T.C.
DANIŞTAY
Sekizinci Daire

Esas No : 2014/10360
Karar No :
2015/1223

Özet: Belirli sürelerle yapılan atamalarda veya görevlendirmelerde, görevden alma işlemlerine karşı açılan davalarda mahkemeler tarafından yürütmenin durdurulmasına ilişkin olarak verilen kararların uygulanması gereken süre içinde, atama yapılan kadroya ilişkin görev süresinin dolması durumunda, idarenin kadroya atama zorunluluğunun bulunmadığı hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : Gazi Üniversitesi

İstemin Özeti : Ankara 7. İdare Mahkemesinin 13.06.2014 gün ve E:2013/666, K:2014/838 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : Yüksel IRIZ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek İşin gereği görüşüldü:

Dava, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü (Başhekim) olarak görev yapan davacı tarafından, görev süresinin dolması nedeniyle Başhekimlik görevinden alınmasına ilişkin Gazi Üniversitesi Rektörlüğünün 27.02.2013 tarihli ve 4610 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince; Anayasamn 138. maddesi ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28'inci maddesi gereğince Mahkemelerince verilen yürütmenin durdurulması kararının uygulanmasını teminen davacının öncelikle Merkez Müdürü olarak görevlendirilmesi ve ardından iki yıllık görev süresinin 10.02.2013 tarihinde bitmiş olması nedeniyle aynı görevde yeniden görevlendirilip görevlendirilmeyeceğine ilişkin bir karar verilmesi gerekirken, yürütmenin durdurulması kararı hiç uygulanmamak suretiyle ve "ağır biçim sakatlığı" oluşturacak şekilde tesis edilen dava konusu işlemde, hukuka ve mevzuata uyarlık görülmediği gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

Anayasanın, "Mahkemelerin Bağımsızlığı" başlığım taşıyan 138. maddesinin son bendinde; "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararma uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarım hiç bir suretle değiştirmez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmü yer almaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun'un 28'inci maddesinin birinci fıkrasında, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez." hükmüne yer verilmiştir.

Öğretide ve uygulamada idari yargı yerince verilen iptal kararları, hukuki veya fiili engel yok ise idari işlemi tesis edildiği tarihten itibaren geriye yönelik olarak ortadan kaldıracağı, yürütmenin durdurulması kararlarının ise uygulama tarihinden itibaren hüküm ifade edeceği kabul edilmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yapan davacının, Gazi Üniversitesi Rektörlüğünün 10.02.2011 tarihli ve 1584-2576 sayılı Olur'ları ile Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü'ne (Başhekimliğine) aynı tarih itibariyle görevlendirildiği, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 27.02.2012 tarihli ve 9557 sayılı yazıları ile davacının 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 16. maddesinin (a) fıkrası uyarınca Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı olarak atandığının bildirildiği, davacının 28.02.2012 tarihinden itibaren Tıp Fakültesi Dekanlığı yanında Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü görevini de yürütmekte iken Rektörlüğünün 06.08.2012 tarihli ve 9696-15954 sayılı işlemiyle söz konusu Merkez Müdürlüğüne (Başhekimliği' ne) Tıp Fakültesi Öğretim üyelerinden Prof. Dr. ...'nin görevlendirildiğinin Tıp Fakültesi Dekanlığına bildirilmesi üzerine, davacı tarafından bu işlemin iptali istemiyle açılan davada, Ankara 7. İdare Mahkemesinin 11.01.2013 tarihli ve E:2012/1740 sayılı kararı ile dava konusu işlemde, etki ve şekil unsurları yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gibi, sebep ve maksat unsurları ile kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden de hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, bu karara yapılan itirazın Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. Kurulca 18.02.2013 tarihli 2013/997 tarihli kararla reddolunduğu, uyuşmazlığın esası hakkında ise

27.06.2013 tarihli ve E:2012/1740, K:2013/1074 sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, bu kararın Dairemizin 25.02.2015 günlü ve E:2013/9153, K2015/1225 sayılı kararı ile onandığı, Merkez Müdürlüğüne yapılan görevlendirme işleminin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin karar üzerine dava konusu işlemle, görevlendirme işlemi hakkında yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş ise de Merkez Müdürlüğü (Başhekimlik) görevinin 10.02.2013 tarihinde sona erdiğinin bildirilmesi üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda aktarılan Anayasa ve yasa hükmü uyarınca, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararına uymak zorunda olduğu, bu organların ve idarenin, mahkeme kararlarını hiç bir suretle değiştirmeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği, idarenin, mahkemelerin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği kuşkusuzdur.

Ancak, mahkemeler tarafından yürütmenin durdurulmasına ve esasa ilişkin olarak verilen iptal veya yürütmenin durdurulması kararlarının uygulanması gereken süre içinde, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak meydana gelen hukuki veya fiili değişikliklerin, idarelerce kararın gereğinin yerine getirilmesinde göz önünde bulundurulabileceği de açıktır. İdari işlemi idarenin iradesi dışında sona erdiren en önemli sebeplerden biri "idari işlemin süresinin dolması" halidir. İdari işlemler esasen belli bir zaman dilimi için değil süre sınırı olmaksızın yürürlüğe konulurlar. Bununla birlikte bir idari işlem, kendisinin belirli bir süre için veya belirli bir tarihe kadar uygulanacağını öngörebilir. Böyle bir durumda öngörülen sürenin dolması veya öngörülen tarihe gelinmesi idari işlemi kendiliğinden yürürlükten kaldırır. Bir başka anlatımla sürenin dolması veya öngörülen tarihe gelinmesi idari işlemi geleceğe yönelik olarak ortadan kaldıracağı açıktır.

Bu itibarla, dava konusu uyuşmazlıkta olduğu gibi, belirli sürelerle kadrolara yapılan atamalarda veya görevlendirmelerde, görevden alma işlemlerine karşı açılan davalarda, mahkemeler tarafından yürütmenin durdurulmasına ilişkin olarak verilen kararların uygulanması gereken süre içinde, atama yapılan kadroya ilişkin görev süresinin dolması durumunda, idarenin davacıyı yürütmenin durdurulması kararının uygulanması bakımından yürütmenin durdurulması kararının uygulanacağı tarihte uygulanabilecek görevlendirme süresi kalmadığından kadroya ataması zorunluluğu bulunmamaktadır. idare tarafından, yargı kararının uygulanması ve gereğinin yerine getirilmesi, ilgilinin parasal hak kayıplarının bulunması durumunda bu hak kayıplarının giderilmesi suretiyle olacaktır.

Bu durumda, İdare Mahkemesince verilen yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararın davalı idareye tebliğ edildiği 04.02.2013 tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde uygulanması gerekmekte ise de, karara yapılan itiraz da gözetildiğinde bu süre içinde davacının atandığı 2 yıllık sürenin 10.02.2013 tarihinde dolması nedeniyle, yürütmenin durdurulması kararma dayalı ileriye yönelik yürütülme bakımından davacının yeniden görevlendirilerek kalan süreyi tamamlama zorunluluğu bulunmadığından, davanın esasının da ret ile sonuçlanması sebebiyle davacının görev süresinin sona erdiği yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmamakta olup, aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; Ankara 7. İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25.02.2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Dava, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü (Başhekim) olarak görev yapan davacı tarafından, görev süresinin dolması nedeniyle Başhekimlik görevinden alınmasına ilişkin Gazi Üniversitesi Rektörlüğünün 27.02.2013 tarihli ve 4610 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

Anayasamn "Cumhuriyetin nitelikleri" başlıklı 2. maddesinde; Türkiye Cumhuriyetinin, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiştir.

Anayasamn "Mahkemelerin Bağımsızlığı" başlığını taşıyan 138. maddesinin son bendinde ise; "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararma uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarım hiç bir suretle değiştirmez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmü yer almaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun'un 28'inci maddesinin birinci fıkrasında, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez." hükmüne yer verilmiştir.

Aktarılan Anayasa ve Yasa hükmü uyarınca, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararma uymak zorunda olduğu, bu organların ve idarenin, mahkeme kararlarım hiç bir suretle değiştirmeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği, idarenin, mahkemelerin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği kuşkusuzdur.

Bu itibarla, davacı tarafından Merkez Müdürlüğü (Başhekimlik) görevine yapılan atamanın iptali istemiyle açılan davada, İdare Mahkemesince verilen yürütmenin durdurulması kararının davalı idareye tebliğinden itibaren en geç 30 gün içinde davacının görevine başlatılması ve kalan sürenin tamamlatılması veya hukuki gerekçelerinin olması durumunda yeni bir işlem tesis edilerek davacının görevine son verilmesi gerekirken, davalı idare tarafından yargı kararı uygulanmayarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Öte yandan, idarenin yargı kararının gereğini yerine getirmesi Anayasal bir zorunluluk olduğundan, süreli olarak yapılan atamalarda, yargı kararının uygulanma süresinde ilgilinin görev süresinin dolmasının kararın uygulanmamasına gerekçe kabul edilmesini, hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırmak mümkün değildir.

Bu durumda, yargı kararı uygulanarak davacının görevine başlatılması ve kalan görev süresinin tamamlatılması gerekirken, yargı kararının uygulanmaması yönünde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık ve bu işlemin iptaline ilişkin Mahkeme kararında da hukuka aykırılık bulunmadığından, temyize konu kararın onanması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararma katılmıyorum.