Olaylar

Tutuklu olan başvurucu 2000 yılında Ceza İnfaz Kurumundaki operasyonlar sırasında sol gözünü kaybetmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında jandarma görevlileri hakkında birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçlarından iddianame düzenlenmiştir. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan bu yargılama cezasızlıkla sonuçlanmış, istinaf aşamasında olması nedeniyle verilen karar henüz kesinleşmemiştir. Başvurucunun da aralarında olduğu 399 sanık hakkında açılan dava sonucunda Ağır Ceza Mahkemesi zamanaşımı nedeniyle düşme ve beraat kararları vermiştir. Başvurucu, yürütülen operasyonun ölümcül niteliğinden ve ceza yargılamasının etkili olmadığından bahisle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurmuştur. AİHM, başvurucuya 25.000 avro manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir.

Öte yandan başvurucunun açmış olduğu tam yargı davasında İdare Mahkemesi başvurucuya 25.000 TL maddi, 12.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir. Danıştay anılan kararı, başvurucunun davaya konu olayları çıkaranlardan ve olaylara aktif olarak katılıp silah kullananlardan olduğunun, dolayısıyla zararın kendi eyleminden kaynaklandığının saptanması hâlinde idarenin tazmin yükümlülüğünün ortadan kalkacağını belirterek, başvurucunun da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında cezaevi idaresine karşı silahlı isyan çıkarmak, kasten öldürme ve yaralama suçlarından açılan davanın akıbeti araştırılmadan eksik incelemeyle karar verildiği gerekçesiyle bozmuştur. Bozma kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda İdare Mahkemesi başvurucunun müdahaleye sebep olanlardan olduğu, zararın davacının kendi eyleminden kaynaklandığı, idarenin tazmin yükümlülüğünün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Danıştay temyiz incelemesi sonucunda kararı onamıştır.

İddialar 

Başvurucu, tam yargı davasının reddedilmesi sonucu yaşam hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. 

Mahkemenin Değerlendirmesi 

Somut olayda önceden planlanarak gerçekleştirildiği anlaşılan operasyonun seyri ile başvurucunun hangi koşullarda yaralandığına dair açıklama yapma yükümlülüğü devlete aittir. Devlet ayrıca başvurucunun hangi eylemleri nedeniyle kendisine karşı güç kullanılmasının mutlak zorunlu hâle geldiğini ortaya koymak durumundadır.

Başvurucunun yaralanma koşulları ve hangi eylemleri nedeniyle kendisine karşı güç kullanılmasının mutlak zorunlu hâle geldiği ile söz konusu operasyon sırasında diğer isyancı tutuklu/hükümlülerle birlikte silah kullanmak suretiyle isyana aktif olarak katıldığı ceza yargılaması sonucu sabit kılınmamıştır.

İdare Mahkemesinin zararların tazmini talebini reddetmesine ilişkin kararı hem başvurucunun eylemi hem de başvurucuya yönelik eylemle ilgili olarak yürütülen ve başvurucunun güvenlik güçlerinin silahlı güç kullanmalarını gerektirecek ölçüde isyana katıldığını, onlara direndiğini veya saldırdığını kesin olarak ortaya koyamayan ceza yargılamalarının sonuçlarıyla açıkça çelişmektedir. Kaldı ki bu husus daha sonra AİHM tarafından da bir hak ihlali bulunduğu tespitini içeren kararla ortaya konmuştur.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.  

AYM'den Sivas katliamı kararı AYM'den Sivas katliamı kararı

https://www.anayasa.gov.tr/tr