Olaylar

Başvurucu, kendisi hakkında ihbar alan kolluk görevlilerince yakalanarak kolluk merkezine götürülmüştür. Yapılan ihbarın asılsız olduğu anlaşılmış fakat başvurucu yakalanırken kolluk görevlilerine direndiği gerekçesiyle gözaltına alınmıştır. Başvurucu hakkında düzenlenen sağlık raporunda (ilk rapor) bir kısım fiziki yaralanma bulgusu tespit edilmesine rağmen gözaltından çıkarılırken alınan raporda (ikinci rapor) darp ve cebir izinin bulunmadığı bilgisine yer verilmiştir.

Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından yapılan soruşturma sonunda başvurucu hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediği isnadıyla ceza davası açılmasına, kolluk görevlileri hakkında kovuşturma yapılmamasına karar verilmiştir. Başvurucu, Başsavcılık kararının kesinleşmesinden sonra 25/7/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Başvurucu hakkında açılan ceza davası, Asliye Ceza Mahkemesinin 9/5/2017 tarihli kararıyla beraat ile sonuçlanmıştır.

Başvurucu, şikâyet ettiği doktorlar hakkında soruşturma izni verilmemesi kararına itirazının İdare Mahkemesi tarafından reddedilmesi üzerine 16/8/2018 tarihinde ve soruşturmanın etkililiğini kaybettiğini iddia ederek 11/12/2019 tarihinde yeniden bireysel başvuruda bulunmuştur.

Başvurucu tarafından İdare Mahkemesinde İçişleri Bakanlığı aleyhine 7/4/2015 tarihinde açılan tam yargı davasında yargılamanın devam ettiği anlaşılmıştır.

Ücretli Yıllık İzin Hakkına İlişkin Devletin Yükümlülükleriyle Bağdaşmayan Kuralın Anayasa’ya Aykırı Olduğu Ücretli Yıllık İzin Hakkına İlişkin Devletin Yükümlülükleriyle Bağdaşmayan Kuralın Anayasa’ya Aykırı Olduğu

İddialar

Başvurucu, gözaltına alınırken hukuka aykırı kuvvet kullanımı neticesinde yaralanmasına rağmen bu olaya ilişkin yapılan soruşturmanın etkili yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Somut olayda Anayasa Mahkemesinin ilk ihlal kararından sonra Başsavcılıkça 27/5/2016 tarihinde yeniden soruşturma başlatılmıştır. İnceleme tarihi itibarıyla yaklaşık 4 yıl 6 ayda soruşturma tamamlanamamıştır. Başvurucu; bu süre içinde yedi kez dilekçe ibraz ederek delillerin toplanmadığını, hızlı davranılmadığı takdirde suçların zamanaşımına uğrayacağını dile getirmiştir.

Başsavcılıkça yapılan soruşturma işlemleri bir bütün olarak ele alındığında soruşturmada ilerleme kaydedilmediği sonucuna ulaşılması mümkün görünmemekle birlikte etkili soruşturmanın unsurlarından biri olan makul süratle soruşturma yapılması ilkesinin özel olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.  

Bu durumda soruşturmanın tamamlanması için gayret gösterildiği tespit edilmiş ise de yaklaşık bir yıl herhangi bir işlem yapılmamıştır. Ayrıca şüpheli doktorlar hakkında izin prosedürü işletilmiş, daha sonra isnat edilen suçun izne tabi olmadığı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla bu aşamada da bazı gecikmeler yaşanmıştır. Buna ek olarak Adli Tıp Kurumundan rapor alma süreci dosyadaki eksiklikler nedeniyle uzamış, ilk aşamadan itibaren talep edilen rapor ancak ikinci bireysel başvurudan sonra 20/3/2020 tarihinde temin edilebilmiştir. Sonuç olarak başvurunun inceleme tarihi itibarıyla olay hâlâ aydınlatılamamış, soruşturma tamamlanmamıştır.

Hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların niteliği, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kıstaslar dikkate alındığında başvuru konusu olay çok karmaşık değildir. Ayrıca başvurucunun soruşturmanın uzamasına sebep olacak tutumunu ve usule ilişkin haklarını kullanırken özensizliğini gösteren bir unsur da gözlenmemiştir. Bu nedenle ihlal kararının gereğinin yerine getirilmesine yönelik yeniden başlatılan soruşturmanın 4 yıl 6 ay gibi makul olmadığı değerlendirilen bir sürede tamamlanmaması nedeniyle kötü muamele yasağının etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

Diğer taraftan devam eden soruşturmadaki gelişmeler dikkate alındığında hâlihazırda toplanan deliller bakımından bu aşamada olguların gerçekliği konusunda kanaat oluşmadığından kötü muamele yasağının maddi boyutu itibarıyla bir inceleme yapılmasına olanak bulunmadığı değerlendirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.

https://www.anayasa.gov.tr/tr