Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü 26/9/2019 tarihinde, Ömer Faruk Eminağaoğlu (B. No: 2015/7352) başvurusunda Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

Olaylar

    Olay tarihinde hâkim olarak görev yapan başvurucu Milletvekili Genel Seçiminde aday adayı olabilmek için hâkimlik görevinden çekilme isteğinde bulunmuş ve bu isteği Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından kabul edilmiştir.

    Bir partiye milletvekilliği aday adaylığı için başvuran başvurucu aday gösterilmemiştir. Başvurucu 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'daki  ".. hâkimler, savcılar.. hariç olmak üzere; ... kamu görevlileri, adaylığı veya seçimi kaybetmeleri halinde, ... göreve dönebilirler." şeklindeki düzenlemeye dayanarak göreve dönüş için herhangi bir başvuru yapmamıştır. Başvurucu, bu konuda başvurulacak herhangi bir başvuru yolu olmadığı gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunmuştur.

    Bireysel başvuru sonrasında mesleğine geri dönmek için HSYK'ya başvuran başvurucunun talebi bir siyasi partiye üye olması nedeniyle reddedilmiştir. HSYK kararına karşı yeniden inceleme talebi de kabul edilmeyen başvurucu bu karara da itiraz etmiş inceleme talebinin reddi kararının yerinde olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.

    İddialar

    Başvurucu hâkim, milletvekili adayı olmak için istifa ettikten sonra mesleğe tekrar kabul edilmemesi nedeniyle seçilme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

    Mahkemenin Değerlendirmesi

    Başvurucunun bireysel başvuru yaptığı tarih itibarıyla mesleğe dönememeye ilişkin iddialarının doğrudan yasama işlemine değil yasama işleminin uygulanması mahiyetindeki işleme karşı olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun bireysel başvuru anlamında mağdurluk statüsünün bulunduğunun kabulü gerekir.

    Seçilme hakkına yönelik olan başvuru konusu müdahale Anayasa'nın 9., 138. ve devamı maddelerinde öngörülen mahkemelerin ve hâkimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesini gerçekleştirmeye yönelik olarak yapılmıştır.

    Bu kapsamda devlet mahkemelerin ve hâkimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesini gerçekleştirmek için milletvekilliği adaylığı için mesleklerinden çekilen hâkimlerin görevlerine geri dönmeleri engelleyecek tedbirler öngörebilir.

    Mevcut durumda kanun koyucu; başvurucunun bir yandan seçilme hakkını etkin bir şekilde kullanabilmesi, diğer yandan da mahkemelerin ve hâkimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanabilmesi adına 298 sayılı Kanun'un ilgili hükümlerini kabul etmiştir. Başvurucunun bu Kanun’da yer alan açık hükümler çerçevesinde görevden çekilme sonrasında mesleğe geri dönemeyeceğini ve mesleği kesin olarak bırakması gerektiğini bilebilecek durumda olduğu da gözönünde bulundurulmalıdır.

Adli Görüşme Odalarında Gerçekleştirilecek İş ve İşlemlerde İzlenecek Usulü Düzenleyen Kuralın İptali Adli Görüşme Odalarında Gerçekleştirilecek İş ve İşlemlerde İzlenecek Usulü Düzenleyen Kuralın İptali

    Olay tarihinde kamu görevlisi olan başvurucunun seçilme hakkını kullanabilmesi için anılan Kanun'un öngördüğü koşullara titizlikle riayet etmesi gerektiği açıktır. 

    Somut olayda başvurucunun milletvekili adayı olmak için istifa etmesini müteakip görevine tekrar kabul edilmemesinin asıl olarak başvurucunun kendi tercihi sonucu gerçekleştiği hatırda tutulmalıdır.

    Sonuç olarak mevcut başvuruda başvurucunun seçilme hakkına yönelik müdahalenin seçilme hakkını aşırı derecede sınırlamadığı, mahkemeler ile hâkimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanmasına yönelik meşru amaç karşısında orantısız olmadığı kanaatine varılmıştır. 

    Başvurucunun göreve tekrar kabul edilmemesi suretiyle yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

    Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.