Olaylar

Başvurucuların terör olayları sebebiyle ikamet ettikleri köyden ayrılmak zorunda kaldıkları için zararlarının karşılanması talebiyle 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptıkları başvuruların Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı (Komisyon) tarafından reddine karar verilmiştir. Başvurucuların Komisyon kararının iptali talebiyle açtıkları davalarda İdare Mahkemeleri Komisyon kararlarını iptal etmiştir. Başvurucular, Valiliğin (İdare) aradan geçen zaman içinde iptal kararlarının gereğini yerine getirmediği gerekçesiyle tazminat talebiyle tam yargı davası açmıştır.

İdare Mahkemeleri tarafından başvurucuların maddi tazminat talepleri kısmen kabul kısmen reddedilmiştir. Anılan mahkeme kararlarının aleyhlerine ilişkin kısımlarına taraflarca itiraz edilmesi üzerine Bölge İdare Mahkemesi (Bölge Mahkemesi) tarafından davalı İdarenin itiraz isteminin kabulü ile davaların süre aşımından reddine karar verilmiştir. Karar gerekçesinde; başvuruya konu davalarda genel zamanaşımı süresinin kararın ilgiliye tebliğinden itibaren 10 yıl olduğu, söz konusu süre içinde mahkeme kararı lehine olan kişinin idareye başvurarak mahkeme kararının yerine getirilmesini isteyebileceği belirtilmiştir. Mahkeme kararının uygulanması talebiyle idareye başvuran ilgilinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10. ve 7. maddelerinde düzenlenen dava açma süresi içinde davayı açması gerektiği ifade edilmiştir. Gerekçede ayrıca 2577 sayılı Kanun’un 12. maddesindeki düzenleme gereğince başvurucuların 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptıkları başvuruların reddine ilişkin işlemlerin Mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi üzerine dava açma süresi olan altmış gün içinde tam yargı davalarının açılmadığı, ayrıca genel zamanaşımı süresi içinde Mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesi istemiyle başvurucuların 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında başvurularının da bulunmadığı belirtilmiştir.

İddialar

Başvurucular, yargı kararının yerine getirilmemesi üzerine açılan tam yargı davasının süre aşımı yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

AYM'den Sivas katliamı kararı AYM'den Sivas katliamı kararı

Türk hukukunda genel icra sürecinden farklı olarak idari mahkemelerce verilen kararların uygulanmasına ilişkin özel bir takip süreci veya ayrı bir idari ya da yargısal mekanizma öngörülmemiştir. Anayasa ve 2577 sayılı Kanun uyarınca idare, mahkeme kararlarını derhâl ve gecikmeksizin uygulamak zorundadır. İdare; hiçbir durumda hakkında verilen kararları değiştiremez, uygulanmasını geciktiremez, reddedemez veya bir idari kurumun iznine bağlı kılarak bir kararın uygulanmasını dolaylı olarak engelleyemez ve geciktiremez.

Somut olayda, Bölge Mahkemesinin başvurucuların mahkeme kararlarının uygulanmaması üzerine açtıkları tam yargı davalarında dava açma süresinin başlayabilmesini mahkeme kararlarının uygulanması talebiyle idareye başvurma şartına bağladığı görülmektedir.

Mahkeme kararlarının uygulanmaması üzerine açılacak tazminat davalarının düzenlendiği 2577 sayılı Kanun'un 28. maddesinde dava açılması için idareye başvuru şartı bulunmamaktadır. Diğer yandan İdare, uygulanmayan iptal kararlarının tarafıdır ve İdarenin söz konusu karardan haberdar olmadığı söylenemez. İdarenin mahkeme kararını uygulaması için bireylerin mahkeme kararının uygulanmasını istemesi gerektiğine ilişkin kanuni bir düzenleme bulunmamaktadır. Mahkeme kararlarının derhâl uygulanmasına yönelik  yükümlülük somut olayda Anayasa'ya göre İdarenindir. Bölge Mahkemesinin Anayasa ile İdareye verilen bu yükümlülüğün gerçekleşebilmesini başvurucuların idareye başvurma şartına bağladığı görülmüştür.

Bölge Mahkemesi, davanın süresinde açılmadığına ilişkin gerekçesinde ayrıca 2577 sayılı Kanun'un 12. maddesine dayanmıştır. Söz konusu madde, ilgililerin haklarını ihlal eden işlemler üzerine açacakları tam yargı ve/veya iptal davalarını düzenlemektedir. Anılan maddeye göre tesis edilen idari işlem üzerine ilgililer isterlerse doğrudan sadece tam yargı davası veya sadece iptal davası açabilecekleri gibi iptal davası ile birlikte tam yargı davası da açabileceklerdir. Bölge Mahkemesi, iptale ilişkin mahkeme kararlarının başvuruculara tebliği üzerine dava açma süresi olan altmış gün içinde davanın açılmadığını belirterek davanın süresinde olmadığını vurgulamıştır.

Başvuruya konu davalar, iptale konu idari işlem sebebiyle talep edilen tam yargı davası olmayıp davaya konu idari işlemin iptal edilmesine rağmen kararın uygulanmaması sebebiyle açılmış tam yargı davalarıdır. Söz konusu 12. maddenin idari işlemin tesisi sebebiyle açılacak tam yargı davalarına ilişkin süreyi düzenlediği oysa başvurucuların tam yargı davalarını mahkeme kararlarının uygulanmaması sebebiyle 2577 sayılı Kanun'un 28. maddesi kapsamında açtıkları görülmektedir.

Bu durumda somut başvuruya konu olayda Bölge Mahkemesinin açılan tam yargı davalarını 2577 sayılı Kanun'un 12. maddesinde belirtilen sürede açılmadığı gerekçesiyle reddetmesinin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

https://www.anayasa.gov.tr/