AVUKAT HACİZ SIRASINDA GÖREVLİ Mİ?

Avukatlar Yargıtay 4.Ceza Dairesinin kararına tepkili(özet)

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 14.03.2011tarih, 2009/3133esas, 2011/3082 sayılı kararında avukatın hacizde görevli olmadığına hükmederek TCK’nun 265/2.maddesi ve fıkrası uygulanarak fazla ceza veren esas mahkeme kararını bozdu.

Yargıtay 4. Ceza Dairesinin bu kararına avukatlar internet ortamında, hukuk sitelerinde çeşitli yorumlar yapmakta ve tepkiler göstermekteler. Türk hukuk sitesinin  http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=61809 linkinden alıntı yaptığımız yorumlar

Av.Mehmet Saim Dikici

 

                 

________________________________________

                Alıntı:   

                                               Yazan Av. Bülent Sabri Akpunar              

                                

 

 

                              

                Hakim ve savcı meslektaşlarımız keşifte iken yargı görevini icra ediyorlar mı sizce? O zaman menkul haczinde avukatın görevi bu kapsamda değil midir?! Yorum yapamıyorum.          

                                

 

 

 

Aslında yorum yapamamakla bence iyi yapıyorsunuz. Bu tespitin neyine yorum yapacağız ki?

 14-05-2011, 07:42             #3

Av.Ozan Kayahan

 

                 

________________________________________Sözün bittiği yerdeyiz.

 14-05-2011, 10:13             #4

Av.Cengiz Aladağ

 

                 

________________________________________

Olmamış. Şöyle daha net bir içtihat bekliyoruz Yargıtay'dan: "Haciz sırasında avukatı dövmeyi açıkça yasaklayan bir yasa maddesi bulunmadığından sanıkların beraati yerine, sanki hukuk devletiymişiz gibi mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirir..."

 14-05-2011, 11:15             #5

Av.Nevra Öksüz

 

                 

________________________________________

Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin (01.10.2002 T., 2002/11758-13949 E-K):

 

"...Ancak; sanığın, haciz işlemi için evine gelen katılan olan avukata silah yöneltip "buradan mal kaldıramazsınız" biçiminde tehdit etmekten ibaret eyleminin TCY.ının 191/2, 273. maddelerine uyacağının gözetilmemesi,

 

Yasaya aykırı ve sanık N____ G____ müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 1.10.2002 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

 

KARŞIOY:Sanığın haciz sırasında yakınan avukatı silahla tehdit ederek haczi engelleme eyleminin, TCY.nın 258/2. maddesine uyduğundan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum."

 

kararını kaldıran;

 

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 26.11.2002 T., Esas: 2002/4-279, Karar: 2002/406: "...1136 sayılı Avukatlık Yasasının Avukatlığın Mahiyeti başlıklı 1’inci maddesinde; "Avukatık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı Yasanın 57. maddesinde;”Görev sırasında veya yaptığı görevden dolayı avukata karşı işlenen suçlar hakkında bu suçların hâkimlere karşı işlenmesine ilişkin hükümler uygulanır.” kuralı yer almaktadır. Bu düzenlemelere göre avukatların, TCY’nın 279. maddesinde açıklanan “memur” kavramına dahil olduğu açıktır. Öğretideki görüşler de bu doğrultudadır. Nitekim Prof. Erman ve Prof. Özek ortak yapıtlarında konuya ilişkin olarak düşüncelerini avukatlar, kamu hukuku alanını düzenleyen Avukatlık, Hukuk, Ceza, İdari ve Askeri Usul Yasalarının öngördüğü esaslar dairesinde, adli bir tasarrufun oluşmasına katılırlar. Çünkü avukat talepleri, iddia ve savunmaları, hatta bilirkişi ve tanıklara yönelttiği sorularla adli mekanizmanın karar vermesinde büyük rol oynamaktadır şeklinde bildirmektedirler. (ERMAN-ÖZEK Ceza Hukuku Özel Bölüm, Kamu İdaresine Karşı İşlenen Suçlar, sh. 494)

 

Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alınıp değerlendirildiğinde;

Olay tarihinde evine haciz işlemi için gelen katılan avukat ile yanındakilere silah çeken sanığın, “ben buradan mal kaldırtmam” şeklinde tehditle haciz işleminin, dolayısıyla kamu görevinin yapılmasına engel olduğu sabittir. Katılan avukatın, yukarıda da açıklandığı üzere TCY’nın 279. maddesi uyarınca”memur” sayıldığı ve yine haciz işlemi nedeniyle kamu görevi yaptığı sırada sanığın etkin direnmesi ile karşılaştığı nazara alındığında, sanığın 1136 Sayılı Yasa’nın 57’nci maddesi gereğince, hâkimlere karşı suç işlediğinin kabulüyle buna göre cezalandırılması gerekmektedir. Kaldı ki, sanığın eylemi yalnızca katılan avukata yönelik olmayıp haczin yapılmasını engellemekle aynı zamanda Devletle istihdam bağı bulunan icra memuruna da yönelmiştir. Bu nedenle sanığın sabit olan eylemi bir bütün halinde, memura silahla etkin direnme suçunu oluşturmaktadır.

 

Bu itibarla yerel mahkemenin uygulaması isabetli olduğundan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.

 

Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyeleri ise, “İcra işlemlerinde kamu otoritesini kullanan, bu işle görevli olan kimse icra memuru olup, avukat değildir. Bu nedenle özel daire kararı yerinde olduğundan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır..."

 

CGK'nun yukarıdaki karar ve açıklaması 4. Ceza Dairesini ikna etmemiş halen; gerçi (mavi renkte işaretlediğim cümle) Ceza Genel Kurulu'nun karara katılan üyelerinin dahi "hukuki ve yerinde olana" ikna olmakta zorlandığını gösteriyor maalesef... Yazık, gerçekten çok yazık...

 

Oysa ki aynı Ceza Dairesi, yukarıdaki CGK kararından sonra:

 

Yargıtay 4. CD, 23.11.2004 T., Esas: 2003/11512, Karar: 2004/11292: "...Ancak;

Sanığın, çocuk teslimine ilişkin mahkeme ilamının icrası için evine gelen davalı vekili katılan avukata karşı "hangi hakla çocukları almaya geldin, kalkın buradan gidin, buradan kan çıkar, çocukları vermem" diyerek tehdit etmesi eyleminin, kamu görevini engelleme amacıyla işlenmesi, Avukatlık Yasasının 2,57.maddeleri ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 26.11.2002-279/406 sayılı kararı karşısında, TCY.nın 258/1.maddesine uyduğu gözetilmeden, aynı Yasanın 191/1,273.maddeleriyle hüküm kurulması,

...Bozmayı gerektirmiş..."

 

Yargıtay 4. CD, 24.03.2003 T., Esas: 2002/20854, Karar: 2003/1152: "... Ancak;

Sanığın, evine hacze gelen alacaklı vekili katılan avukata, haciz yapıldığı sırada, önce sövüp, silah sayılan kırık bardakla ( ben burada haciz yaptırmam, eşya da götürtmem, seni öldürürüm ) diyerek tehdit etmesi ve daha sonra bıçakla yaralamaya kalkışması, bu kez duruma müdahale eden icra müdürüne de silahla saldırması üzerine anılanların haczi gerçekleştiremeden kaçmaları eyleminde, katılanın Avukatlık Yasanın 57. maddesi uyarınca kendisine karşı işlenen suçlardan memur sayılması ve aynı Yasanın 2. maddesine göre avukatın esasen yargı kurumlarının yardımcısı olması ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.11.2002- 279/406 sayılı kararı karşısında, avukata yönelik hareketlerin ayrı bir suç oluşturmadığı, eylemin kamu yönetimine karşı ve Kamu görevini engelleme amacıyla işlenmesi nedeniyle bütünüyle TCY.nın 258/2, maddesine uyan tek suç oluşturduğu gözetilmeden, aynı Yasanın 266/3, 269, 258/2. maddeleriyle hükümler kurulması,

...Yasaya aykırı..."

 

Yargıtayın bu istikrarı gözlerimi yaşartıyor gerçekten; gelecek yıl da başka bir şey derler Sayın Akpunar; onlar istedikleri gibi yorum yapar merak buyurmayınız...

 

P.S: Son kararda avukatın görevine yüklenen bu anlamın amaç ve sonucuna da ayrıca dikkatinizi çekerim 

 

Saygılar...

 14-05-2011, 20:29             #6

Av.Barış

 

                 

________________________________________

birkaç yıl önce de duruşmada hakarete uğrayan bir avukat arkadaşın kararı benzer şekilde verilmişti.

 

Avukat duruşmada görev ifa etmez, haciz sırasında etmez. Tamam ama avukatın görev ifa ettiği yerleri yargıtay bir sıralasın o zaman...!

 14-05-2011, 22:28             #7

wellan

 

                 

________________________________________

Avukatlık Kanunu madde-1'i o zaman yeniden düzenlesinler.Avukat kamu hizmeti yürütmüyorsa o zaman yapılan faaliyetin niteliği nedir?Bence yorum yapmamak verilecek en iyi cevaptır diye düşünüyorum.SAYGILARIMLA.

 15-05-2011, 16:54             #8

Av.Ufuk Bozoğlu

 

                 

________________________________________

Aşağıdaki tartışmayı da hatırladım, hatırlatmak istedim.

 

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=31811

 

Saygılarımla, 

 16-05-2011, 07:51             #9

Av.Hukuki

 

                 

________________________________________

Barolar ve Barolar birliğinden etkili bir tepki ve gerekirse yasa değişikliği için T.B.M.M.den talepte bulunmasını bekliyoruz.

 20-05-2011, 17:48             #10

av.metinmso

 

                 

________________________________________

Yaşanmış bir hikaye var.

 

Trabzon'dan İStanbul'a ilk kez gelen ve azıcık da saflık ile şirinlik arasında gidip gelen bir kişi McDonalds'a oturur.. Gelen yemeğini yiyip gidiyor, gelen içeceğini içip gidiyor, buna bakan yok..

 

3 dakika geçer, 5 dakika geçer, 10 dakika geçer.. En sonunda genç dayanamaz ve bir görevliyi kolundan tutup çekerek şu sözleri sarf eder:

 

-" Bize niye bakmaysunuz, borcumuz mi var, bilmem ne uşaği miyuz?

 

Hukuk alanında da, hakim-savcı-avukat üçlemesinde, teşbihte hata olmaz, maalesef durum bu..

 21-05-2011, 15:15             #11

avmhy

 

                 

________________________________________

bu kararı eylemli şekilde protesto etmeden hiçbir yere varamayız.

 21-05-2011, 21:52             #12

Av.Muhammet Aydın

 

                 

________________________________________

Avukat mı dediniz? Avukat alacaklı gerçek şahsın alacaksız sahte ortağıdır,sanık vatandaşın vatansız koruyucusu,davacı asilin avam işçisidir,avukat davalı asılında geçmeyen fotokopisidir,adaletin yavaşlama sebebi ve en kötüsü adaletten nemalananıdır,olmasaydı adaletin daha iyi işleyeceği bir asalaktır,elden geldiğince görmezden gelinmesi gereken ancak kanunların zorlaması ile adamdan sayılıyormuş gibi yapılandır.Ceza dosyalarında hakimlerden müvekkilden para alabilmek için tahliye diye yakaran, icra dosyalarında gariban borçluyu devletin gücünü kullanarak sıkıştırıp borcunu ödemekten aciz borçludan birde ücret alandır. Avukat işçi dosyalarında vergi sorumlusu işverenleri iflasa sürükleyen bir de o gariban işçinin aldığı üç kuruşu kırpıp biçendir. Avukat bir kaza olsada dava açsak birileri ölsede para kazansak diyen o büyük ve saygın hakim ve savcılarla aynı sıralarda okumuş ve nasıl olmşsa bu bedbahlığa düşüp kalmış bir meslek gurubudur.Dimi??? di değilse birilerinin bana bu ve benzer kararları sindirebilmem için iyi bir açıklama borcu var.Birilerin avukatın sonsuz güçteki kamu erki karşısında sanığın tek koruyucusu,hakkını arayan zayıfın,güçlünün,köylünün kentlinin biricik hak savunucusu olduğunu,adaletin etkin, hızlı ve doğru sağlanmasındaki tek ve bağımsız sigortası olduğunu,söz söyleyecek gücü kalmayanlarının sözü,mülkün temelindeki hakkını çıkartamayanların eli,işçinin tırnağı,mağdurun ahı,haklının en gür sesi olduğunu biryerlerde söylemeli...Avukatı itibarsızlaşmış bir toplumun sanığıda mağduruda haklısıda itibarsızdır...Gücünü haktan alan kaç tane meslek sayabilirsiniz...Kalkın yere daha bir sağlam basın sizin emeğinize bilginize ve dirayetinize ihtiyaç duyan koskoca bir toplum vereceğiniz-vereceğimiz hizmeti bekliyor...hadi vekaleten talep edelim takii herkese hakkını verene kadar...

 22-05-2011, 10:19             #13

wellan

 

                 

________________________________________

Sayın meslektaşım;

Kaleminize,aklınıza sağlık.Çok güzel bir şekilde durumu özetlemişsiniz.SAYGILARIMLA.

 22-05-2011, 13:40             #14

Av.Ozan Kayahan

 

                 

________________________________________Elinize sağlık meslektaşım.

 25-05-2011, 21:25             #15

urla

 

                 

________________________________________

''Herkes hakettiği muameleyi görür'' diye bir söz vardır. Hakiminden, savcısına,kolluğundan, kalem memuruna değin koskoca bir kamu çalışanları skalasının istisnalar hariç avukatlara karşı olumsuz, yeri geldiğinde küçümseyici genel tutum ve davranışlarını, bazı kurumlarda avukat olduğumu söylemekten çekinir noktaya gelmemi gözümün önüne getiriyorum ki, gerçekten avukat olduğumu söyleyince çoğu vakit işler daha bir zor hale getiriliyor. Avukatların hakettiği muamele bu değil tabii ama reva görülen muamele maalesef bu. Avukat kimliğini ibraz ettikten sonra ''bu kimlik geçerli değil'' sözünü hangimiz işitmemiş ve işim olsunda gideyim diye başka kimlik çıkarmamıştır? İcralarda; ''gidin şikayet edin avukat bey/hanım'', kollukta ''Avukatsan avukatsın bana ne'' tavrı, duruşmalarda sözlü savunma yapmak suç, süre istemek kabahat, müvekkilden para istemek günah... Maalesef Molierac sözlerini tekrarlamak kendimizi kandırmaktan ötesi değil (Bu arada kim bu Molierac?). Hukuk camiasının tepe noktası olan yüksek mahkemenin Avukatlara bakışı zaten herşeyin özeti...

 26-05-2011, 09:13             #16

ORATOR

 

                 

________________________________________

Hukuk sisteminin avukatı dışlayıcı bir şekilde geliştiğinin yargı kararı ile ispatıdır.

 27-05-2011, 12:10             #17

Av.Nur Hayat BURAN

 

                 

________________________________________

 

 

Sanırım yukarıdaki ifadeler hayretimi anlatmaya yetiyordur. Yorumda bulunan tüm meslektaşlara katılıyorum. 

 28-05-2011, 15:10             #18

Metel

 

                 

________________________________________

Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin meslek gurubu oranına bakıldığı zaman meslektaşlarımızın bariz bir yoğunluğu var. Milletvekili olan meslektaşlarımızın bu konuda çok hassas davranması gerektiğine inanıyorum. Ancak öncelikle çuvaldızı kendimize batırmalıyız. Son dönemde doktorların, eczacıların, öğretmenlerin topluca hareket ettiklerini gördük. Sonuç alındı ya da alınmadı. Ancak mesleki dayanışma örneğini göstermeleri kendileri adına onurlu ve başarılı bir çalışmaydı. Ben dahil; bizler sadece konuşuyoruz, paylaşıyoruz ama fiili bir girişimimiz yok. Bize tanınan yasal hakları kullanmıyoruz, gücümüzü göstermiyoruz. Barolar ve TBB çok ilgisiz. Birçok kamu kurumunda sorun yaşıyoruz. Kendi adıma konuşmam gerekirse sadece stajımın ilk 6 ayında bana zorluk çıkaran, yersiz söz ve davranışlarda bulunan 3'ü adliye 2'si diğer kamu kurumlarında çalışmakta olan 5 kişiye tavırlarının yanlış olduğunu kırmadan anlatmaya çalıştım faydası olmayanlarla tartıştım, daha sonra uyardım değişen bir şey olmayınca şikayet ettim. Tabi ki somut bir sonuç yok. Şimdi ise bir kaçı bakışlarını benden kaçırarak ta olsa işimi yapıyorlar. Bunlara şahit olanlar ise sohbet ederek nazikçe işleri yürütüyorlar. Bu olanları ben değil onlar istemişti. Hak eden vatandaş için ceketimi iliklerim, hak etmeyen makam sahibine yasaların kendisinden üstün olduğunu göstermeye çalışırım. Bizim işimiz insanların inisiyatifiyle değil, yasanın gücüyle, desteğiyle yürür. Polise abi, hakime efendim dediğimiz sürece bu fiili ve psikolojik sürtüşmeyi kazanamayız diye düşünüyorum. Üstatlarımdan bazıları idealizmin zamanla kaybolacağını söyleseler de ben nasıl başlarsa böyle gideceği inancındayım.

Selamlar, Saygılar.

 09-08-2011, 13:45             #19

yılmazkan

 

                 Haciz sırasında avukatın görevinin yargısal faaliyet sayılmaması

________________________________________

Bu kış ben de benzer bir olay yaşamıştım. Yargılama devam ediyor. Bu karardan sonra şikayetimi geri mi alsam acaba?? Yüksek mahkememiz hukuka inancımı kaybettirdi açıkcası. Hepimiz daha dikkatli olup, kendimizi korumak zorunda kalacağız.

 18-12-2011, 14:53             #20

Av.MB

 

                 

________________________________________

Baroların avukatlara yaptığına bakacak olursak yargının avukatları korumaması bana çok normal geliyor. Örneğin disiplin suçlarına ilişkin 2 defa af çıktı. Her seferinde barolar karar alarak, biz kamu görevlisi değiliz bize uygulanmaz diye karar almadılar mı ? Bütün devlet memurlarının sicilleri silindi, avukatlar hariç. Daha ne bekliyorsunuz ki.....

 13-01-2012, 12:07             #21

MURAT ACER

 

                 İstanbul-Çekmeköy ilçesinde haciz mahallinde meslektaşa bıçaklı saldırı

________________________________________

12/01/2012 tarihinde Çekmeköy ilçesi - Taşdelen mevkiinde haciz mahallinde borçlunun bıçaklı saldırısına maruz kalan, defalarca meslektaşın göğüs hizasına bıçakla saldıran ve akabinde meslektaşı hem koltuk altından he de sol diz üstünden yaralayan ve bıçakladıktan sonra icra memuru ve meslektaşı 150 metre peşlerinden bıçakla kovalayan borçlu şüphelinin yaptığı hareketin yanına kar kalmaması için tüm meslektaşları dayanışmaya ve destek olmaya çağırıyoruz.Şüpheli şahıs yakalandığında mevcutlu olarak Ümraniye Adliyesine sevk edilecektir.Meslektaşımız Av. Semih Yörük'e geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.Menfur saldırıyı kınıyoruz.Adaletin nasıl tecelli edeceğini merakla bekliyoruz.

 13-01-2012, 22:34             #22

Adalet Bakanı

 

                 

________________________________________

Meslektaşımıza Acil Şifalar diliyorum.

 

Hep yakınıyoruz... Peki neden toplanmıyoruz? Neden yürümüyoruz? Neden sesimizi çıkarmıyoruz? Siyaset yapmadan, muhalefet etmeden, iktidara yaranmaya çalışmadan sorunlarımızı anlatmıyoruz?... Neden mesela meclise gitmiyoruz?

 

Neden susuyoruz...? Hani en çok avukat konuşmalıydı?

 

Ben avukatların bir şeylerden şikayetçi olduklarını görmedim, siz gördünüz mü?

 

Öğrenciler gördüm sokaklarda, öğretmenler, doktorlar, işçiler, anneler, kadınlar... ama hiç avukat görmedim.. siz gördünüz mü?

 

siyaset için değil, iktidarla didişmek için değil, baro başkanı, birlik başkanı olmak için değil, reklam olsun diye değil, kendimiz için bir araya gelelim ve kendi kanunumuz için çalışalım, konuşalım... çok konuşalım..

 

bizim çok sorunlarımız var, bizim çok derdimiz var... bizim bir davamız var... ve bu dava için gerçek avukatlara ihtiyacımız var...

 

birlik olalım, bir olalım...

 13-01-2012, 23:11             #23

Av.İlker DOLGUN

 

                 

________________________________________Söyleyecek söz bulamıyorum!

 14-01-2012, 13:57             #24

MURAT ACER

 

                 Adalet tecelli etti.... ?

________________________________________

Avukat meslektaşı iki yerinden bıçaklayan şüpheli mahkemeye dahi sevkedilmeden serbest kaldı.

 14-01-2012, 14:41             #25

C_OKYAY

 

                 

________________________________________

                Alıntı:   

                                               Yazan MURAT ACER      

                                

 

 

                              

                Avukat meslektaşı iki yerinden bıçaklayan şüpheli mahkemeye dahi sevkedilmeden serbest kaldı.       

                                

 

 

Avukat meslektaşa geçmiş olsun diyor ve olayı nefretle tel'in ediyorum,

ne var ki, yukarıdaki görüşlerin yanı sıra, olaya muttali olan sayın c. savcısı ve mahkemenin de yapabilecekleri ile, bu konudaki yasal düzenlemelerin de ne olduğuna bakmak gerekir. "HAGB"' yi," tutuklulukla ilgili yasal mevzuatı" (tutukluluğun istisna olması görüşüne, asla katılmıyorum; ancak, tutukluluğun çok uzun olmasına karşıyım)."

 

Her gün medyada "tutukluluk" karşıtlığı yapanları" dikkat çekici buluyorum.

... Yok efendim, katalok suçlar diye bir bölüm ne gerekirmiş! yok, o suçlardan olsa da; tutuklanır değil de tutuklanabilir diyormuş!; suç, hata, işleyende değil de, sorun tutuklayandaymış?!.. !....! falan filan!!

 

 

Bu gün, nitelikli yaralamadan yıllarca mahkûmiyet kararı alıp da serbestçe dolaşanlara dikkat çekiyorum. Bu insanlar, bir de aynı köyde, beldede yaşıyorlar. Mağdur da ağır haksiz tahrike kapılsa,(endeterminizm) bir daha günah değilmi o insana?

 

Kendisini tanıttığı halde, kaymakam, savcı ve benzeri değerli mensup ya da kişilerin maruz kalabilecekleri müessir fiil vak'alarında ne yapılacaktır ki?

Salıveriliceklerdir.

 

Yaşasın masumiyet karinesi; vah masumlarımız vah! Bilememişiz.

 

Avrupa Birliği nedeniyle, alelacele, noksan düzenleme ile getirilen ve hattâ yürürlüğe girmeden de değiştirilen ceza ve usul ve diğer kanunları ve bunlar dolayısiyle, en az, biri Başsavcılıktan ve diğeri de de özel dairesinden, mahkemesine " önceki ve yeni mevzuat karşılaştırılması yapılmak üzere incelenmeden geri gönderilen ceza dosyalarını ve bunların dönüşünde Yüksek Yargıtay'ın tıkanmasını, (milyonlarca dosya) serbest dolaşanları, düşme kararlarını hatıra getiriyorum. Yazacak çok şey var. Heyhat!

 14-01-2012, 21:50             #26

tiryakim

 

                 

________________________________________Meslektaşımıza Acil Şifalar diliyorum.

 25-01-2012, 17:01             #27

Avukat66066

 

                 

________________________________________

Ben 12 ocak tarihinde haciz mahallinde bıçaklanan avukat arkadaşınız.Biliyomusunuz şuan canımı sıkan sadece SAVCI.Nasıl olur da bir Avukatı öldürmeye tam teşebbüs etmiş biri tutuklamaya dahi sevkedilmeden bırakılabilir???Yazacak çok şeyim var ama sizleri önce dinlemek isterim......

 25-01-2012, 19:01             #28

SerbestRadikal

 

                 

________________________________________

Sayın meslektaşım öncelikle çok geçmiş olsun. Anlatılan olay tüyler ürpertici. Benim asıl merak ettiğim Baro'nun tavrıdır. Acaba Baro davaya müdahil oldumu? Siz bu yönde bir davette bulundunuzmu?

 25-01-2012, 20:51             #29

Adalet Bakanı

 

                 

________________________________________

                Alıntı:   

                                               Yazan Avukat66066       

                                

 

 

                              

                Ben 12 ocak tarihinde haciz mahallinde bıçaklanan avukat arkadaşınız.Biliyomusunuz şuan canımı sıkan sadece SAVCI.Nasıl olur da bir Avukatı öldürmeye tam teşebbüs etmiş biri tutuklamaya dahi sevkedilmeden bırakılabilir???Yazacak çok şeyim var ama sizleri önce dinlemek isterim......     

                                

 

 

Tekrar geçmiş olsun sayın meslektaşım... Yaralanmanızı bildiren mesajı saymaz isek sizin mesajınızdan önce 5 mesaj yayınlanmış... Yani kocaman sitede 5 kişi...

 

Savcı neden sizin hakkınızı korusun, sizi meslektaşı gibi görsün ki...

 

Sizin saldırıya uğramanızın, eylemi gerçekleştirenin tutuklanma istemiyle sevk edilmeden serbest bırakılmış olmasının meslektaşlarınız için bile bir önemi yok iken, savcı için ne öneminiz olabilir ki?

 

Siz en iyisi ölmediğinize dua edin ve kimseden özellikle de meslektaşlarınızdan bir şey beklemeyin.

 

Canınız sıkıldığında, kendi kendinize, biz savunmayı temsil ediyoruz, biz bağımsızız, biz aslında çok önemliyiz, bizim üzerimizi de arayamazlar diye söylenin ve kendinizi teselli edin...

 

tekrar geçmiş olsun. Allah bir daha böyle birşey yaşatmasın. Yaşatmasın ki mesleğinizle ilgili gereksiz (?) karamsarlıklar yaşamayasınız.

 26-01-2012, 15:44             #30

av.medine

 

                 

________________________________________

Sayın meslekdaşım konuyu yeni gördüm çok çok geçmiş olsun.Haciz mahallinde saldırıya uğramak pek çok arkadaşımızın başına gelmiştir ama bu hususta nedense hiçbir zaman gerçek bir mesleki dayanışma olmaz. Küçük bir ilçede bile meslekdaşına saldıran kişinin avukatlığını yapanları gördüm. Halbuki her gün yüzyüze baktığın arkadaşına saldıran kişi yarın sen hacze gitsen sana da aynı muameleyi yapmaktan çekinmeyecektir. Bu hususta öncelikle baroların kesinlikle saldırıya uğrayan meslekdaşın savcılık soruşturması ile doğrudan ilgilenmesi ve dahi sayın savcıya nezaket ziyaretinde bulunması şattır Onun dışında benim fikrim avukata karşı saldırının yapılmasının akabinde ilgili adliyede avukatlar bu olayı telin edici ve duyurucu şekilde bir eylem yapmalıdırlar. Bakın bakalım sonrasında birşeyler değişiyor mu ? Benim başıma da gelmişti. Biz sayın savcıya saldırıya uğradığımızı söylüyoruz sayın savcı hiç istifini bozmadan ifade almaya devam ediyor .( Bu arada biz özel muamele beklemiyoruz sadece saldırıya uğrayan bir yargı mensubuna ne yapılıyor ise o şekilde hızlı neticeler bekliyoruz )



Avukatların hiç mi kusuru yok?adaletiçin,

Avukatlar toplumda olmaları gereken yerde değiller, bu doğrudur. Ancak avukatların bu duruma gelmekte payları yok mudur?

Birçok avukat ev hacizlerinde aile mahremiyetini hiçe sayarak, geleneklere aykırı olarak ayakkabılarıyla, saygısızca haciz yapılan evlerin içerisinde dolaştığında doğru bir şey mi yapıyorlardı?

 

Birçok avukatın yargı kararı olmaksızın bütün borçlulara dolandırıcı muamelesi yapması hukuk ve adalete uygun mudur?

Gene, nedenine niçinine bakmaksızın birçok avukatın insanların insanca yaşama haklarını ortadan kaldıracak biçimde, buzdolaplarını, televizyonları haczedip kaldırdığı yetmezmiş gibi sırf acı vermek için bebelerin oyuncaklarını haczetmesi vicdanlara ve adalet duygusuna sığıyor mu?

İşyeri hacizlerinde birçok avukatın sanki yetkisi ve göreviymiş gibi işyeri evraklarını alt üst etmesi, işyerinde yaptıkları hacizlere gerekçe uydurmak için evrak araması yapmaları doğru muydu?

 

Siz avukatlara hangi yasa bu yetkiyi veriyor?

 

2004 sayılı İİK’nun hangi maddesi avukatla işyerlerinde ve evlerde evrak araması yetkisi veriyor?

 

Hangi kanun?

1136 sayılı Avukatlık Kanununda böyle bir yetki var mı?

Avukatlar insanların tepkisizliğinden yararlanarak icra memurlarıyla kurdukları duygusal ilişkilerle(!) yukarıda çok azı sayılan haksızlıklara neden olarak toplum nezdinde, kamuoyunda kendilerini itibarsızlaştırmadılar mı?

Bütün bunlar yapılırken avukatlar TCK’nun suç olarak saydığı birçok suçu işlemediler mi?

 

ARTIK SESSİZ KALINMAYACAK

6352 sayılı kanunla İİK’nun 82. Maddesinde yapılan değişikliğin gerekçesinde “kişilerin hak ve özgürlüklerini korumak”, “keyfiliği önlemek” maddedeki değişikliğin gerekçesi olarak gösterilmektedir.

 

HACZE İCRA MEMURU KARAR VERECEKTİR

6352 sayılı kanunla İİK’da yapılan değişikliklerde artık açıkça belirtilmektedir. Bundan böyle hacze icra memuru karar verecektir, avukatlar değil.

İşte 3. Yargı paketi ile getirilen değişiklikler konuyu açıklığa kavuşturdu. Hacizde avukatlar artık görevli değil.

Bundan böyle yanlış yapanlar ister icra memuru olsun, ister avukat olsun cezasız kalmayacaktır. Çünkü artık sessizlik bozulmuştur.

Herkes bu değişime dikkat etmeli!

adaletbiz'den alıntı

YARGITAY 4. CEZA DAİRESİNİN KARARINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ