TBB seçim süreci üzerine delegelerle görüşme yapmaya devam eden adaletbiz site yöneticisi Yeşim TURAN, Tayfun Akçay ile söyleşi yaptı. Akçay, “Önce ilke grubunun önderlerinden, kurucu üyelerinden biriyim. Şener Mete bir ise ben ikiyim” dedi.

Adaletbiz/Yeşim Turan : İstanbul Barosu’nun 17 Mayıs 2013’te yapılan Silivri Duruşmasında Savcının odasına girdiğiniz söyleniyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Av.Tayfun Akçay: Bazı olaylar yaşansın istenildiği için bu olaylar gerçekleşti. Çok şükür ki duruşma kamuoyunda çok kötü bir imaj doğurabilecek bir sonuçla bitmedi. Aslında ona gebe bir duruşmaydı. Orada fazla sayıda  polisin olmasının sebebi de “bir olay çıksın” istendi. hatta olay çıkmasına vesile olunacağını ön görmek lazımdı, tıpkı 1 Mayıs gibi… Bir yerden bir şey patlayacaktı ve o polisler o gazları bütün avukatlara sıkacaklardı, “işte avukatlar budur”, “bunlara bu müstahaktır” diye verilecek olan bir mesajdı bu.  Bunu önleyebilmiş olmak çok büyük bir mutluluk.  Dünya barolarının temsilcileri oradaydı. Gözlemcileriyle, varlığıyla bu işi sahiplenen dünya kamuoyuyla iç içe olduğunuz bir yerde böyle bir ortam oluşsaydı dünyada istendiği ve gösterilmeye çalışıldığı bir algı oluşmazdı ama Türkiye’de Türk halkı bunun nedenini hiç sormadan inanırdı.

Ben polisleri görünce önce polislerin üzerine gittim. Kimsiniz? Nereden çıktınız? Diye sordum. “ biz görevdeyiz, emir aldık” dediler. Burası adliye, kimden ne emiri aldınız? Bari bir kat aşağıda durun dedim. Sonra bu görüşmeyi Başsavcı ile yapmam gerekiyor diye düşündüm. Başsavcının odasına gittiğimde , “ Başsavcım izninizle bir şey söylemek istiyorum “dedim. Şaşırdılar, misafirleri vardı odada, aşağıda sınır boylarında görülemeyecek kadar çok polis duruyor, dünya basını burada, bizler avukatız, en azından bir kat aşağıda dursunlar derken, odada olan misafirlerin İlhan Cihaner, Turgut Kazan ve Necmi Şimşek olduğunu fark ettim. Hepsi bana bakıyorlardı, Çay içiyorlardı. Hemen başsavcıya bana çay söylemiyor musunuz dedim. Hatta polisleri en azından bir kat aşağıya göndermezseniz çayımı bitirmeyeceğim diyerek oturdum.  Tabi ben bu girişimi, şiddet içeren, başkaldıran, yargılayan bir adam edasıyla yapmadım. Söze giriş çok önemlidir. Ben odada Başsavcıyla konuşurken, nedenini hala anlayamadığım bir sebeple, Necmi Şimşek, Turgut Kazan ve İlhan Cihaner Odadan ayrılmışlardı.  Başsavcıya tekrar, sizden istirham ediyorum, dünya basını burada bunu yapmayalım dedim. Başsavcı gayet mülayim davrandı.  O sırada YAR-SAV heyetinin geldiğini söylediler.  Ben de siz geldiyseniz “yar sizin olsun ben de “sav” rulmadan gideyim diyerek, Başsavcıya sizi teşekkür anlamında öpmek istiyorum ve katkınızı esirgemeyeceğini biliyorum diyerek odadan ayrıldım. Sonrasında takip ettim ve polisler bulundukları yerden uzaklaştırılmışlardır.  Bu benim için mutluluk oldu.

 

Adaletbiz/Yeşim Turan : Örgütlülük ve Dayanışma kavramları hakkında ne söyleyebilirsiniz. Sizce Avukatlık mesleğinde bu kavramların yeri ne kadar?

Av.Tayfun Akçay: Spinoza der ki; “erdem” yüzme bilmediği halde boğulmakta olan adamı kurtarmak için denize atlayan kişinin tavrıdır. Avukatlar erdemli insanlardır. Erdemli insan oldukları ve olmak istedikleri için avukat olmuşlardır.  Bunun aksini kimse söyleyemez. Ümmetçi de olsa erdemlidir, faşist de olsa erdemlidir. Çünkü hukuk normları içerisinde hareket eder. Konuşurken Hukuk’un içinde kalmak zorunda, Hukuk’un   gereğini yerine getirmek zorundadır.

Dayanışma ve örgütlülüğe gelince şunu söylemek istiyorum. Ben Ümit Kocasakal’ın kazanmış olduğu en son ki seçimi düşünüyorum da %60 lık bir oyla seçimi kazanmıştı. Ben hiçbir seçim sürecine bu kadar rahat girmemiştim. Bu bir birlik işidir. %60 oya sahip olmak, işte bu örgütlülüktür. Baromuzda bir bütünlük vardır.

Adaletbiz/Yeşim Turan: TBB seçim süreci hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

Av.Tayfun Akçay: Ümit Kocasakal eğilim yoklaması için tek tek delegeleri aradığında beni de aradı. Üstadım görüşünüz nedir dedi; Benim görüşüm sensin dedim. Sen aday olmalıydın dedim. Sen aday olursun biz TBB seçimi kazanırız düşüncesi bende yeşeriyor diye düşüncelerimi dile getirirken benim umudum “ÜMİT” dedim. Kendisi “ bir şey söyleyin” dedi. “Beni ümitsizliğe mi sevk etmek istiyorsun?” dedim ve peki üstat diyerek konuşmamızı sonlandırdık.

Ümit Kocasakal demokrat bir insandır. Faşist değildir. Despot değildir, dediğim dedik değildir, ben ne dersem  olur diyen biri değildir. Düşüncelere saygılıdır. Mesela eğilim yoklaması sonucu belli olduğunda, Kazım Kolcuoğlu’nun İstanbul Barosu’ndan  TBB Başkan adayı kesinleştiğinde, “adayımızın sonuna kadar arkasındayım, bu benim ahlaki sorumluluğumdur” dedi.  Bu söz alınganlıklara yol açtı Sayın Haluk Burcuoğlu; pardon! Ben Kazım Bey’e oy vermiyorsam ahlaksız diye nitelendirilmiş olmayacağım herhalde” dedi. Ümit hemen, düzeltti ben Baro Başkanı sıfatıyla benim ahlaki sorumluluğumu kast ediyorum” dedi.

  Bizim amacımız TBB Başkanlığını ve Yönetimi kazanmaktır. Biz ilkeleri olan kişileriz. Bu ilkelerde kim birleşiyorsa, bu kale alınacaksa bu uğurda kenetlenmeliyiz. Aklın yolu birdir.

Adaletbiz/Yeşim Turan : TBB Başkan adaylarının seçim çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

Av.Tayfun Akçay: Burada çok açık olunması gerekiyor. Kazım Kolcuoğlu İstanbul Barosu delegelerini bir araya toplayıp konuşmadı. TBB seçim süreci ile ilgili açıklama yapmadı. Ben bizzat kendim söyledim, Kazım topla şu delegeleri diye, Toplarsa Ümit Başkan toplar, o karar verir diyerek Ümit Kocasakal’ın üzerine attı.  Bu korkunç bir şey! Bunu kabullenmek mümkün değil.  Diğer adaylar, İstanbul Barosu delegeleriyle toplantılar yaptılar, ne yapacaklarını anlattılar ama İstanbul Barosu TBB başkan adayı delegeleri toplamadı.  Feyzioğlu’nun İstanbul barosu delegeleriyle yaptığı toplantıda Av. Berra Besler’e bir soru sordum. Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısısınız. Türkiye’deki bütün baroları ziyaret ettiniz, Türkiye’deki Bütün Baroları bir Rahşan Ecevit zekâsıyla biliyorsunuz, tanıyorsunuz. Eğilim Yoklamasından önce siz de Kazım Kolcuoğlu gibi İstanbul Barosu’nun TBB başkan adaylığına taliptiniz. Eğilim Yoklamasında Kazım Kolcuoğlu çok oy aldı. Eğer oy çokluğu sizde olsaydı ve TBB Başkan adayı siz olsaydınız; Feyzioğlu karşısında adaylıktan vazgeçip, geri çekilir miydiniz, ya da birleşir miydiniz? diye sordum. “Evet çekilirdim” dedi.

Kazım Kolcuoğlu’nu kimse konuşturamadı. Ne Atatürk üzerine, ne cumhuriyet üzerine, ne TBB üzerine, ne de Türkiye’nin geleceği üzerine nutuk atmadı. Atsa bile yazılmadı.

TBB başkanlığı için 3 aday var. Bunların ikisi aynı görüşleri savunuyor. Eğer biz 3 kişi seçime girerken, seçimi Feyzioğlu kazanmaz ise Kazım Kolcuoğlu kazanır diyebilsek bırakalım gitsin. Ancak böyle bir şey yok!

Ahsen Coşar ben Atatürkçüyüm diyor. Tayyip’te Anıtkabir’e çıkıyor. Atatürkçü olmak, Atatürk’ü ziyaret etmek ya da çocukluğunda şiir okumakla olmuyor…

Bu seçimi kazanabilmemiz için Feyzioğlu ve Kolcuoğlu’nun ittifak yapması mecburidir. Müşür Canpolat “ben eğilime bakacağım” diyor. Müşür abi de biliyor eğilimin kimde fazla olduğunu ama söylemiyor. 

Kazım Kolcuoğlu bir Karadenizlidir. Ancak Karadeniz’den bile Ahsen Coşar’a gidecek oylar var.

Ben kimsenin ipini çekmeye çalışmıyorum. Ben Kazım Kolcuoğlu ile ayrı değilim. Ama Sezar’ın hakkını vermek lazım. Kral Çıplak demek gerekiyor.

Ben TBB başkanlığını kazanmak, o kaleyi ele geçirmek istiyorum. O kaleyi kim ele geçirecekse ben ondan yanayım. Bunun görünen o ki bir Ahsen Coşar var, bir de ona karşı olanlar var. Ahsen Coşar’a karşı olanlar birbirleriyle aynı paralelde. Bu yüzden bu birliği sağlamak zorundalar.

Av.Tayfun Akçay'a bu güzel söyleşi içi teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Adaletbiz/Yeşim TURAN