İsmail Küçükkaya‘ın Feyzioğlu’na ilk sorusu:  "Anayasama Mahkemesi başkanı Haşim Kılıç’ı düne kadar çok eleştiriyorduk. Bugün ne oldu, sanki yeni bir iklim ortaya çıktı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? "oldu.

Anayasa Mahkemesi dünyadaki pek çok yüksek mahkeme gibi insan haklarını koruma görevini üstlendi, adeta keşfetti. Amerikan Yüksek Mahkemesinin de iki dönemi vardır; birinci dönemi: Anayasayı çok geniş ve özgürlükçü bir bakış açısıyla uygulamadığı, ikinci dönem; insan haklarını ve temel hakları yeniden keşfedip adeta tekrar tekrar yazdığı dönemdir. Şuan bizim Anayasa Mahkememiz bu dönüşümü yaşıyor. Bu dönüşümün iki kaynağı vardır; birinci kaynağı  Anasayada yapılan değişiklikle uluslararası sözleşmelerin iç hukuk normlarının üstüne çıkarılmasıdır. Anayasa Mahkemesi bütün kararlarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini kendisine emsal almaya başladı. İkinci kaynağı ise; 2010 referandumu ile bireysel başvuru hakkının getirilmiş olmasıdır. İktidar, düne kadar Bireysel Başvuru hakkını savunan iktidar bugün Anayasa Mahkemesinin kararlarıyla özgürlüklerin önü açıldığında  mı rahatsız oldular? Yani  özgürlük benim işime gelirse özgürlüktür, yoksa tu kaka demek özgürlükçü bir anlayış değildir.

İsmail Küçükkaya ikinci olarak Feyzioğlu’na MİT yasasını sordu. 

Feyzioğlu, MİT yasası korkunç bir değişikliktir. Birkaç maddesini söylediğimde dehşete düşeceksiniz. Bu yasa değişikliği ile MİT hiçbir şekilde kontrol edilemeyen bir operasyon yetkisi ile donatılmış olacaktır. Yani sadece istihbarat toplama değil, yurtiçinde ve yurt dışında operasyon yetkisiyle de donatılıyor.

Bu denetimsiz ve ne yaptığı bilinmeyen polis gücü demektir. MİT istediği şirketin, bankanın, basın örgütünün veri sistemine bağlanıp istediği anda veri çekme yetkisi ile donatılıyor. Bu Türkiye’de hiçbir özel hayatın, hiçbir ticari sırrın kalmaması demektir.  MİT’in mensuplarının sorumlu tutulabilmesi izin şartlarına bağlanıyor ve dolayısıyla fiili bir dokunulmazlık getiriliyor, terör örgütleriyle görüşme yapma yetkisi açıkça tanınıyor. Bu tür yasalar günü kurtarmak için çıkarılırsa; geleceğiniz feda edilmiş olur.

Küçükayı’nın askerin siyasetin dışında durması gerektiği konusunda ne düşünüyorsunuz sorusuna Feyzioğlu şöyle cevap verdi:

Askerin siyasetin içine girmesi Türkiye’de en büyük hataydı ve kendilerine Atatürkçü deyip de siyasete balıklama dalanlar Atatürk’ü anlamamışlardı. Çünkü Atatürk’ün yaptığı en büyük devrim apoletlerini ve üniformasını çıkartarak "Ben bundan sonra sivil olarak Milli Mücadele’yi yürüteceğim" demesidir. İkincisi ordu komutanlarına dönüp "ya üniformalarınızı çıkarıp siyaset yaparsınız ya da siyasetten uzak kalırsınız" demesidir. Bu yüzden Atatürk adına cumhuriyete ve demokrasiye yapılan her türden darbe aslında Atatürk’e ihanet olmuştur.

Küçükkaya, Askerin yerine MİT alıyor olabilir mi? Ya MİT darbe yaparsa?

Askerin yerini MİT almıyor. MİT’i polisin yerine getirmeye ama sorumsuz bir polis teşkilatı oluşturmaya çalışıyorlar. MİT’in görevi Ülkenin bekasını, devletin bekasını ilgilendiren konularda istihbarat toplamak ve bunları işlemektir. Bunun yerine MİT’e yurttaşları takip etme görevi verilmek isteniyor. Yani MİT eskinin hafiye teşkilatına dönüştürülmek isteniyor. Bu çok tehlikelidir. Bunu birilerinin korkmadan, çekinmeden bu yanlışı yapanlara söylemesi gerekir. Bugün bir kişi için yapılan düzenlemeler; tarih göstermiştir ki önce o kişiyi vurur ve ondan sonra da devletin başına bela olur.

Sayın Başbakan'ın bir cümlesinden yola çıkarsak, kendileri "Biz ALDATILDIK" dediler. Özellikle "Özel yetkili mahkemelere yuvalandığı söylenen, gayrimeşru olduğu söylenen yapının, yani paralel yapı ile biz aldatıldık" dediler. Ben de dedim ki; sizin saflık iddianız aslında şu; 10 sene veya 12 sene boyunca ne yaptıysak birlikte yaptık, fakat bu CANAVAR’In bize karşı döneceğini tahmin edemedik. İşte saflık burada. Yoksa saflık; 'ne yapmışlar hay Allah, biz de bilmiyorduk' saflığı değil. Ben bunu ısrarla söyledim ve herkes duymak istediği gibi duydu. Şimdi yeni bir CANAVAR yaratıyorlar. Bu canavar MİT CANAVAR’ı olarak bize karşı döner. Hepimize karşı döner.  Ama öncelikle iktidara karşı döner yani kim yaptıysa ona karşı döner. Canavarların özelliği şudur; Canavarlar, kendilerini kim yaratırsa önce yaratıcısını yer ki özgürlük kazanabilsin.

Ayrıca Feyzioğlu; balyoz davasıyla ilgili Türkiye Barolar Birliği olarak bu hafta iddianameyi didik didik inceleyecek bir heyet kuracaklarını söyledi.

Küçükaya’nın Feyzioğlu’na diğer bir sorusu ise; sizin 3’lü bir öneriniz vardı. Bu öneriler bugün ki iktidar için de geçerli, yani hukuk hepimize lazım. Bunlar için diyordunuz ki 3 tane önerim var. Neydi bu öneriler?

Birincisi Gizli Tanıklık
Türkiye’de, çağdaş dünyada emsali olmayan bir “gizli tanıklık” var. Bu gizli tanıklık nedeni ile sadece bildiğimiz davalarda değil, o kadar davada, o kadar çok insanın canı yanıyor ki. Gelin gizli tanıklığı silip atalım, kaldıralım. Çünkü yarın iktidarlar değişir, iktidar değişince, eski iktidara karşı mahkemelerin kapısında gizli tanık olmak istiyorum diye sıra olur. Gizli tanıklık dünya’da yok, biz de kaldıralım.

İkincisi, Dijital veriler.

Dijital verilerin ne kadar üzerinde oynandığı sabittir. Bu dijital veriler üzerinde dün bir başkası için oynanır, bugün bir başkası için,  yarın bir başkası için oynanır.  Demek ki dijital veriler adaleti manipüle edebilecek bir yapıdadır. Bu yüzden bunların tek başına delil olmasını kaldıralım.

Üçüncüsü ses kayıtları!

Ses Kayıtları tek başına delil olarak binlerce, on binlerce insanın canını yakmıştır. Çünkü ses kayıtlarında aralardan bazı cümleler çıkartıldığında, ya da bazı cümleler kayıt edilmediğinde sizin söylediğiniz tam aksi şekilde dosyaya yansıtılabilmektedir. Bazen tamamen espri amaçlı söylediğiniz bir cümle tutanağa ciddi şekilde yansıdığında sizi bir tek cümle ile mahkumiyete taşıyabilmektedir.

Bu üç şeyi kaldıralım. Ve bunu iktidardayken kaldırırlarsa; yarın öbür gün kendileri hakkında da bir gün uygulanacak olduğunda "biz kendimiz için değil millet için kaldırdık" diyebilsinler. Yarın talepçi olacaklarına bugün yapsınlar.

Feyzioğlu, Küçükayı’nın en çok merak edilen Cumhurbaşkanlığı’na aday olacak mısınız sorusuna ise, şuan bir teklif almadım, alırsam bu teklif topluca gelirse, seve seve onur duyarım ve bunu da sizler aracılığı ile açıklarım dedi.

adaletiz/ Yeşim TURAN