İstisnasız bütün vergi suçu iddianamelerinde vergi suçu “Vergi Usul Kanununa Muhalefet” olarak anılmaktadır. Oysa, ne doktrinde, ne de V.U.K’nunda Vergi Usul Kanununa Muhalefet diye bir suç yoktur.

Cezaların şahsiliği ve iddianamelerdeki dayanılmaz hatalar

Yazıya iddianamelerdeki vergi suçu tanımı ile başlayalım. İstisnasız bütün vergi suçu iddianamelerinde vergi suçu “Vergi Usul Kanununa Muhalefet” olarak anılmaktadır. Oysa, ne doktrinde, ne de  V.U.K’nunda Vergi Usul Kanununa Muhalefet diye bir suç yoktur.

V.U.K 331’e göre vergi suçu:

 (Değişik: 2365 - 30.12.1980) Vergi kanunları hükümlerine aykırı hareket edenler, bu kitapta yazılı vergi cezaları ((Değişik ibare: 4369 - 22.7.1998) “vergi zıyaı cezası” ve usulsüzlük cezaları) ve diğer cezalar ile cezalandırılırlar.”

Doktrinde genel kabul gören vergi suçu tanımı:

“Vergi suçu vergi mükellefleri, vergi sorumluları ve ilişkili kişilerin kanunda tanımlanan davranış biçimleriyle vergi kanunlarını ihlal etmeleridir.” 

Daha suçu adlandırmada yanılgıya düşen Cumhuriyet Savcıları  359’uncu madde kapsamına giren suçlarda failin tespitinde ciddi hata içerisindedirler.

Vergi Suçlarında Fail

V.U.K 333’uncu maddesi 359’unca madde kapsamındaki suçların faili suçu işleyendir demektedir.

Madde 333

TÜZEL KİŞİLERİN SORUMLULUĞU :

MADDE 333 

- Tüzel kişilerin idare ve tasfiyesinde Vergi Kanununa aykırı hareketlerden tevellüt edecek vergi cezaları tüzel kişiler adına kesilir.

Tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin vergi sorumluluğu hakkındaki bu Kanunun 10'uncu maddesi hükmü vergi cezaları hakkında da uygulanır.

(Ek fıkra: 2365 - 30.12.1980) (Değişik: 4369 - 22.7.1998) Bu Kanunun 359 uncu maddesinde yazılı fiillerin işlenmesi halinde bu fiiller için 359 ve 360 ıncı maddelerde öngörülen cezalar bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunur(*).

333’üçüncü madde vergi suçlarında 2 farklı fail öngörmektedir:

359’uncu madde kapsamına giren suçlarda fail,

V.U.K 359’uncu madde dışında kalan vergi suçlarında fail,

Maddenin 3’üncü fıkrası 359 ve 360’ıncı maddelerde öngörülen cezalar bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunur şeklindedir.

Diğer suçlar içinse 213 sayılı V.U.K’un 10’uncu maddesi hükmü vergi cezaları için uygulanır hükmünü getirmektedir.

Cumhuriyet Savcıları V.U.K 333/3 maddesi yokmuş gibi iddianame düzenlemektedirler. Tereddüde düştüm; acaba maddenin bu hükmü mülga mı diye ancak fıkranın mülga olduğuna dair bir bilgiye ulaşamadım.

Vergi suçlarının faillleri konusunda sayısız Yargıtay kararı bulunmaktadır.

İşte bir karar:

19. Ceza Dairesi         2015/2982 E.  ,  2015/8334 K.

1-Tüzel kişilerde vergi kanunları yönünden sorumluluk 213 sayılı Kanun'un 10 ve 333. maddelerinde düzenlenmiş olup, 359 ile 360. maddelerde öngörülen cezaların, bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunacağı belirtilmiştir.

Tüzel kişilerin birden fazla kanuni temsilcisi olduğunda suç, eylem ve fikir birliği içinde işlenmemişse sorumluluk, cezanın şahsiliği ilkesine bağlı olarak temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar dikkate alınarak, suçun şekil sorumlusu yerine ayrıntısını bilen ve oluşumunda rolü olan temsilciye aittir.

………………………………………………………………………………………………

Ama her durumda; kanuni temsilcilerin, personelin fiillerini, işlendiği sırada bilmediği yönündeki savunma ve olgusunun geçerliliği; tüzel kişinin iş ve yer yönünden faaliyet alanı, iletişim yoğunluğu ve olanakları, örgütlenme biçim ve yapısı, büyüklük ölçeği, personel sayısı, görev dağılımı, iş hacmi ve kapasitesi, bağımsız hareket etme olasılığı, mali bünyesi, mal varlıkları, kasa ve banka mevcudu, fiilin mahiyeti ve konusu gibi unsurlar dikkate alınarak bir değerlendirme yapılıp bir sonuca varılmalıdır. Bu şekilde isabetli ve adil sonuçlara varılır ve cezaların şahsiliği ilkesine de uygunluk sağlanır.

…………………………………………………………………………………….

Personelin, temsilcinin istek, irade ve onayı olmadan işlediği fiillerden temsilcinin cezai sorumluluğu kabul edilemez.

Bu itibarla; yukarıda verilen genel bilgiler ışığında maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve eylemin, fiilen hangi sanık tarafından işlendiğinin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller ile belirlenmesi amacıyla; fatura düzenleme konusunda sanıkların kendi aralarında bir görev dağılımı olup olmadığı, düzenlendiği iddia edilen 88 adet sahte faturadan hangilerinin kim tarafından düzenlendiğinin net olarak araştırılması, adlarına fatura düzenlenen kişilerin tanık olarak dinlenerek faturaları kimden, hangi hukuki ve ticari ilişkiye dayanarak aldıkları ve ellerinde buna ilişkin bilgi ve belge olup olmadığının sorulması, sanıklar hakkında özel belgede sahtecilik ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçlarından tefrik kararı verilerek açılan Sarıyer 2. Asliye Ceza Mahkemesi' nin 2008/321 esasında kayıtlı ve halen Yargıtay 15. Ceza 


BİR KARŞI OY :

DEFTER VE BELGELERİN İBRAZ EDİLMEMESİ, CEZALARIN ŞAHSİLİĞİ

19. Ceza Dairesi         2015/3102 E.  ,  2016/615 K.

2008 takvim yılına ait defter ve belgeleri 10.10.2009 tarihli tebligatla istenilen sanığın, işyerinin kendi üzerine kayıtlı olmasına rağmen işlerle eşinin ilgilendiğini ve bu konuda eşi adına genel vekaletname verdiğini savunması, yargılamada tanık olarak dinlenen sanığın eşi ...de bu savunmayı doğrulaması, dosyada bulunan 18.08.2000 tarihli ... Noterliği tarafından düzenlenmiş vekaletnameye göre sanığın eşi... ticari defterleri ve belgelerini yetkili makamlara ibraz da dahil bir çok konuda yetkilendirdiği gibi cezai sorumluluğun cezanın şahsiliği ilkesine bağlı olarak suçun şekil sorumlusu yerine ayrıntısını bilen ve oluşumunda rolü olan kişiye ait olacağının anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

 TCK ve V.U.K

TCK’nın 5’inci maddesi TCK’nın genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren diğer kanunları da kapsar hükmüne amirdir.

5’inci madde

MADDE 5 - (1) Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza Kanunları ve ceza içeren Kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.

TCK’da FAİLLİK

TCK’nın 37/1 maddesi faili “(1) Suçun Kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.”  şeklinde tanımlamaktadır.

TCK’nın 37/1 maddesi ve V.U.K 333’üncü maddeye göre vergi suçunun faili suçun kanuni tanımındaki fiili işleyendir.

Fail konusundaki düzenlemeler anayasa ve TCK’nın genel hükümlerinde yer alan cezaların şahsiliği ilkesi uyumludur.

Bu düzenlemelere rağmen neden bütün vergi suçu raporlar ve rapor değerlendirme komisyonlarının mütalaalarının istisnasız tamamında V.U.K 10’uncu madde hükmüne göre tüzel kişi temsilcileri şüpheli olarak gösterilir ve bunlar hakkında suç duyurusu yapılır?

Neden istisnasız bütün vergi suçu iddianamelerinde tüzel kişi temsilcileri sanık olarak gösterilir?

Yanılgı mı?

İşin kolayına kaçmak mı?

Ya da idarenin gününde ve zamanında etkili denetim yapamaması nedeniyle failin tespitinin güçlüğünden mi?

Suçları önleme misyonundan ötürü mü?

Ceza Genel Kurulunun 2014/248 E.   2016/26 Kararındaki karşı oy yazısında denildiği gibi;

'…….yapmıştır' veya 'etmiştir' gibi yaklaşımlarla sübuta gitmiş oluruz ki, bunun modern yargılama hukukunda savunulur bir tarafı bulunmamaktadır.

Yargı mercilerinin suçluluğu sabit olan failleri cezalandırma yetkisi vardır ama 'biz bunları cezalandırmazsak failler cezasız kalır' diyerek suçla mücadele etme gibi bir misyonu bulunmamaktadır. Esasen suç ve suçlulukla mücadele görevi yasama ve yürütme organlarına aittir…..”

Ekonominin % 50’si kayıt dışı.. Mahkemeler suçlu suçsuz tüzel kişi temsilcilerini cezalandırınca kayıt dışı azalıyor mu?


Masumların cezaevinde olması

'Masum birinin cezaevinde olmasındansa yüzlerce suçlunun dışarıda olması daha iyidir” ilkesi çağdaş adalet sisteminin önemli bir ilkesidir.

Rahmi Ofluoğlu ( Hukukçu)