Sayın Başbakan’ın öğrenci evleriyle ilgili açıklaması sosyal, siyasal, hukuksal yönleri olan bir açıklamadır. Şunu önce belirtmek gerekir ki, anne-baba, çocuğunu başka bir şehre üniversiteye gönderdiğinde gözü arkasında kalır; onun, orada kimlerle ne yaptığı, nasıl yaşadığı kaygısı içinde olur. Yine belirtmek gerekir ki, gerek Türk-Anadolu değerleri, gerekse evrensel değerler, okulunu bitirip işini, ekmeğini eline almamış, anne-baba eline bakan gençlerin kızlı-erkekli bir evde yaşamasını, yatıp-kalkmasını hoş görmez. Demek ki bu tür yaşam tarzı bir sapma ve buna çare bulmak, anne-babayı rahatlatmak, gençleri gelecekteki pişmanlıklardan kurtarmak gerek. Şimdi sormak gerekir: Bunun çaresi, bu gençleri, bu evleri denetlemek, gözetlemek midir?

Daha açık sormak gerekirse, bunun çaresi polisiye önlemler almak mıdır? Bilinmelidir ki, Türkiye Cumhuriyet Devleti, ne İran, Irak, Arabistan ne de İsveç, Norveç, Bulgaristan’dır; Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlık yolunda her türlü engellemelere karşın ilerleyen ve bu süreçte önemli aşamalar kaydetmiş bir hukuk Devletidir. Öyleyse, öğrenci evleri sorununa ve her türlü soruna bu değerler ışığında bakmak ve çözümünü aramak gerekir. Bu durumda, Sayın Başbakan’ın öğrenci evleriyle ilgili valilere, dolayısıyla kolluğa görev çağrısı yapması, bu konuda düzenlemeler yapılacağını söylemesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin muasırlaşma sürecinde almış olduğu yola, oluşturduğu değerlere aykırıdır.

Bu söylemler güncel dönemde halkın hoşuna gidebilir, ama unutulmamalıdır ki Devlet, halkının açılmamış ufkundan yararlanmak değil, onu açmak, ileriye götürmek göreviyle yüklüdür. Kaldı ki, Anayasamız bu konuda, yani öğrenci evlerine müdahale etme, gözetleme, denetleme konusunda Devlet’e herhangi bir yetki vermemekte, tam tersine buna dokunmamasını emretmektedir. Anayasamız, 12. maddesinden başlayarak 41. maddesine kadar temel hak ve hürriyetleri düzenlemiş; bunların niteliğini, kullanılmasının sınırlanmasını, durdurulmasını kötüye kullanılamamasını, korunmasını açıklamıştır.

Anayasanın 20. maddesindeki, ‘özel hayatın gizliliği’ İle, 21. maddesindeki, ‘konut dokunulamazlığı’ hükümleri, öğrenci evlerine müdahaleyi kesinkes engellemektedir. Özellikle konut dokunulmazlığı çok önemlidir. Bilindiği üzere, bir evin penceresinden taşan ışık ve içindeki yaşam, faşizan yönetimlerin hep ilgi odağı olmuş, ama buralara hiçbir zaman tam olarak erişilememiştir. Bu bakımdan öğrenci evlerine, ancak, içi net bir şeklide doldurulmuş olmak koşuluyla kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması nedenlerinden biri veya birkaçına bağlı olarak hakim kararıyla müdahale edilebilir. Yine bilindiği gibi temel hak ve özgürlüklerin kullanılması, tüzükle, yönetmelikle, emirle sınırlanamaz; ancak yasa ile sınırlanabilir. Bu konuda bir kısıtlama getiren yasal düzenlemenin Anayasaya aykırı olacağı açıktır. Savaş, seferberlik, sıkıyönetim durumlarında bile temel hakların durdurulması sıkı koşullara bağlanmıştır.

Öyleyse, Türk toplumu ve evrensel değerlerin kınadığı kız-erkek öğrenci evi sorununa, hukuka da aykırı olan polisiye yöntemlerle çözüm bulmak olası değildir. Yapılması gereken, Anayasanın Devlete yüklediği, gençlere spor alanları, sanat ortamları, barınma olanakları, gelecek güvencesi sağlamaktır. Bununla birlikte, ilköğretimden başlayarak dersler ve sosyal etkinlikler içinde aileye bağlılık, toplumsal değerleri saygı, çalışkanlık, doğruluk, dürüstlük gibi duygu ve inançlarla dolacak biçimde yetişmelerini sağlamak, yine genel olarak aileleri korumak, aile birliğini güçlendirmek ve desteklemekle olur.

Bu nedenle, Sayın Başbakanın öğrenci evleri konusunu gündeme getirmekle, toplumun çok az bir kesimini ilgilendiren bir sorunu çözmek değil, dini konulardan özellikle başörtüsü tartışmasından boşalan yere, toplumun geniş kesimlerinin hoşuna gidecek bir başka tartışma konusunu koymak ve bundan siyasal yararlar sağlamak amacını güttüğü söylenebilir.

En derin saygılarımla sunarım. 07.11.13

Av. Selahattin Sarıoğlu TÜRAVAK (Türkiye Avukatları Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı) Bşk Yrd. Malatya Barosu Önceki Bşk.