COVİD-19 İLE BOŞANMA DAVASI BAŞVURULARI “PİK” YAPTI!

Dünyayı tümüyle etkisi altına alan Covid-19 Korona virüs salgını, bizi daha önce hiç bilmediğimiz ve yaşamadığımız çok farklı bir döneme şahit etti. Dünya sağlık örgütünün açıkladığı üzere “pandemi” dönemi, korku,kaygı ve endişe içinde bütün insanlık olarak yaşamaya başladık.

Tüm dünyanın bu küresel salgınla aynı şekilde mücadele etmesi, dünyanın diğer ucunda olan bir olayın bütün insanlığı etkileyeceğini bir kez daha öğrenmemize sebep oldu.

Uzun bir süredir devam eden bu salgının etkisinin sadece sağlıkla sınırlı kalması düşünülemezdi ki, öyle de oldu. Küresel bir tehdit olan bu salgın ekonomiyi, eğitimi, uluslararası ilişkileri, eğlenceyi, toplumsal hayatı ve bir çok alanı tümüyle değiştirdi.

Bu alanlardan biri de toplumun temel çekirdeğini oluşturan aileler oldu.

Normalleşme sürecinin başlaması ile birlikte eşlerin evlerinden çıkması ve neticesinde ise bir çok hukuk bürosunun faaliyetine başlaması ile birlikte Adana’da yer alan hukuk büromuza yapılan başvuruların %90’a yakın bir oranı boşanma davası için olmuştur. 

Yine bu başvurularda boşanmaların temel sebebi ise pandemi döneminde evde kalan eşlerin birbirlerine yönelik olarak sözlü ve fiziksel şiddetinden kaynakladığı ve şiddetli geçimsizlik kaynaklı evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yönelik boşanma talepleri olmuştur. Yine bir çok başvuruda ise maalesef ki Kadına yönelik şiddetin neticesinde soruşturma ve tedbir talepleri yapılmak zorunda kalınmaktadır.

İlerleyen günlerde hukukta normalleşmenin 15 Haziran’da başlaması ile birlikte pandeminin etkilerini daha fazla hissetmemiz kaçınılmaz olacaktır. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere daha önce hiç karşılaşmadığımız ve sonuçlarını bilmediğimiz bir salgın yaşadık, yaşamaya da uzun bir süre devam edeceğimiz ön görülmektedir.

Uzmanların ‘Evde Kal’ çağrılarına uyan insanlar, önlem amaçlı kendilerini tamamen sosyal hayattan soyutlayıp evlerinde kalmaya başlamıştır. Evet belki de bu şekilde sağlığımızı koruyorduk fakat çoğumuz psikolojimizi koruduğumuzu söyleyemeyiz. Çünkü insanların bu evde kalma sürecinin ne zaman biteceği ve ne zaman normale dönüleceği konusundaki belirsizliği ve tedirginliği psikolojilerini de son derece fazla etkilemiştir. Bu da bize evlerdeki stres ve panik ortamının aile ve evlilik birliğinin etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunu göstermektedir. Zira tüm bunların yanında ekonomik olarak elde edilemeyen para ve neticesinde ailenin geçinememesi ailede kavgaların çok fazla artışına ve devamında ise sözlü ve fiziksel şiddetin artışına sebep olmuştur.

Peki bu ev karantinası aile ve  evlilikleri nasıl etkiliyor?

Normal koşullarda bile korku, baskı ve belirsizliğin  bireylerde psikolojik problemlere sebep olduğu bilinmektedir ki, bu sıkıntılı süreci bir ailenin bütün üyelerinin birlikte evde izole olarak  geçirmesi bu olumsuz düşüncelerin daha da artması demektir. Böyle bir durum ise hem eşlerin birbirlerini hem de  anne-babanın çocuklarını yıpratmasına neden olmuştur. Bu dönem itibariyle de eşlerin birbirlerini ve ailelerini etkilediklerini fazlasıyla görmeye başladığımızı söyleyebiliriz.

Covid-19’un Eşler Üzerindeki Etkisi ne kadar olmuştur?

  • Uzun bir süre stres altında olan eşlerin davranışları ve alışkanlıkları karşı tarafı eskiden rahatsız etmez iken uzun süre evde kalınması sebebiyle bu süreçte rahatsız etmeye başlar ve eşlerin birbirine olan tahammülleri azaltmıştır. Bu durum ise eşler arasında tartışmaların ve şiddetin olmasının kaçınılmaz sonucu olmuştur.
  • Evde kalma uyarısının yanında önlem olarak çoğu işyeri kapanmış ve ekonomi haliyle aileler olumsuz etkilenmiştir. İnsanlar kendi işyerlerini açamadığı ve işine devam edemediği için finansal kayıplar yaşamışlardır. Bu sebeple de kişinin bütün kaygı ve siniri,evine özellikle eşine yansımaya başlamıştır.
  • Bütün iş ve sosyal hayatımızın değişerek evde kaldığımız bu dönemde eşlerin karşılıklı olarak evde birbirlerine zaman ayırmaması veya birbirlerinin özgürlük alanlarını kısıtlamaları evlilik birliğinin çatırdamasına sebep olan bir başka neden olmuştur.Çünkü uzmanlar tarafından , bir evlilikte karşılıklı iletişimin önemi hep vurgulanmakta olup, hareket ve özgürlük alanının kısıtlandığı bu dönemde eşler arasındaki sağlıklı iletişim daha da önem arz etmektedir. Çünkü yakınlarımızdan ve alışkın olduğumuz hayattan uzaklaştığımız için evde ki duygu paylaşımına ve iletişime ihtiyaç duyarız.
  • Bazı evlilikte eşler, bu evde kalma sürecini avantaj olarak düşünüp eşleriyle daha çok vakit geçirmeye, yeni hobiler edinmeye başlamışlarsa da çoğu eşler ise tam tersi bu süreçten olumsuz etkilenmiştir. Çünkü can sıkıntısının ve gerginliğin sürekli karşı tarafa yansıtılması ve karşı tarafında aynı nedenlerden dolayı tahammül seviyesinin azaldığını düşünürsek bu evlilik birliğinin tehlikeye girmesi kaçınılmaz olur.

Covid-19 Korona virüs Nedeniyle Anne ve Babanın

Çocuklar Üzerindeki Etkisi neler olmuştur?

Eşler Korona virüs sebebiyle evde kaldığı sürece birbirini yıprattığı gibi çocuklarını da yıpratmışlardır. Kaygı, Korku, Depresyon ve stresi iki tarafta çocuklarına yansıtmışlardır. Çünkü Covid-19 eşleri etkilediği kadar çocuklarından sosyal hayatını ve psikolojisini etkilemiştir. Çocuklarda alışkın olduğu hayattan uzaklaşmışlardır. Zira eğitime ara verilmiş, sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve çocuklarda tüm gün boyunca evde kalmışlardır.                 Bu sebeple evdeki davranışlarında da olumsuz değişikler olmuştur. Çocukların sıkılmaları ve sosyalleşememeleri neticesinde agresiflikleri, anne ve babanın çocuklarına yönelik tahammül seviyelerini son derece azaltmıştır. Anne ve babalar bu süreçte çocuklarına normalden daha sert tepkiler vermeye başlamışlardır.

Bu durumun eşler arasında ki ilişkiye dolaylı etkisine gelirsek; Anne veya babanın çocuğa her sert konuşması ya da daha da ileri boyutlarda küçük fiziksel şiddetleri doğal olarak diğer eşi  rahatsız etmeye başlar. Anne veya babanın çocuğa bu şekildeki davranışları devam ettiği sürece diğer eş daha büyük tepki verir ve tartışma başlar. Çocuklardan kaynaklı bu tartışmalarda yine eşlerin çocuklar üzerindeki otoritelerine yönelik etkileri son derece tetikleyecek tartışmalar doğurmaktadır.

Görüldüğü üzere Covid-19‘un dolaylı veya dolaysız aile ilişkilerine etkisi olduğu yadsınamaz. Özellikle bu süreç bize eşlerin birbirini tanımadığını ve aynı evde sabır ve tahammül seviyesinin tükendiğini göstermiştir. Bu sebeple evde anlaşmazlıklar ve aile içi şiddet artmış olup, çoğunlukla kadınlar virüsle birlikte eşleriyle de mücadele etmeye başlamışlardır. Sonra ki aşamada ise boşanmayı son çare olarak görür hale gelmişlerdir.

Peki bu sebebin Medeni hukuk ile ilişkisi nedir?

Yukarıda virüsün evlilik birliğine etkisini anlatmıştık. Boşanma sebeplerinden en çok açılan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” genel bir boşanma sebebi olup burada evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmanın ne olduğunu içerisine nelerin girebileceğini izah etmekte fayda var. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması (halk arasında şiddetli geçimsizlik) nedeniyle boşanma Türk Medeni Kanunu Madde 164’te düzenlemiştir. MK 164. Maddeye göre;

“Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.”

Daha önce de değimiz gibi birçok sebep eşleri şiddetli geçimsizlik ile boşanmaya götürebilmektedir.

Bu nedene dayanılarak boşanmanın olabilmesi için temelde iki hususun olması gerekmektedir.

  • Eşler arasında sarsıcı bir olay meydana gelmeli,
  • Evliliğin devamının eşlerden beklenmeyecek derecede sarsılmış olmalı.

Evlilik birliğinin eşler tarafından devam etmesinin beklenemeyeceği haller ise aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.

  • Eşe Karşı Fiziksel Şiddet Uygulama,
  • Eşe Karşı Ekonomik ve Psikolojik Şiddet Uygulama,
  • Ekonomik sorunlar (işsizlik vb, iş aramama),
  • Aileye Karşı İlgisizlik, hakaret ve saygısız tavırlar
  • İçki İçmek/Alkol Bağımlılığı,
  • Ailenin Evliliğe Müdahalesine sessiz kalınması,
  • Eşlerin sosyo-kültürel yapı farklılıkları,
  • Mizaç uyuşmazlığı,
  • Hakaret,
  • Eşini Sevmediğini veya Boşanmak İstediğini Söylemek,
  • Agresif ve Saygısız Davranışlar,
  • Eşe İftira Atma,
  • Aile Sırlarının Üçüncü Kişilere Anlatılması,
  • Cinsel İlişkiye Girememe veya Cinsel İktidarsızlık,
  • Güven Sarsıcı ve Sadakat Yükümlüğüne Aykırı Davranışlar,

Görüleceği üzere Covid-19’un da sebep olabileceği bu nedenlerle eşlerin birbirine karşı yaptıkları bu haller genel bir boşanma nedeni olan Evlilik birliğinin temelinden sarsılması (şiddetli geçimsizlik) adı altında yer alır.

Bütün bu sebepler dolayısıyla adliyelerde normalleşmenin başlayacağı 15 haziran öncesinde “halk arasında bilinen şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma, hukukta ise Evlilik Birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma” başvuruları pik yapmaya başlamıştır.

Önerimiz ise; Aile bireylerinin, bu süreci karşılıklı sabır ve saygı çerçevesinde geçirmeleri ve bir şekilde bu sıkıntılı sürecin de biteceğinin farkında olmalarıdır.

Öncelikle önümüzdeki bu salgından dolayı büyük tepkiler vermek yerine daha orantılı davranışlar sergilemek gerekir. Kendinizin başa çıkamadığı durumlarda bunları karşı tarafa dile getirebilmek önemlidir. Çünkü problemleri paylaştığımız zaman duyguların yükü hafifler ve sağlıklı iletişim ortaya çıkar. Bu ise doğru ve sağlıklı iletişimin bütün kaygı ve korkuyu yenebileceğini bir kez daha gösterir.

Makalemizi sonlandırırken çok büyük sorunlar olmaması halinde öncelikle kimsenin boşanmaması toplumun çekirdeğini oluşturan Ailenin dağılmaması temennisiyle herkesin boşanma davası açmadan iyi düşünmesi, maddi ve manevi sonuçlarını çok iyi değerlendirerek hareket etmesini diliyorum.11.06.2020

İş bu “Covid-19 ile boşanma davası başvuruları “pik” yaptı!” adlı makale Adana Barosuna kayıtlı Avukat Aytaç ER tarafından https://www.adaletbiz.com/ sitesinde yayınlanmak üzere 11.06.2020 tarihinde kaleme alınmıştır. Yazılı iznim alınmadan ve kaynak gösterilmeden makale bir başka internet sitesinde ya da bir başka mecrada yayınlanamaz, kopyalanamaz ve çoğaltılamaz. İzinsiz şekilde kopyalama, çoğaltma veya yayın yapanlar hakkında hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.