Baba Olduğunu İddia Eden Kişinin Soybağının Reddi Davasını Açma Şartlarına İlişkin Kuralın Anayasa’ya Aykırı Olduğu Baba Olduğunu İddia Eden Kişinin Soybağının Reddi Davasını Açma Şartlarına İlişkin Kuralın Anayasa’ya Aykırı Olduğu

Olaylar

15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra başvurucuyla birlikte çok sayıda şüpheli hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) FETÖ/PDY'nin medya yapılanmasıyla bağlantılı oldukları gerekçesiyle soruşturma başlatılmıştır. Sulh Ceza Hâkimliği başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar vermiştir. Açılan kamu davasının ilk duruşmasında başvurucunun tahliyesine hükmeden Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir. Tutukluluğa yaptığı itirazı reddedilen başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştur. Yargılama sonunda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmen tutukluluğunun devamına karar verilmiştir. Temyiz üzerine Yargıtay başvurucu hakkındaki mahkûmiyet hükmünün bozulmasına; bozma kararı sonrasında Mahkeme tensip incelemesiyle birlikte başvurucunun tahliyesine karar vermiştir. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesinde derdesttir.

İddialar

Başvurucu, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Başvurucu darbe teşebbüsü sonrasında yürütülen soruşturma kapsamında silahlı terör örgütüne (FETÖ/PDY) üye olma suçundan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca tutuklanmıştır.

Tutuklama kararında, FETÖ/PDY'nin faaliyetlerini yürütürken sahip olduğu gazete ve haber kanallarıyla örgütsel yayınlar yaptığı, Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeninin firari durumda olduğu, bu gazete ve kanallarda çalışanların örgüte sadakatle bağlı oldukları ve görevlerini bu şekilde ifa ettikleri, silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda terör örgütü mensuplarını sahiplendikleri ve lehlerine kamuoyu oluşturmaya çalıştıkları belirtilerek isnat edilen suçun işlendiğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin dosyada bulunduğu belirtilmiştir. Ayrıca söz konusu kararda başvurucunun paylaşımlarına ve 668 sayılı OHAL KHK’sı ile kapatılan gazete, dergi ve televizyonda çalışmasına dayanılmıştır.

Başvurucu hakkında hazırlanan iddianamede ise başvurucunun gazeteciliğe FETÖ/PDY'nin yayın organı olduğu belirtilen Zaman gazetesinde başlamasına, bir yıl sonra kurucuları arasında yer aldığı Aksiyon dergisinde ekonomi editörlüğünü üstlenerek darbe teşebbüsü sonrasında alınan tedbirler kapsamında kapatılan bu kurumlarda uzun yıllar çalışmasına, yazdığı kitaplarda örgüt liderini övücü bölümlerin bulunmasına dayanılmıştır. Ayrıca yurt içinde ve yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti devleti aleyhinde kamuoyu oluşturmak için sosyal medyada “troll” olarak tabir edilen sahte kullanıcı adları ile hesap oluşturup örgüt amacı doğrultusunda paylaşımlarda bulunulduğu, bunların örgütün diğer üyeleri tarafından da paylaşılarak Türkiye'de ve dünyada gündem oluşturulduğu belirtilerek başvurucunun sosyal medya paylaşımlarına ve yazılarına yer verilmiştir.

Başvurucu, örgütsel propaganda için kurulduğu bilinen sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımları kendi sosyal medya hesabından da duyurarak örgütün propagandasının yapılmasına katkıda bulunmuştur. Soruşturma mercilerince FETÖ/PDY ile irtibatlı basın yayın kurumlarında kesintisiz bir biçimde ve uzunca bir süre çeşitli görevlerde çalışmış olan başvurucunun, bu örgütün lehine algı oluşturmaya yönelik bazı sosyal medya paylaşımlarının darbe girişiminin sıcağı sıcağına yaşandığı, henüz soruşturulduğu ve kamu makamları nezdinde FETÖ/PDY tarafından gerçekleştirildiği hususunun tereddütsüz hâle geldiği dönemde yapıldığı yönündeki tespitlerin suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.

Somut olayda Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken tutuklama nedeni olarak FETÖ/PDY tarafından darbeye teşebbüs edilmesine, delillerin yok edilmesi, gizlenmesi, tanıklar üzerinde baskı oluşturulması şüphelerine ve kaçma ihtimaline dayanılmıştır. Tutuklama kararının tüm koşulları ve Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden dayanılan tutuklama nedenlerinin olgusal temelleri olduğu söylenebilir.

Darbe teşebbüsünün veya FETÖ/PDY ile bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile örgütün özellikleri dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır. İsnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığı, işin niteliği ve önemi gözönüne alındığında başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbiri ölçülü olup adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varılması da keyfî ve temelsiz değildir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

https://www.anayasa.gov.tr/