Demokrasi; burjuva demokrasisi, proleter demokrasisi, özgürlükçü demokrasi, radikal demokrasi gibi kavramlara değinmeden ifade edilecekse eğer,  en çok özgürlük çağrısını akla getirir.

Her bilimsel bakış, bir ülkede demokrasi olup olmadığını, demokratik bir düzenin kurulup kurulmadığını, hatta kurulamayacağını  görür, belirler. Klasikleşmiştir. Yargı bağımsız olacak, özgür seçimler olacak, güçler ayrılığı olacak, yürütme denetlenebilecek, güçlü bir meclis olacak, insan hakları olacak, sosyal devlet, hukuk devleti olacak, örgütlenme özgürlüğü, ifade özgürlüğü olacak. Daha da fazlası eklenebilir, her eklemede doğrudur.

Bir yanda sınıflar vardır, halk yığınları vardır, bazen sesli, bazen sessiz mücadele vardır, boğuşma vardır. EZİLENLER, bu boğuşmanın, bu acımasız ve saklanmış  düzenin içindedirler. Düzenin karanlık bölgeleridir bu süreçler. Bir yandan da finans oligarşileri, kapalı bürokrasi yapıları, mafya unsurları daima bu süreçlerin merkezindedir.

Özgürlük hep öldürülür.

Sınıf savaşlarını tam yaşamamış olan, bu yönü ile sınıfsal dengelerin kurulmadığı, sosyal devlet kavramı altında gerçekleştirilmiş bir düzen seronimisinin oluşturulamadığı ya da  düzeni kabullenişin  kurulamadığı her yerde özgürlük daha görünmeden öldürülür.

Özgürlük istekleri bile öldürülür…

Sanayileşmenin olmadığı, ya da geç başladığı, sermaye birikiminin oluşmadığı ve bu nedenlerle küresel sistemin iktisadi halkalarında zayıf olan ülkelerde demokrasi söz konusu olabilir mi? Paylaşım adil olabilir mi?

Özgürlük kimin aklına gelir?

Egemen siyasi özneler demokrasiyi temsil ettiklerini savunduklarında, siyaset dışı gözüken kişi kümeleri, egemen siyasi unsurlardan fayda sağladıklarında, vazgeçiş ile  mevcut düzenin savunusu başlar. Bu kümeler fikri olarak ta değişir, çıkarlardan oluşan düzen kazanır.

Bulundukları her yerde çıkarlar özgürlüğü öldürüyor.

Çıkarlar özgürlüğü öldürür…

Dış dinamik kabul edildiği kadar hakim mi? İç dinamiğin  zaaflarını, sıkıntılarını görmemek nasıl bir politik sürecin önünü açabilir? Neyin önü açılır?

Barbarlık özgürlüğü daima bekler.

Özgürlük yenildi mi? Hiç özgür olundu mu? Zindanda  özgür olunur mu?

Bir kişinin özgürlüğü ülkenin özgürlüğüdür.

Tuhaflaşan psikolojiler, günlük hayatın tekrarı, öfkeli inkarlar, sistemin tam da istediği gibi bırakılmış zamanlar. Tüm bunlar düzeni değiştirme duygusunu öldürür.

Düzen değişmezse özgürlük hep ölüdür…