Bireyin üzerinde tasarruf edemeyeceği hak ve hürriyetleri vardır. Bunlardan birisi de bireyin yaşam hakkı olup, kendisi dahi bu haktan vazgeçemez. Bununla birlikte, kimse de intihara teşebbüs ettiği gerekçesiyle cezalandırılamaz.

Çünkü bu durumda intihar etmek isteyen kişiye ceza normu yoluyla sonuca ulaşma bakımından baskı kurulmuş olacaktır. Ceza normu vasıtasıyla intihara teşebbüs edeni cezalandırma yöntemi seçildiğinde, intiharda sonuca ulaşılması amaçlanmış olacaktır ki, bu yönde bir düzenlemeyi kabul mümkün olmadığı gibi, Ceza Hukukunun fonksiyonunda da böyle bir anlayış kabul görmeyecektir.

Birey intihara teşebbüsü başka maksatla yaparsa, amacı intihar olmadığı halde, başkalarının can veya mal güvenliğini tehlikeye düşürür veya bu hukuki yararlara zarar verirse, başka suçlar gündeme gelebilir. Örneğin kişi; etrafına silahlı ateş ederse, yüksekten atlamak suretiyle başkasının üstüne düşerse veya birilerini rehin alırsa, bu halde intihara teşebbüsünden dolayı değil, bu maksadın dışında kalan veya gösteri amaçlı yaptığı bir intihar eyleminin yanında işlediği fiilden de sorumlu tutulacaktır.

İntihara yönlendirme suçu; Türk Ceza Kanunu’nun 84. maddesinde düzenlenmiş olup, genel suç işleme kastıyla işlenebilir. Kanun koyucu; intihara yönlendirme suçunda failin hangi amaçla suçu işlediğini dikkate almamış ve özel kasta, yani saike ilişkin bir düzenleme öngörmemiştir.

Failin, yani intihara yönlendirenin cezalandırılabilmesi için, bireyin intihar etmesine gerek yoktur. Birey intihar ederse, yani ölüm sonucu gerçekleşirse, TCK m.84/2 uyarınca failin daha ağır cezalandırılması gündeme gelecektir. İntihara yönlendirme suçunun basit halinin, yani intiharın gerçekleşmemesi durumunda faile verilecek ceza iki yıldan beş yıla kadar hapis olduğu halde, intiharın gerçekleşmesi durumunda bu ceza dört yıldan on yıla kadar hapis olarak öngörülmüştür.

İntihara azmettiren (niyet ve karar aldıran), teşvik eden (sadece intihar niyeti olan kişiye bu yönde karar aldıran), intihar kararını kuvvetlendiren veya herhangi şekilde intihara yardım eden kişi cezalandırılacaktır. İntihara yönlendirme suçu; seçimlik hareketli bir suç olup fail, TCK m.84/1’de gösterilen hareketlerden birisini icra etmek suretiyle suçun maddi unsurunu gerçekleştirebilir.

Failin intihara yönlendirme fiili ile henüz başlamamış, başlamak üzere olan veya başlayan veya tamamlanan somut bir intihar eylemi arasında illiyet bağının, yani sebep ve sonuç ilişkisinin belirlenmesi gerekir. İntihar ile failin yönlendirme eylemi arasında nedensellik bağı kurulamadığında, intihara yönlendirme suçunun varlığından bahsedilemeyecektir. İntihara teşebbüs eden kişiye ulaşmayan, onu etkilemeyen söz ve davranışların, etik ve ahlak kurallarına aykırı sayılmasına rağmen, intihara yönlendirme suçunun maddi unsuru sayılması mümkün olmayacaktır.

İntihara yönlendirme suçu genel kastla işlenir. Bu sebeple; failde özel kastın, yani saikin bulunmasının önemi yoktur. Fail; sevmediği bir kişinin intihar etmesinin isteyebileceği gibi, hiç tanımadığı, fakat intihara teşebbüs eden kişiye duyduğu kızgınlıkla veya intihara teşebbüs eden kişiyi o duruma getiren sebepleri idrak etmeyerek, olayın ciddiyetini ve yaşama hakkının önemini anlamayarak hareket edebilir ve anlık söylediği bir sözle intihara teşebbüs eden kişiyi intihara teşvik edebilir veya kişinin intihar kararını kuvvetlendirebilir. Dolayısıyla, intihara yönlendirme suçunu gerçekleşmesinde fail ile mağdurun önceden tanışıklığına, samimiyetine ve irtibatına ihtiyaç yoktur. İntihara teşebbüs edenin veya intihar edenin bu kararı almasına neden olan hareketi bilinçli şekilde yapan veya intihara teşvik eden veya intihar kararını kuvvetlendiren veya bir şekilde intihar edene yardım eden kişinin ceza sorumluluğu doğacaktır.

İki husus önemlidir; ilki, intihara yönlendirme eylemi ile intihara teşebbüs veya intihar arasında illiyet bağı kurulmalı ve ikincisi de, intihara yönlendirenin bu suçu işleme kastı bulunmalıdır. Suç işleme kastının varlığı olmaksızın, sırf kişinin eyleminden hareketle intihara yönlendirmenin varlığından bahsetmek isabetli olmayacaktır. Ancak suça konu eylem net bir şekilde kişinin intihara yönlendirme kastına sahip olduğunu ortaya koymakta ise, sırf failin suç işleme kastına sahip olduğunu söylemesi yeterli değildir.

Failin intihara yönlendirmek amacıyla elverişli icra hareketlerini işlediğini kabul edebilmek için, muhatap aldığı kişinin intihar eylemine yönlenmesi veya en azından intihara teşebbüs aşamasına doğru ilerlemesi gerekir. Fail tarafından yapılan basit telkinlerin, bu kapsamda muhatabı etkilemeyen yöntemler ve davranışları intihara yönlendirme kapsamında değerlendirmek doğru olmaz. Bir başka ifadeyle, failin fiili ile muhatap alınan kişinin intihara yönlenmesi arasında bir bağlantı kurulma zorunluluğu vardır. İntihara yönlendirme fiilinin elverişliliğinin tespiti için, bu fiilden etkilenen kişinin intihara en azından teşebbüs etmesi aranmalıdır. Bu durumda, intihara yönlendirme suçunun teşebbüse müsait olmadığı, bu suçun oluşabilmesi için intihara yönlendiren kişinin etkisiyle intihara teşebbüs eden kişinin varlığı gerekir ki, intihara yönlendirme suçunun basit halini düzenleyen TCK m.84/1’de de bu tanıma yer verilmiştir.

İntihara yönlendirme suçunun konusunu teşkil eden söz veya eylemin anlık olabilme veya bir süre devam edebilme ihtimali bulunmaktadır. Burada önemli olan failin söylediği sözlerden, intihara teşebbüs edenin etkilenip etkilenmediğidir. İntihara teşebbüs edenin intihar etmekten vazgeçmesi veya intihara teşebbüs ettiği halde yaşamının son bulmaması ile intihara yönlendirme suçunun gerçekleşip gerçekleşmemesi arasında doğrudan bir bağ olmamakla birlikte, ölüm neticesi gerçekleşmezse netice sebebiyle ağırlaşmış hali öngören TCK m.84/2 intihara yönlendiren kişi hakkında uygulanmayacaktır. İntihara yönlendiren kişi, intihara yönlendirme suçunun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçmiş veya çabası ile şahsın intihar etmesini önlemişse, intihara yönlendirme suçunun teşebbüse elverişli olmadığı kabul edildiğinde, bu vazgeçme TCK m.36 anlamında ceza sorumluluğuna etki etmeyecektir. Belki bu durum, TCK m.61 ve 62 anlamında cezanın bireyselleştirilmesi sırasında dikkate alınabilecektir.

Kanun koyucu TCK m.84’ün ilk iki fıkrasında, intihara yönlendirenin tanıyıp tanımadığına bakılmaksızın somut bir veya birkaç kişiyi intihara yönlendirme suçunu düzenlemiştir. Fail aynı eylemle somutlaşmış birden fazla kişiyi intihara yönlendirmişse, aynı suçun birden fazla kişiye karşı bir fiille işlenmesi durumunda artırılmış bir cezanın tatbikini mümkün kılan “Zincirleme suç” başlıklı TCK m.43/2 atfı ile aynı maddenin birinci fıkrası tatbik edilebilecektir.

TCK m.84’ün 3. fıkrasında ise, başkalarını intihara alenen teşvik eden kişinin 3 yıldan 8 yıla kadar cezalandırılacağı belirtilmiştir. Fail tarafından başkalarına yönelik olarak yapılan aleni teşvik sonucunda, intihar eğilimi olan kişilerin bu yönde karar almaları sağlanmış ve birey en azından intihara teşebbüs aşamasına geçmişse, intihara alenen teşvik suçu gerçekleşecektir. Genel kastla işlenen bu suçta fail; belirli kişi veya kişileri muhatap alarak değil, belki hiç tanımadığı kişi veya kişileri kapsayacak şekilde ve aleni olarak intihara yönlendirme ve bu kapsamda intihar etme eğiliminde bulunanlara karar aldırma sonucunu içeren icra hareketlerini işlemelidir. Bu suçun oluşabilmesi için, failin sadece intihara yönlendiren sözler söylemesi yeterli değildir. İntihara teşvik eden söz veya hareketler; öncelikle aleni, yani toplumun tamamına veya bir kesimine ulaştırılabilecek şekilde ortaya koyulmalıdır. Ayrıca bu söz ve hareketlerin, kim oldukları belli olmasa dahi bazı kişileri intihara yönlendirme gücü bulunmalıdır.

TCK m.84’ün son fıkrasında; isnad, yani fiili anlama ve isteme kabiliyeti gelişmeyen veya dış etki ile ortadan kaldırılan kişinin intihara yöneltilmesi ve intihar etmesi durumunda, failin kasten insan öldürme suçundan sorumlu tutulacağı ifade edilmiştir. Yine bu son fıkraya göre, cebir veya tehdit kullanmak suretiyle intihar etmek zorunda bırakan fail hakkında da kasten insan öldürme suçundan ceza sorumluluğu gündeme gelecektir.

İşlediği fiili anlama ve isteme yeteneği gelişmeyen veya harici bir etki ile ortadan kaldırılan kişiyi intihara yönlendirmek daha kolaydır. Kanun koyucu, isnat kabiliyeti olmayan kişilerin intihara yönlendirilmelerini ayrıca ve intihara yönlendirme suçunun nitelikli hali olarak düzenlemeyi tercih etmiştir. Bu tercih isabetlidir. TCK m.84’ün son fıkrasında tanımlanan suç ve cezanın gündeme gelebilmesi için, isnat kabiliyeti gelişmeyen veya ortadan kaldırılan kişinin intihara teşebbüsü veya bu yolla ölümü ile intihara sevk arasında ve yine kullanılan cebir veya tehdit ile intihar eylemi arasında illiyet bağının kurulması şarttır. Yapılan icra hareketleri sonucunda birey intihar eylemine teşebbüs etmiş, sonuç gerçekleşmemişse fail hakkında insan öldürme suçuna teşebbüs hükümleri uygulanacaktır.

İntiharı önleme hususunda hukuki yükümlülüğü bulunan bir kişi, görev ve sorumluluklarını yerine getirmekte ihmalde bulunur ve neticede mağdurun ölümüne sebebiyet verirse, bu halde TCK m.84’ün uygulanması mümkün olmayacaktır. Bu durumda fail, görev ve sorumluluğunu ihmal ettiğinden bahisle taksirle ölüme sebebiyet verme fiilinden sorumlu tutulacaktır. Fail; intihar eğilimi olan bir kişinin intihar edeceğini bildiği halde kayıtsız kalıp, neticede mağdurun ölmesini amaçlamışsa, bu durumda fail hakkında, ya “Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” başlıklı TCK m.83 veya m.84’ün son fıkrası tatbik edilecektir.

Son söz; son zamanlarda bazı kişilerin kamuya açık yerlerde “şaka” adı altında başkalarını korkutmaya yönelik eylemlerde bulundukları, örneğin canlı bomba veya içinde bomba olan çanta süsü verilen hareketleri icra ettikleri görülmektedir. Bu tür eylemleri, belki işleniş tarzları itibariyle terör eylemi saymak mümkün olmasa da, “suçta ve cezada kanunilik” prensibi uyarınca bu tür kabulü mümkün olmayan eylemleri cezalandırabilmenin mümkün olabileceği tartışmasızdır. “Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması” başlıklı TCK m.170, “Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit” başlıklı m.213 ve “Ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması” başlıklı m.223, bu tür tatsız ve kabulü mümkün olmayan rahatsız edici eylemleri işleyenlere tatbiki mümkün olan ceza hükümleri arasında yer almaktadırlar.

Yine internet ortamında paylaşılan bazı görüntülerde, şaka adı altında insanların kandırıldığı, kandırılan insanın durumu gerçek sanarak cebir ve şiddete veya tehdite yöneldiği görülmektedir. Bu tür şakalarla insanları yanıltıp başkalarına veya kendisine cebir ve şiddet veya tehdit uygulanmasına yol açanların sorumluluklarının gündeme geleceğini ve kendisine veya bir başkasına karşı işlenen eylemden dolayı da (eylemin hayata yönelmemesi kaydıyla) “ilgilinin rızası” adlı hukuka uygunluk sebebinin veya bir başka hukuka uygunluk sebebinin veya haksız tahrikin tatbiki yoluna gidilebileceğini söylemek mümkündür.

Prof. Dr. Ersan Şen - Haber7