Rasim Özdenören

Avukatlık ülkemizde en yanlış bilinen ve en yanlış anlaşılan mesleklerden biri...

O kadar ki kimi avukatlar bile kendi mesleğinin mahiyetine akıl erdirmekte acze düşüyor. Vaktiyle evine kiracı olduğum bir avukat benden bahsederken şöyle söylüyordu: “O avukat olamaz, çünkü avukatlık çenebazlık demektir, avukatlık yalan söylemek demektir.”

Hayretler içinde kaldım.

Geçtiğimiz günlerde medyada bir haber yayınlandı. Bir hanım avukatın: “Kadına şiddet davasının sanığını savunamam” diyerek görevinden ayrıldığı: “Tecavüz davasında sanığın kadın avukatı dayanamadı...” yorumuyla duyuruluyordu.

Bir internet sitesindeki şu yoruma bakınız (virgülüne dokunmadan): “avukat savunan bir şahıstır. suçluyu da savunur suçsuzu da... suçlu olup olmadığını bilmediği bir insanı bile savunabilir. maaşlı çalışıyordur, çalıştığı şirket hileyle düzenbazlıkla uğraşıyordur, onu bile savunur. bu bağlamda avukat insani duygularını ortadan kaldırabilen tam bir görev insanıdır. en acayip mesleklerden biridir avukatlık ve avukat asla güvenilmemesi gereken bir insandır nazarımda. (cyrano rumuzuyla yazan biri, Ekşi Sözlük).

Oysa Avukatlık Kanunu’nda bu meslek şöyle tanımlanıyor: “Madde 1 - Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.” Ve devamında: “Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder”.

Ve avukatlığın amacı... Bu amaç aynı yasada şöyle dermeyan ediliyor: “Madde 2 - Avukatlığın amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını, her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır. / Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder.”

Olay gayet vazıh: avukatlık bir kamu hizmetidir, biiir. Yargının kurucu unsurlarından biridir, ikiii. Öteki unsurlar: iddia (yani savcılık makamı) ve hüküm (yani yargıçlık) unsurları... Avukatlık yargının savunma unsurudur...

Avukat adaletin ve hakkaniyetin uygun olarak çözümlenmesine yardımcı olur.

Burada en önemli husus şudur: avukat adaletin tecellisini sağlamakla görevlidir. O, suçu savunmuyor. Suçun konusu her ne olursa olsun, o, suç işleyen kişiyi savunuyor. Çünkü onun da savunulmaya ve adaletin tecellisine ihtiyacı var... Kişinin savunulması, onun işlediği suçu savunma anlamını tazammun etmez.

“Kadına şiddet davasının sanığını savunamam” diyen avukatın yanıldığı nokta tam da buradadır. Avukat şiddet olayını savunmayacak, bu olayın failini savunacak ve adalet nezdinde hakkaniyetin tecellisine yardımcı olacak.

Son zamanlar bazı avukatların bazı davaları üstlenmekten kaçındığını, bazı savcıların bazı suç konularında sanığın beraatını talep etmesi gerektiği halde bundan kaçındığını, dahası bazı yargıçların bazı davalarda sanığı beraat ettirmesi gerekirken kaçındığını, dolayısıyla davaların sürüncemede bırakıldığını görüyoruz. Yargının bu üç temel unsurunun kendi asli görevini yerine getirmekten kaçındığı bir durumda adaletin tecellisi için müracaat edecek başka bir yer kalmıyor. Mesleğin mahiyetini bilmeden onun hakkında ipe sapa gelmez biçimde oluşturulan önyargılar yok hükmündedir.

Adaletin her bir unsurunun kendi misyonunun bilincine uygun bir tutum içinde davranması beklenir. Görevini yerine getirmekten kaçınan veya korkan birinin o göreve layık olmadığını ve o görevden ayrılması gerektiğini düşünüyoruz.

https://www.yenisafak.com/yazarlar/rasimozdenoren/avukat-2045040