Olaylar

2011 yılı Nisan ayında yağmur sularının birikmesi sonucunda kara yolunda meydana gelen çökme nedeniyle başvuru konusu taşınmaz hasar görmüş ve Belediye tarafından mühürlenerek tüm bina sakinleri tahliye edilmiştir. 2016 yılı Ocak ayında söz konusu taşınmaz kamulaştırılarak yapı bedelleri başvuruculara ödenmiştir.

Başvurucular, Asliye Hukuk Mahkemesinden delil tespiti talebinde bulunmuştur. Mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen raporda dükkân ile dairelerin ecrimisil/kira bedeli hesaplanmış, ayrıca Belediye ve Karayolları Genel Müdürlüğünün (İdare) kusurlu olduğu ifade edilmiştir.

Delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporu esas alınarak oluşan zararın tazmini talebiyle İdareye başvuru yapılmasına karşın İdarece başvuruya cevap verilmemiştir. Bunun üzerine başvurucular, 2. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) İdare aleyhine tam yargı davası açmıştır. Davalar, Mahkeme tarafından reddedilmiş ve başvurucuların istinaf başvuruları Bölge İdare Mahkemesince (Daire) kesin olarak reddedilmiştir.

İddialar 

Başvurucular, kara yolunda oluşan çökme sonucu binanın kullanılamaz duruma gelmesinde idarenin kusuru bulunmasına rağmen uğranılan zararın karşılanmaması nedeniyle mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. 

Mahkemenin Değerlendirmesi 

Derece mahkemelerince, ağır hasarlı binanın mühürlenerek bina sakinlerinin tahliye edildiği olgusu kabul edilmiş ancak anılan bilirkişi raporundaki kusur durumu ve zarar miktarına ilişkin tespitler değerlendirilmediği gibi bu hususlara ilişkin olarak İdarenin talebine rağmen yeni bir bilirkişi raporu da alınmamıştır.

Başvurucular, İdarenin hizmet kusuru neticesinde taşınmazlarını kullanamadıklarını ve kiraya veremediklerini iddia etmiş; bunu tahliye ve mühürleme işlemlerine dayandırarak temellendirmiştir. Taşınmazların kiraya verilemeyecek hâlde olduğu tartışmasızken derece mahkemelerince taşınmazların kesin olarak kiraya verilebileceğine ilişkin delil sunulmadığı gerekçesiyle zararın ispatlanmadığı değerlendirmesinde bulunulmuştur.

Tahliye sonrası 4 yıl 8 ay boyunca mühürlü kalması dolayısıyla taşınmazlar kullanılamamış, kiraya verilme imkânın da olmaması nedeniyle muhtemel zararın ötesinde gerçekleşmiş somut bir zararın varlığı ortadadır. Ancak derece mahkemelerince mülkiyet hakkının kullanılmasına yönelik müdahale nedeniyle delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporundaki tespitler temelinde İdarenin başvurucular tarafından iddia edilen hizmet kusurunun olup olmadığı ile zarar miktarına ilişkin değerlendirmede bulunulmamıştır.

Bu durumda somut olayda derece mahkemelerinin kararlarının başvurucuların davanın sonucuna etkili olabilecek mahiyette olan ve Asliye Hukuk Mahkemesince de delil tespiti yoluyla ortaya konulan iddia ve itirazlarına cevap verecek nitelikte yeterli ve ilgili bir gerekçe içermediği anlaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi FETÖ/PDY'ye Yardım Suçundan Cezalandırılan 80 Başvurucu Hakkında İhlal Kararı Verdi Anayasa Mahkemesi FETÖ/PDY'ye Yardım Suçundan Cezalandırılan 80 Başvurucu Hakkında İhlal Kararı Verdi

İdari ve yargısal sürecin bütününe bakıldığında mülkiyet hakkının korunmasında usule ilişkin güvencelerin yerine getirilmediği, başvurucuların bu güvencelerden yararlandırılmadığı sonucuna varılmıştır. Bu sebeple başvurucuların mülkiyet hakkı ile müdahalenin dayandığı kamu yararı arasında olması gereken adil denge başvurucular aleyhine bozulmuştur. Bu nedenle mülkiyet hakkına yapılan müdahale ölçüsüzdür.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

https://www.anayasa.gov.tr/