Yüksek Mahkeme, bir gazetedeki köşe yazısındaki ifadeler nedeniyle tazminata hükmedilmesinin "ifade ve basın özgürlüğünün ihlali" olduğuna karar verdi.Anayasa Mahkemesi, yazar Mehmet Doğan'ın, bir gazetede yer alan köşe yazısındaki ifadeleri nedeniyle tazminat ödeme cezasına çarptırılmasıyla, ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti.

Mehmet Doğan, 2010'da "HSYK'da Son Sirtaki" başlığıyla Anadolu Vakit Gazetesinde yer alan köşe yazısında, referandum öncesinde HSYK tarafından yaplan tasarrufları eleştirdi. Doğan'ın yazısında, dönemin HSYK üyesi Ali Suat Ertosun'la ilgili de ifadeler yer aldı.Ertosun, yazıdaki bazı ifadelerin hakaret içerdiğini, kişilik haklarını zedelediğini ileri sürerek Doğan aleyhine manevi tazminat davası açtı.

Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi, yazıda hukuka aykırı olarak eleştiri sınırlarının aşıldığına karar vererek, Doğan hakkında 3 bin 500 lira manevi tazminata hükmetti.

İlk derece mahkemesinin bu kararının Yargıtay tarafından onanması üzerine Doğan, köşe yazısı nedeniyle aleyhe tazminata hükmedilmesinin ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.Yüksek Mahkeme, ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesini kararlaştıran Anayasa Mahkemesi, başvurucuya 3 bin lira manevi tazminat ödenmesini de hükme bağladı.

- Karardan

Söz konusu yazının 12 Eylül 2010'da yapılan anayasa değişikliğine ilişkin halk oylamasından yaklaşık 3 hafta önce yayımlandığının hatırlatıldığı kararda, yazıda HSYK'nin halk oylaması öncesi yaptığı tasarrufların, yazı başlığı ve içeriğinde "sirtaki" dansına benzetme yapılarak ironik bir tarzda eleştiri konusu yapıldığı anlatıldı.Davacı Ertosun'un, Türk yargı sistemi için önemli olan HSYK üyeliği görevi nedeniyle "eleştirilere kamuoyunca tanınmayan kişilere göre daha fazla katlanması gerektiği"ne işaret edilen kararda, başvurucu Doğan'ın kullandığı ifadelerin, kamu görevlisinin yürüttüğü göreve ve konumuna yönelik bir görüş kapsamında değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.Kararda ilk derece mahkemesinin, başvurucunun basın aracılığıyla belli bir makam sahibi olan davacıya, eleştiri sınırlarını aşmak suretiyle hakaret ettiğini, saygınlığını gölgede bıraktığını, kamuoyu nezdinde küçük düşürdüğünü ve davacının kişilik haklarını zedelediğini belirtmekle yetindiği ifade edildi.Dava konusu yazıda kullanılanların anlamı, ağırlığı, muhatabı gibi hususlarda bir değerlendirmede bulunulmadığının aktarıldığı kararda, mahkemenin yazının genel çıkarı ilgilendiren bir tartışmaya katkı sunup sunmadığını, haberin yapıldığı şartları, davacının HSYK üyesi olarak yürüttüğü kamu görevini göz önünde bulundurmadığı gibi kamuoyunun davacının tutumunu bilme ve takip etme hakkını da değerlendirmediği belirtildi.- "Bilgilendirme ve eleştiri ortamına zarar verebilecektir"Kararda, mahkemenin başvurucu tarafından kaleme alınan yazının tamamını, yazıldığı bağlamdan koparmaksızın olayın bütünselliği içinde değerlendirdiğinin söylenemeyeceğine dikkat çekilerek, şu tespitlerde bulunuldu:

"Somut olayda, gazeteci ve yazar kimliği ile tanınan başvurucunun, yazının yayımlandığı dönemde HSYK üyesi olan davacının açıklamasını da vurgulayarak HSYK'nin halk oylaması öncesi tasarruflarını eleştirir şekilde kaleme aldığı köşe yazısında ağır eleştirilere yer verdiği görülmekle birlikte söz konusu yazıda sarf edilen sözlerin belli bir ölçüde genel yarar nitelikli bir tartışmaya katkı sunduğu kabul edilmelidir. Ayrıca başvurucunun söz konusu köşe yazısı nedeniyle tazminat ödemesine karar verilmesi, bilgilendirme ve eleştiri ortamına da zarar verebilecektir."

İlk derece mahkemesinin gerekçesinin, başvurucunun ifade ve basın özgürlüklerine yapılan müdahale için ilgili ve yeterli sayılamayacağının bildirildiği kararda, başvurucunun basın, ifade özgürlüğü ile davacının şeref ve itibarına saygı hakları arasında adil bir denge kurulduğunun söylenemeyeceği vurgulandı.AA