ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sürecinde “sistematik işkenceler”in yapıldığı Ankara Mamak Askeri Cezaevi’ndeki insanlık dışı uygulamaların sorumluları hakkında soruşturma başlattı.

Devrimci 78’liler Derneği tarafından yapılan suç duyurusunda, işkenceler ve hastalanan bazı tutukluların ölümünden sorumlu olarak gösterilen, dönemin “Gestapo” namıyla ün salan cezaevi müdürü Albay Raci Tetik “bir numara” olarak belirtildi. Tetik’in, “işkence ve kötü muamelede bulunmak, tehdit, cinayet ve görevi kötüye kullanmak” suçlarından yargılanarak cezalandırılması istendi. Soruşturma dosyasının, 12 Eylül’ün mimarları Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya ve Nejat Tümer hakkında yürütülen soruşturmaya bakan Memur Suçları Bürosu Cumhuriyet Savcısı Murat Demir’e gönderileceği öğrenildi.

ADRESİ BİLİNMİYORDU

Mamak’ta “ölüm tabutları” adı vedilen tecrit hücrelerinin mimarı olarak bilinen Albay Raci Tetik’in, tam 31 yıldır bilinmeyen adresi de savcılık soruşturmasında yer aldı. Devrimci 78’liler Derneği Başkanı Yılmaz Cerek, suç duyurusu dilekçesinde ayrıca, yazdığı bir kitap nedeniyle gözaltına alınan ve bir askerin başına vurduğu “dipçik” darbeleriyle ölen yazar İlhan Erdost olayına da yer verdi.

'İSTİKLAL MARŞI BİLE İŞKENCE ARACIYDI'

Öğretmenlik yaparken, 1981 yılında gözaltına alınarak Mamak’a gönderilen Yılmaz Cerek yaşadığı işkenceleri şöyle sıraladı:

-Yırtıcı hayvanların konulduğunu bildiğimiz bir kafese sokuldum... Kafeste konuşmak, tuvalete gitmek yasaktı. Altına kaçıran bayıltılıncaya kadar coplanırdı.

-Askerler, birini seçer, ona İstiklal Marşı’nın belli bir kıtasını okumasını söyler, 5 yerine 6. kıtayı okuyan bayıltılıncaya kadar dövülürdü. Bir devletin İstiklal Marşı’nı kendi vatandaşlarına işkence aracı olarak kullanması en utanılacak insanlık halidir ama Albay Tetik bunu yapacak kadar düşmüştür.

- Coplanma mahkemede de uygulanırdı. Durumu söyleme cesareti gösteren bir arkadaşa mahkeme başkanı ‘ne bekliyordunuz, ülkede darbe olmuş aslanım darbe’ diye çıkışmıştı.

- Görüş günleri tam işkenceydi. O nedenle görüşmecilerimize ‘görüşe gelmeyin’ diyorduk ama ‘niye görüşün gelmiyor lan’ diyerek de yine dayak atılıyordu.


Cemal DOĞAN / Habertürk