Avukat Tülay Ateş, Yeni Umut Gazetesine yaptığı açıklamada, “2002 yılında iktidara gelen AKP, büyük demokratikleşme vaatleri, kalkınma, ekonomik refah iddiasıyla Türkiye’nin geçen sekiz yılını boşa harcamıştır. Haritaları çıkarıp sadece duble yollardan bahsediyorlar ama yaptıkları büyük bir yatırım yok, yatırım adına doğayı katleden, yerel yaşayan halkın itiraz ettiği HES-’leri ortaya getiriyorlar. Ama Türkiye’de bu zamana kadar işsizliğe çare olabilecek, Türkiye borçlarını ödeyebilecek hiçbir büyük yatırımları yok. İktidara geldiklerinde korkunç bir özelleştirme yaptılar. Türkiye’nin değerlerini satarak aldıkları girdilerin sonrada aşırı borçlanmanın ilk anda refah ortamı sanki milli gelir yükselmiş gibi yaptılar. Baktığında milli gelir yükseldi gibi görünüyor ama insanların yaşam standartlarına baktığınızda ise bu milli gelirin yüklemediği ortaya çıkıyor.

Bunu nerden anlıyoruz? Bir hukukçu olarak karşılıksız çıkan çeklerden, ödenmeyen senetlerden anlıyorum. Sokaklarda gezen yüz binlerce işsizden anlıyorum, Kepenk kapatan esnaftan anlıyorum. Ticaret odası binlerle küçük esnafın işyerini kapatmak zorunda kaldığını açıklıyor. Bu arada demokratikleşebilme, Avrupa Birliğine girme vaadiyle iktidara geldiler ama hiç birini beceremediler. Bazı açılımlar yaptıklarını iddia ettiler ama bu açılımların içi doldurulmadı.
Bir tek TRT ŞEŞ’in açılması doğru oldu, onun dışında özellikle Kürt sorununda sanatçıları bir araya toplayıp konuşmanın ötesinde herhangi bir şey yapmadılar.
Türkiye’nin barışa ihtiyacı var, Türkiye’nin ekonomisinin Borç batağından kurtulmasına ihtiyacı var, Türkiye’nin gençlerinin işe ihtiyacı var. Binlerce genç Üniversiteden mezun olduktan sonra hala Baba parasıyla geçinir ve ne yağacağını bilemez çaresiz durumda.
Üniversiteli gençler ilkokul mezunlarının başvurduğu işlere başvuruyorlar ki bir geçim kaynağımız olsun diye.
Bu durumda Mayıs 2010 Kurultayında Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet Halk Partisi’nin
Genel Başkanı olmasıyla halkta bir umut doğdu. CHP artık Türkiye’ye yeni bir şeyler söyleyebilir, söylemenin de ötesinde iktidara geldiğinde söylediklerini yapabilir. Nitekim Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu bütün Anadolu’yu gezmesinde en muhafazakar, sosyal demokrat partilere oy vermeyen illere bile gittiğinde halkın ona gösterdiği sevgi selinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye için şimdi umut olduğunu görüyoruz.
Son 18 Aralık 2010 kurultayına bizzat gittim, Sayın Genel Başkanımın örgütten ne kadar destek aldığını gördüm, insanlar ona inanıyorlar. Sayın Genel başkanda gerçekten yapabileceği işleri, Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulabileceği projelerini aktardı. Halktan da Parti üyelerinden de büyük destek gördü. Geleceğin Cumhuriyet Halk Partisi’yle daha aydınlık olacağını düşünüyorum Özgürlükleri genişletilmesi, Demokratik Türkiye’yi yaratmak lazım ve bunun içinde önce Kürt sorunun çözülmesi gerekiyor.
Artık bu topraklarda analar ağlamak istemiyor, kan dökülsün istemiyor. AKP hükümeti, “Avrupa Birliği’ne girmek için her şeyi yapıyoruz” diyor. Ama bunun için yıllardır hiçbir mesafe kaydedilmedi ve bizi daha masaya tartışmak için çağırmış değiller. Bu anlamada Cumhuriyet Halk Partisi modern bir çalışma yapmaktadır.
Önemli bir sorunda Üniversite gençlerinin işsizlik sorununun çözülmesi, ben devletin her
konuda ticaret yapmasından yana değilim ama özelleştirilmelerinde bir mantığı ve ölçüsü olması gerekiyor. Yani, siz bir yerde belki devlet finansıyla fabrikaları elinizde tutacaksınız. Bu fabrika kar etmeyebilir ama binlerce gencimize iş vermiş olacaksınız.
Şimdi tarımda destekleme fonları kaldırıldı. Örneğin Karadeniz’de kilosu eskiden 7 lira olan fındığın 2,5 liradan zor müşteri bulabiliyor. İç Anadolu’da patates, soğan para etmiyor, hayvancılık ölmüş gibi, gıda da beslenmemiz bile bağımlı hale geldik. Oysa Türkiye’nin doğal zenginlikleri, doğanın verimi kendisini kalkındıracak durumda. Düşünebiliyor musunuz
Türkiye gibi meraları bol, yeşili bol olan bir ülkede hayvancılık ölmüş vaziyette. Eti ucuzlatmak için dışarıdan hayvan ithal ediyorsunuz halbuki Türkiye’de hayvancılığa teşvik etseniz hem işsizlik sorununa çare olmuş olursunuz hem de köyden kente göçü engellemiş olursunuz ki, buda büyük bir sorundur. Büyük şehirlerin en büyük sorunu kırsal kesimlerden büyük şehirlere yapılan göçtür. Bunların yarattığı büyük sorunlar var, oysaki hayvancılığı ve tarımcılığı desteklediğinizde şehirlerden varoşlara göç olmayacaktır.
CHP’nin Ataköy gibi, Avcılar gibi ilçelerden daha çok oy almasına rağmen varoşlardan oy alamıyordu.
Kılıçdaroğlu varoşlardan oyalabilecek mi?
Ben CHP’nin artık varoş denilen yerlerden oy alabileceğini düşünmüyorum. Halk Kılıçdaroğlu’nu kendinden biri gibi görüyor. Varoşlarda Kılıçdaroğlu’na büyük bir sempati olduğunu görüyorum. Birde kendilerinden gibi görüyorlar, Kılıçdaroğlu söylemiyle, davranışlarıyla yukardan bakan bir yapısı yok. O yüzden varoşlarda güven terkim ettiğini düşünüyorum.
Peki son dönemde CHP’ de Kılıçdaroğluy’la birlikte Gürsel Tekin’de sahneye çıktı.Özelikle varoşların temsilcisi gibi görünüyor, bununla ilgili ne söyleceksiniz?
Gürsel Tekin İstanbul İl Başkanlığında büyük bir başarı sağladı. CHP’nin ilk açılımı Varoşlardan Tekin’le başladı.
Halktan gelen Halkına döndü ve varoşlarda çok sevildiğini düşünüyorum.
CHP’nin Bundan önceki Güney Doğu Politikasıyla şimdiki arasında fark var mı?
Fark var, biliyorsunuz 1989 yılında bizim Kürt raporumuz vardı. CHP’den önceki SHP döneminde 1989 yılında hazırlanan Kürt raporunda hiç kimsenin söyleyemediği düşünceleri o raporda yayınladı. CHP’liler Güney Doğu’da barışın gelmesi, Kürtlerin kültürel bağının, dillerinin özgürce konuşabilmeleri, Eğitim yolunun açılabilmesini savunmuştu.
Peki siz biraz önce SHP CHP birlikteliğinden söz ettiniz, sizin partide Göreviniz neydi?
Ben SHP’nin Parti Meclisi Üyesiydim O Dönem SHP adına ne gibi görevlerde bulundunuz?
O dönemde bizim Cumhuriyet Halk Partisi yeni açılmış bir partiydi ve oy oranı da çok yüksek değildi. Fakat SHP’yi oluşturan CHP, eski CHP tabanını oluşturmuş bir yapıydı. Birde Cumhuriyet Halk Partisi’ni 12 Eylül’ün faşistleri kapattığı için CHP’nin 12 Eylül’e bir ders olması bababında da bakmak gerekiyordu. Ama Genel Başkan Deniz Baykal zamanında CHP
Eski görkemine hiçbir zaman kavuşamadı. Biz Sosyal Demokrat Halkçı Partililer o dönemde, bölünmüşlük olmasın ve iktidara gitmek için bir arada olmamız gerektiğine inanarak SHP ve CHP’nin birleşmesini uygun bulduk.
Siz parti yönetimi olarak Bu yönde çalışmalarda bulunuz?
Evet bu yönde çalışmalarım oldu. SHP’nin tüzüğünde çarşaf liste uygulaması vardı ki en demokratik yöntemdi. Sonradan bu tüzük değişiklikleri yapıldı. Kılıçdaroğlu’nun suçu yok. Bir gün adliyede Koridorda geziyorum, bir okul arkadaşımla karşılaştım. Bana, “Ne o Tülay, hala Solculuk mu yapıyorsun?” dedi. Bende, “Evet Solculuk bir elbise değil ki, eskidiği an kaldırıp atabilesin. Yada büyüdüm, şişmanladım artık bana dar geliyor diyip bir daha kullanmayasın. Bu bir yaşam felsefesidir. Egemenlerden ve zalimlerden Spartaküs’ün intikamını almak gibi bir görevimiz var ve biz o görevi hala yapabilmiş değiliz. Nerde kaldı Deniz’lerin, Mahir’lerin, Çayan’ların, 12 Eylül’de ölmüş yoldaşlarımızın, işkencelerle öldürülmüş değerli arkadaşlarımızın, gençlerimizin intikamını almak. Spartaküs’ün bile hesabını sormalıyız ve ölünceye kadarda ben solcu kalacağım” dedim.
Ben Dünyanın her yerindeki ezilenlerden yanayım, dolayısıyla da önce Türkiye’deki ezilenlerden, mağdur olmuşlardan yanayım. Bunların içinde Kürtlerde, Alevilerde, işsizlerde var.



Ateş: Gelecek CHP
ile şekillenecek
1959’da Akçakoca’da doğdu. ilk, Orta ve Lise eğitimini lisede tamamladı. 1981 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk fakültesinden mezun oldu.1983 yılından bu güne İstanbul Barosuna bağlı Avukat olarak çalışmaktadır. Avukat İsmet Ateş ile evlidir. Haksızlıklara, zulme karşı çıkmak ve ezilenlerin yanında olmak adına ortaokul yıllarından itibaren sol düşünce ile tanışıp demokrasi ve özgürlük mücadelelerinin içinde yer aldı.1988 yılında SHP’ye üye oldu. Parti içi aktif çalışmaları nedeniyle İstanbul İl Kadın Komisyonu başkanlığına seçildi.
Ocak 1992, Eylül 1993,Nisan 1998 SHP-CHP kurultaylarında PM üyeliğine seçilerek aktif olarak parti çalışmalarında yer aldı. Mart 1994 yerel seçimlerinde Akçakoca ilçe örgütünün talebiyle SHP Akçakoca Belediye Başkan adayı oldu. CHP’den kurultay delegesi seçildi. İstanbul Barosunun 2010genel kurulunda Çağdaş Avukatlar gurubunun ön seçiminde seçilerek İstanbul Barosu yönetim kurulu adayı oldu.
İHD (İnsan Hakları Derneği) ÇHD (Çağdaş Hukukçular Derneği) üyesidir. SODEV’in kurucu üyesi olup genel sekreterliğini yapmıştır ve SODEV Başkan vekilidir. Avukat ve siyasetçi kimliği ile birçok TV kanallarındaki programlarda panel, forum vb.. toplantılarda konuşmacı olarak yer almaktadır. Eşitlik, özgürlük, dayanışma ideallerini yaşama geçirebilmek için her platforma siyasal mücadelesine devam etmektedir.