Olaylar

Saymanlık müdür yardımcısı olarak görev yapan başvurucu, hakkında düzenlenen sicil notunun kanaat bölümünde yer alan ifadelerin kişilik haklarına zarar verdiğini belirterek tam yargı davası açmıştır. Mahkeme davayı kısmen kabul etmiş ve başvurucuya manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir. Davalı idarenin temyiz talebi üzerine Danıştay, kararın bozulmasına hükmetmiştir. Bozma sonrasında dosyayı yeniden ele alan mahkeme, davanın reddine; temyiz incelemesini gerçekleştiren Danıştay Dairesi de kararın onanmasına karar vermiştir. Başvurucunun karar düzeltme talebi de Danıştay tarafından reddedilmiştir.

Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkı ile Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edilmesi Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkı ile Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edilmesi

İddialar

Başvurucu, hakkında düzenlenen sicil raporunun kanaat bölümüne yazılan şeref ve itibarını zedeleyen ifadeler nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının; buna ilişkin açılan tam yargı davasının uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Somut olayda başvurucunun gerçekleştiğini öne sürdüğü durumun kişinin şeref ve itibarını zedeleyebilecek nitelikte olduğu açıktır. Dolayısıyla olayda devletin etkili yargısal sistem kurma, bu yolla caydırıcılığı sağlayacak ve başvurucunun manevi zararlarını giderecek şekilde uygun yargısal tepki verme yükümlülüğü doğmuştur.

Sicil raporu, kamu görevlisinin mesleki ehliyetine ve mesleki gelişiminin tespitine yönelik resmî bir belge niteliğindedir. Bu nitelikteki bir belgede yer alacak değerlendirme de öncelikle kişinin mesleki ehliyetine ve gelişimine ilişkin olmalı, mümkünse somut verilere dayandırılmalı, bunun yanında kişilik haklarını zedelemeyecek şekilde olmalıdır. Aksine bir uygulama kişinin mesleki hayatına, maddi ve manevi varlığına ilişkin olumsuz etkiler doğurabilecektir. Bu bağlamda sicil raporunun amacına uygun kullanılması, bu durumunun yaratacağı olumsuz etkilerden kamu görevlisinin korunması ve doğmuş zararların giderilmesi kişinin maddi ve manevi varlığının korunması bağlamında devletin pozitif yükümlüğünün gereğidir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmesi, kamu hizmetinin etkin bir şekilde yürütülmesini sağlayacak, ayrıca kamu görevlisinin temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına da hizmet edecektir.

Ancak somut olayda mahkemenin sicil raporunda yer alan ifadelerin başvurucunun mesleki gelişimi ve ehliyetiyle ilgisi olup olmadığı, hangi amaca ulaşılmak için yazıldığı hususlarına yönelik bir değerlendirme yapmadığı görülmüştür. Bunun yanında sicil raporunun iptal edildiği döneme kadar sonuçlarını doğurduğu, bu nedenle içeriğindeki ifadelerin başvurucunun şeref ve itibarını zedeleyip zedelemediği yönünde bir araştırma yapılmasına engel bir durumun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.

Sonuç olarak başvurucunun sicil raporuna yazılan ifadelerin şeref ve itibarı zedeleyici nitelikte olduğunu, hakaret ve iftira niteliğinde bulunduğunu ileri sürmesine karşın derece mahkemesi söz konusu ifadelerin araştırılmasına yönelik adımlar atmamış ve kararda söz konusu iddialara yönelik hiçbir gerekçeye yer vermemiştir. Bu durumda yargısal makamlarca bu değerlendirmelerin yapılmaması nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı bakımından pozitif yükümlülüklerin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

https://www.anayasa.gov.tr/