LATİN Amerikalı devrimci öküz “angus” kaçtı! Kaçmak ne kelime. İstanbul’u altüst etti, direndi, teslim olmadı. Nihayet yenildi ama ezilmedi. Şehri “San Francisco Sokakları” dizisinin jeneriğine çeviren devrimci öküz, Kurban Bayramı’yla birlikte hızla kendisine yaklaşmakta olan makûs kaderini gördü ve tabanları yağladı. Tıpkı her devrimcinin yapacağı gibi. Kahramanlığın yarısı kaçmaktır nitekim!

Tabii öküzümüz, Latin Amerikalı; bizimkilere benzemiyor. Bizimkiler birbirlerine sokulup kaderlerine razı olmuş Müslüman kurbanlıklar. Kurban edilmeyi kabullenmiş bir biçimde, her yıl biraz daha şık ve Avrupai olmasına çalışılan ama olayların doğası itibarıyla her zaman kepaze olan kurban satım merkezlerinde kaderlerinin tecelli etmesini bekliyorlar. Ama angus öyle mi! Son bir hamle yapıyor ve hiç değilse Türk medya tarihine “en uzun kaçak kurban avı” başlığı altına, adını altın harflerle yazdırarak gidiyor ölüme. Ne yalan söyleyeyim, Youtube’da devrimci öküz angusun firar teşebbüsünü her izlediğimde fonda Latin Amerika devrimci marşlarının çaldığını hissediyorum: “Viva la Revolucion!”

ANARŞİK ÖKÜZLER

Devrimci öküzün firar girişimi nedeniyle şu angus meselesine dair küçük bir araştırma yaptım. Rivayet muhtelif. Anavatanının İskoçya olduğunu söyleyenler var. Nereden baksan bir “Cesur Yürek” yani! Bizimkilerde bir karışıklık yok, direkt olarak devrimci ovası Uruguay’dan ithal. O yüzden zaten geldiğinden beri memlekette karışıklık yarattı. Türkiye’deki hayvan satıcıları, memleketimize dış mihraklar tarafından sokulan bu “bölücü, anarşik öküzleri” sevmedi, sevemedi.

Nihayet Türkiye hayvancılık sektörünün dediği çıktı ve Latin Amerikalı devrimci öküz angusun kurban edilmeye ruhen müsait olmadığını hep birlikte gördük. Tabii! Kurban edilmek için öncelikle baştan itibaren bu fikirle yetiştirilmeniz gerek. “Ehil ellerin gönüllerde ilahi zabıta teşkilatını tesis etmesi” gerekir.

Tırnak içindeki özlü sözü imam hatip lisesi mezunlarının çıkardığı Tohum Dergisi’nden aldım. Onlar çocuklar için kullanıyor bunu. Din eğitiminin üç yaşından itibaren başlaması gerektiğini söylüyorlar. Öküzler, çocuklar, yetişkinler… Aynı şeyler. Çok değişmez. Mesele kurban olmak, kurbanlık olmaya müsait olmak olunca zihniyet üç aşağı beş yukarı aynıdır. Bir yerde durup sonunu beklersin ve etrafına kurulmuş engelleri yıkmak istemezsin, aklına bile gelmez. Zira “teşkilat” içindedir zaten, nereye gideceksin!

HAYDİ ÖKÜZLER! BARİKATA!

“Bizim hayvancılar bu angusu sevmedi, sevemedi” dedik. Fakat geçtiğimiz günlerde yaşanan şanlı direniş, bence bütün Latin Amerika anguslarının yerli öküzler nezdinde bütün ülkeye verilmiş bir mesaj gibiydi. Devrimci direnişin bayrağını tek başına yükselten angus, “Bugüne vuralım” dedi bizim öküzlere, “Yarını kuralım!” Hatta, “Haydi barikata öküzler!” ifadesini bile yakaladım yüzünde:

“Durup beklemeyin öyle! Bir şeyler yapın! Nereden baksanız siz de bir öküzsünüz ve öküz gibi güçlüsünüz! Pinekleyip durmayın öyle. Vurun cüssenizle parmaklıklara. Devrimciler ölmez!”

Ben olayları böyle değerlendirdim. Bilmiyorum bizim öküzler nasıl değerlendirir. Son bayramları kutlu olsun şimdiden. Bu yıl kaybedeceğimiz büyük ve küçükbaş bütün hayvanların anısına saygıyla…

- - - -