Olaylar

Başvurucu, yurtdışında kurulu bir şirkettir. Şirketin olay tarihindeki ortaklarından biri M.H.dir. Başvurucunun donatanı olduğu geminin akaryakıt kaçakçılığında kullanıldığı gerekçesiyle gemi hakkında Sulh Ceza Mahkemesince elkoyma kararı verilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) sahte manifesto ve konşimento düzenlemek suretiyle akaryakıt kaçakçılığı ve resmî belgede fiilî sahtecilik suçlarını işlediği gerekçesiyle M.H. aleyhine kamu davası açmıştır.

1. Ağır Ceza Mahkemesi M.H.nin mahkûmiyetine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca geminin karar kesinleştiğinde şirkete iadesine hükmetmiştir. İlk derece mahkemesi kararı Yargıtay tarafından onanmıştır. Elkoyma tedbiri başvurucu yönünden 3 yıl 7 ay 7 gün sürmüştür.

Başvurucunun açtığı tazminat davası reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde, el koymanın mevcut suç şüphesi ve sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararı dikkate alındığında haklı olduğu belirtilmiştir. Sanık M.H.nin suç tarihinde başvurucu Şirketin hissedarı olduğuna işaret eden Mahkeme, sanık ile gemi sahibi arasında organik bağ bulunduğu kanaatine varıldığını ifade etmiştir. Mahkeme, bu sebeple devletin tazminat sorumluluğunun doğmadığını kabul etmiştir.

İddialar

Başvurucu, suçta kullanıldığı gerekçesiyle el konulan ancak sonradan iadesine hükmedilen geminin kullanılamamasından kaynaklanan zararın karşılanmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Suçta kullanıldığı hususunda şüphe bulunan gemiye el konulmasının muhtemel bir müsaderenin güvence altına alınması amacı bakımından elverişli olduğu açıktır. 1. Ağır Ceza Mahkemesi mahkûmiyet kararında başvurucunun suça iştirak ettiğine dair bir delilin bulunmadığını kabul etmiş ise de elkoyma tedbirinin gerekliliği değerlendirilirken elkoyma tarihindeki koşullar gözönünde bulundurulmalıdır.

Suçun işlendiği tarihte kamu makamlarının başvurucunun M.H.nin gemiyi suçta kullanacağını bildiğinden şüphelenmelerinde haksız oldukları söylenemez. Başvurucunun geminin suçta kullanılacağını bilmediği ancak ilk derece mahkemesindeki yargılamanın sonucunda anlaşılmıştır. Tüm bunlar ve kamu makamlarının bu alandaki takdir yetkisi dikkate alındığında müdahalenin gerekliliği hususunda kamu makamlarınca yapılan değerlendirmenin aksine bir sonuca ulaşmayı gerektirecek bir neden bulunmamaktadır.

Gemiye fiilen el konulması nedeniyle geminin başvurucu tarafından ticari faaliyette kullanılamadığı ve dolayısıyla bu durumun başvurucuya belli ölçüde külfet yüklediği açıktır. Bununla birlikte kamu makamlarının tazminat yükümlülüğünün doğduğundan söz edilebilmesi için yüklenen külfetin kaçınılmaz olanın ötesine geçmesi gerekir.

Mahkemedeki yargılamaya sunulan bilirkişi raporlarında geminin teknik yönden yetersiz olduğu ve sertifikalarının süresinin dolduğu, ayrıca yaşı itibarıyla tam kapasiteyle ve tüm yıl çalışmasının mümkün olmadığı yolundaki tespitler yer almıştır.

AYM’den ‘hak ihlali’ kararı AYM’den ‘hak ihlali’ kararı

Elkoyma tedbiri başvurucu yönünden 3 yıl 7 ay 7 gün sürmüştür. Başvurucu ile M.H. arasındaki ilişkinin niteliği gözetildiğinde başvurucunun iyi niyetli olup olmadığının tespit edilip yargısal kesinliğe kavuşturulmasının yaklaşık üç buçuk yıl sürmüş olmasının makul olduğu değerlendirilmiştir. Ayrıca varılan bu sonucun Anayasa Mahkemesinin malikin mülkü üzerinde tasarrufta bulunma yetkisinin geçici bir tedbir olarak sınırlandırılması sonucunu doğuran koruma tedbirlerinin süresiyle ilgili olarak belirlediği ilkelerle de uyumlu olduğu görülmüştür.

Sonuç olarak başvurucunun suçta kullanılan gemisine el konulması sebebiyle başvurucuya tazminat ödenmemesinin -başvurucunun fiili ve tedbirin süresi dikkate alındığında- başvurucuya katlanması gerekenin ötesinde bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir.

Başvurucunun mülkiyet hakkından yararlanmasındaki bireysel yarar ile suçla mücadeledeki kamusal yarar arasındaki dengenin sağlandığı, tazminat ödenmemesinin bir dengesizliğe yol açmadığı ve mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

https://www.anayasa.gov.tr/