Gözaltına alındıktan 22 gün sonra yaşamına son veren genç mimar Onur Yaser Canın ailesi, sorumluların yargı önüne çıkarılması için Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’ndan BM Keyfi Gözaltına Alınanlar İçin Çalışma Grubuna kadar çalmadık kapı bırakmadı. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna da başvuran aile, Onuru gözaltına alan polisler hakkında işkence suçundan verilen takipsizlik kararına da itiraz edecek. Sunulan dilekçede, İstanbulda 2 Haziran 2010’da esrar satın aldığı gerekçesiyle narkotik şube polislerince yakalanan Onurun, emniyette işkence, kötü muamele ve cinsel istismara maruz kaldığı, psikolojik bunalıma girdiği, travma yaşadığı anlatıldı. Onurun üçüncü kez şubeye çağrıldığı 23 Haziran 2010 günü 3. kattaki evinin odasının penceresinden atladığı belirtildi.

‘Avukata gerek yok’

Polislerin Onura basit bir ifade alma işleminden sonra serbest kalacağını, avukat talebine gerek olmadığını söylediklerine dikkat çekilen dilekçede şu ifadelere yer verildi: Onur, bir süre tek başına bir odada bekletiliyor. Bu sırada polislere acı içinde yalvaran genç bir insanın sesi dinletiliyor. Başka odaya alınarak çırılçıplak soyuluyor, yere çömeltilip öksürtülüyor, tokatlanıyor ve çıplakken uzun süre duvara dönük olarak bekletiliyor, alay ediliyor. Onurun ölmeden önce yaşadıklarını anlattığı notun yarım kaldığı, emniyette imzaladığı hiçbir belgenin verilmediği ifade edilerek, serbest kaldığında korktuğu için yeni bir cep telefonu numarası aldığı anlatıldı. Dilekçede, 4 Haziran Cuma veya 5 Haziran Cumartesi imzaladığı belgeler, gözaltına alındığı 2 Haziran Çarşamba günü hazırlanmış ve imzalanmış gibi gösteriliyor. İfadesi alınan bir şahıs neden tekrar ifadeye çağrılır? Bundan ilgili cumhuriyet savcısının bilgisi var mıydı? Sadece kullanıcı olabileceğini bilmelerine rağmen Onur, ölümüne kadar narkotik şube görevlilerince tehdit edildi mi? diye soruldu.

Cumhuriyet