görevini üstlenenleri denetlemek, faaliyetlerini değerlendirmek ve eleştirmek de kaynağını Anayasa'dan alan düşünceyi açıklama özgürlüğünün sonucudur. Eleştirinin sert bir üslupla yapılması, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgu ise de eleştiri yapılırken görüş açıklama niteliğinde bulunmayan, küçültücü, aşağılayıcı ifadeler kullanılmamalı, düşünceyi açıklama sınırları içinde kalınmalıdır.

Yıldırım'da minik sporcular ödüllendirildi Yıldırım'da minik sporcular ödüllendirildi

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; avukat olarak görev yapan sanığın, başka bir dosyanın yargılaması sırasında, duruşma hâkimine yönelik “siz yargıçlık yapamazsınız, tarafsız değilsiniz, benim söylediklerimi zapta geçmek zorundasınız” şeklindeki sözlerinin Ceza Usul Kanunu 25. ve devamı maddelerinde belirtilen hâkimin reddi sebeplerinde sayılan yasal terimler olması ve katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkûmiyet kararı verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafilerinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

16.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.