Çoğu kez cenazeler görüşemeyen eski dostları bir araya getiriyor.


Avukat Yusuf Feyzioğlu’nun cenazesine TBB başkanı Av. Metin Feyzioğlu’na taziyelerimizi iletmek için gittik. Girişte 68 kuşağının ağabeyi olma unvanını gururla taşıyan duayen Müşür ağabey ile karşılaştık, sonra Kolcuoğlu ve çok az görüşebildiğimiz birçok dost.

Bunların arasında  Cavit Kavak bu cenazede karşılaşmayı hiç düşünmeyeceğimiz biriydi.. Eski dost, hapishane arkadaşımız Cavit Kavak ile 1983 sonrası siyaseten yollarımız ayrıldıktan sonra bu karşılaşma belki üçüncü oluyordu.. Cavit Kavak ANAP kurucusu ve Özal’ın Devlet Bakanı olmuştu ama 68’li unvanını onurla taşımaya devam etmişti.. Cavit Kavak’ı hiç terk etmeyen birisi var ki Av. Nizar Özkaya, bütün 68lilerin sevdiği bir isim, burada da Cavit Kavak’ın yanındaydı.

Sonra Av. Hüseyin Özbek.. Birbirimize bir buluşma sözümüz vardı ama bir türlü gerçekleşemiyorduk İşte  cenaze bize bu buluşmayı gerçekleştirme fırsatı verdi.. Özbek ile Nişantaşı’nda City’s’ Nişantaşı  Alışveriş Merkezi’nde buluştuk. Uzun bir sohbet,  bize ilk söylediği :

“ben bütün siyasi olaylara Marksist bir persfektiften Türk gibi bakarım” oldu.

Özbek Türk deyince benim aklıma Nazım Hikmet’in Türk Köylüsü şiiri geldi.. Nazım’da “Türklüğü sanatında kullandı” diye düşündüm. Ben şiiri hatırlamaya çalışırken Hüseyin Özbek şiiri ezberden okumaz mı? Ben bir Nazım hayranı olarak kendime içerledim doğrusu. Özbek’in okuduğu dizeler:

TÜRK KÖYLÜSÜ

Topraktan öğrenip
                      kitapsız bilendir.
Hoca Nasreddin gibi ağlayan
                       Bayburtlu Zihni gibi gülendir.
Ferhad'dır
               Kerem'dir
                               ve Keloğlan'dır.
Yol görünür onun garip serine,
analar, babalar umudu keser,
kahbe felek ona eder oyunu.
Çarşambayı sel alır,
bir yâr sever
                   el alır,
kanadı kırılır
                   çöllerde kalır,
ölmeden mezara koyarlar onu.

Özbek şiiri okumakla kalmadı bir de ince bir ayrıntıya değindi, benim bugüne kadar farkında olmadığım bir ayrıntı; şiirde Nazım “Hoca Nasreddin gibi ağlayan /Bayburtlu Zihni gibi gülendir.” diyordu. Özbek gerçek Hoca Nasreddin gülen, güldüren adamdır, Bayburtlu Zihni ağlayan..

Sonra Özbek Robinson Crusoe’nun ada macerasından bir kesit anlattı ve “ben hiçbir zaman Cuma olmam, hikâyedeki zenci olurum” dedi.

Özbek, Öğretmen okulundaki günlerini, Erzurum Eğitim Enstitüsü’ne girmesini, mezuniyeti, TÖS’ün(Türkiye Öğretmenler Sendikası)  eylemleri, 12 Mart Darbesinin TÖS’ü kapatmasını, TÖB-DER’in kuruluşunu, Gültekin Gazioğlu’nu  bize aktarırken o günleri yaşar gibiydi. Özbek” bizim en büyük korkumuz Türkiye’nin mezhep ve etnik çatışmalarla başının derde girmesidir” dedi.

Ayrılırken Av. Hüseyin Özbek’ten adaletbiz’e makale sözü aldık, makalelerini bekliyoruz.

Rahmi Ofluoğlu/ Yeşim TURAN