Hakimlere, savcılara dokunulmalı, yargı değişimci bir anlayışla ele alınmalı.  Sadece şikayet etmek yetmez...Sesimizi yükseltmeliyiz, yok öyle mırıldanmak, homurdanmak.. Herkes yargının aleyhinde konuşuyor, avukat, mühendis, yazar, herkes; ama mırıldanarak, ya  da kulaklara fısıldanıyor.

 Türkiye Barolar Birliği eski başkanı, merhum Özdemir Özok şu sözleri acaba kaç insanın kulağına fısıldamıştır:

-Yargıtay’da nerede ise fiyat listesi asacaklar..

Benim çevremde en az 20 kişiye..Şimdi sorsanız onlara :

- hayır, ben duymadım diyecekler.. 

Savcılar dava açarken takdir yetkilerini kullanıyorlar. Belli bir olayla ilgili olan bazı kişileri kendilerince suçlu bulup haklarında iddianame düzenleyip dava açılırken, aynı olayla ilgi başka kişiler hakkında takipsizlik kararı veriyorlar. Denilecek ki ne var bunda..Ben de diyorum ki ya varsa bir şey onda..O zaman ne olacak?.. Siz duydunuz mu bu konularda yanlış yaptığından, görevi kötüye kullandığından ötürü bir savcı hakkında soruşturma, ya da dava açıldığını? Aynı şey hakimler için de geçerli..Peki hiç mi yanlış yapmaz bu hakim ve savcılar?… Var mı bir babayiğit hukukçu “hayır yapmazlar…” diyecek..

Hakim, ya da savcı çok açık bir biçimde uygulayacağı kanun maddesini bilmiyorsa; bu TAKDİR YETKİSİ MİDİR? Bugün bir hakim 5941 sayılı yasaya rağmen, Yargıtay kararlarına rağmen hala karşılıksız çek suçlarında erken ibraza ceza veriyorsa,  tüzel kişi vekiline 5941 5/2 den beraat kararı vereceğine, 5/3 ü uygulaması TAKDİR  YETKİSİ MİDİR?  Çekteki imzayı kabül etmeyen kişinin talebini ciddiye alıp imza aidiyeti konusunda yeniden yargılamaya karar verip  bilirkişi incelemesine başvurması yerine kişiyi hapiste yatırmaya devam etmek TAKDİR YETKİSİ MİDİR?

YARGITAY'IN DOSYALARI HAKKIYLA İNCELEYECEK ZAMANI OLDUĞUNA İNANAN AVUKAT VAR MI?

Silahla ilişkisi konusunda tek bir delil veya ipucu olmayan bir bayanı 18 yıl "hürriyetten yoksun bırakmak ve silahlı yağmadan" hapse mahküm etmek TAKTİR YERTKİSİ MİDİR? Denilecek ki Yargıtay var, temyiz var..Kaç kişi Yargıtayın dosyaları hakkı ile incelediğine inanıyor? Avukatların yüzde kaçı Yargıtay’a bu konuda güveniyor.. Ben bu konuda Yargıtay’a güvenen avukata rastlamadım..Kendileri daha bir kaç ay önce basına açıklama yaptılar:

 "Dosyalara ceza daireleri 4 ile 7 dakika arası zaman ayırabiliyor..." diye..

Bu bir ülkede adalete güven konusunda büyük bir skandaldır; kocaman dosyaları bir kaç dakida inceleyip insanların özgürlüğü konusunda karar vermek, insanları yıllarca sürecek  hapis cezalarına mahküm etmek.. Bu açıklama üzerine avukatlar, hukukçular ayağa kalkmalıydı..Her şeyi kanıksamışız.. Adaletsizlik bir gün bizi bulduğunda isyan ediyoruz, şike gibi, Ergenekon gibi, KCK gibi…

AVUKATLARIN EN BÜYÜK DERDİ YARGITAYDA DOSYALARININ OKUNMASINI SAĞLAMAKTIR..

Bu ne biçim ülkedir, ne menem adalettir?… Biz hukukçular nasıl bunları içimize sindiriyoruz?..

Yarın AKP  yargıya neşteri vurduğunda, hakimler hakkında teknik takip  ve fiziki takibe dayalı  delillerle soruşturmalar başlatıldığında bizim baro başta olmak üzere barolar ayağa kalkacak:

- Biz demedik mi? HSYK yı ele geçirdiler, şimdi de Yargıyı AKP yargısı haline getirecekler..

Yargı bu durumda iken, herkes yargıyı eleştirirken, avukatlar Yargıtay’daki dosyalarını okutmak için hakimlerin önünde eğilip bükülürken biz nasıl yargıyı AKP’ye karşı savunacağız? Ya da savunmalı mıyız?

GARİP UYGULAMALAR

Müdafi duruşmada dilekçe verirse hakimler dilekçeyi şöyle tutanağa geçirir:
"Sanık müdafinin.....ilşkin dilekçesi alındi, okunup dosyasına kondu..
YALAN..Dilekçe alındı, bu doğru ama dilekçe okunmadan dosyaya kondu..Yahu bunun izahı var mı? Dilekçelerin okunmaması gerekiyorsa usül değişsin, ama usül dilekçe okunsu diyorsa okunmalı..Hakim neden, kime karşı  bu rolü  yapıyor?..
Mahkemede geçici heyet değişikliği vardır. Mahkeme başkanının celseyi açarken yaptığı konuşma:
"Heyet değişikliği nedeni ile tutanaklar yeniden okundu....
OKUNMADI, YALAN, BU....
İşte böyle..
VE ADİL YARGILMADA TÜRKİYE DÜNYADA EN KÖTÜ ÜLKE..ACABA BÜTÜN DÜNYA YANLIŞ DA BİZ Mİ DOĞRUYUZ?

YARGI ŞEFFAF DEĞİL

Yargının şeffaf olması için duruşmaların halka açık olması gerekir. Bir kere yargı ilk falsoyu bir kaç metre karelik mahkeme salonları ile veriyor. Değil mahkeme salonlarının halka açılması, mahkeme salonlarında avukatlar yer bulamıyorlar.. Mahkeme dosyaları basına ve halka açık değil. Yargıtay istediği kararı yayınlar istemediğini yayınlamaz.. Yargı kapalı kutu..Yargının bağımsızlığı, hakimin ve savcının geniş takdir yetkisi keyfiliğe ve adaletsizliğe destek sağlıyor. Oysa hakim ve savcılar karar verirken toplumun denetimini üzerlerinde hissetmeliler..Sadece bu yetmez, üzerlerinde sıkı bir teftiş denetimi de olmalı.. Biz avukatların hakim ve savcılar hakkında yaptığı bütün şikayetler ” takdir hakkına takılıp” kalıyor..BU OLMAZ..

YARGIYA DOKUNULMALI VE EMİNİM BİR GÜN DOKUNULACAKTIR..

Nasılsa bana dokunamazlar. " Ben hakim dokunulamazlığı zırhı, takdir yetkisi koruması altındayım..Bana kimse hesap soramaz "  diye düşünüp işine karşı lakayt davranan, rastgele iddianame hazırlayanlar, görev saatlerinde odalarında at yarışı oynayanlar, rastgele tutuklama kararları verenler, önlerine gelen dilekçeleri okumadan, dilekçedeki taleple hiç bir ilgisi olmayan kararlar verenler, dosyayı okumadan kürsüye çıkıp yargılama yapanlar, dokunuzmanlık zırhının arkasına saklanamasınlar artık..Takdir yetkisini adaletsizliğe yol açacak şekilde kullanamasınlar artık.. Özlemimiz budur..Mesleğini hakkı ile yapanlara sonsuz saygı duyuyoruz ve onları tenzih ediyoıruz... Ancak mesleğini doğru dürüst yapanlar Türkiye'nin adil yargılamada dünyanın en kötü ülkesi olması gerçeğini değiştirmeye yetmiyor..Biz buna isyan ediyoruz..

Not: Biz yakında kesinleşmiş, ibret verici dosyalar yayınlayacağız.. Elinde böyle dosyalar olan avukat arkadaşların dosyalarını bize göndermesini istiyoruz..