Olaylar

Başvurucunun kardeşi Y.D. ve kardeşinin arkadaşı E.K. olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleri (OHAL KHK) ile mesleğinden çıkarılmıştır. Bu süreçte E.K. içinde bulunduğu durumu çeşitli etkinliklerle protesto etmeye başlamıştır. Belgesel sinemacı olan başvurucu da OHAL KHK’ları ile kamu görevinden çıkarılan kişilerin yaşadıkları sorunları Y.D. ve E.K. şahsında dile getirmek amacıyla belgesel bir film çekmek istemiştir. Bu amaçla başvurucu, belgesel film çekeceğini 7/9/2017 tarihinde kaymakamlığa bildirmiş; 29/1/2018 tarihinde kaymakamlığa tekrar müracaat ederek film çekimine kolluğun fiilî müdahalede bulunduğunu belirtmiş, gerekli kolaylığın sağlanmasını, kolluğun bilgilendirilmesini ve belgesel çekimine ilişkin bir yasaklama kararı mevcut ise kendisine bildirilmesini talep etmiştir.

Ceza İnfaz Kurumlarında Bulunan Bazı Kişilere Gelen Kitapların Teslim Edilmemesi Nedeniyle İfade Özgürlüğünün İhlal Edil Ceza İnfaz Kurumlarında Bulunan Bazı Kişilere Gelen Kitapların Teslim Edilmemesi Nedeniyle İfade Özgürlüğünün İhlal Edil

Başvurucu 1/3/2018 tarihinde kaymakamlığa tekrar müracaat etmiş ve E.K.yı görüntülemek için izin talep etmiştir.  Kaymakamlık, valiliğin kararı ile 2/3/2018 -1/4/2018 tarihleri arasında il genelinde yapılacak etkinliklerin izne tabi tutulduğunu ve belirtilen tarihte E.K.nın belediye meydanında görüntülenmesinin uygun bulunmadığını başvurucuya bildirmiştir. Başvurucu 3/5/2018 tarihli dilekçe ile yeniden kaymakamlığa müracaat ederek çekimler sırasında kolluk tarafından sürekli engellenmesi nedeniyle belgesel film için gerekli olan görüntüleri elde edemediğini belirtip kendisine çekimler için uygun bir tarih verilmesini talep etmiştir. Kaymakamlık ise 9/5/2018 tarihinde OHAL sürecinin devam ettiği gerekçesiyle bu talebin reddine karar vermiştir.

Başvurucu söz konusu işlemin iptali ve 10.000 TL tazminat ödenmesi talebiyle idare mahkemesinde dava açmıştır. Mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Başvurucunun kararın istinaf etmesi üzerine bölge idare mahkemesi, istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olmak üzere karar vermiştir.

İddialar

Başvurucu, belgesel film çekim izni talebinin reddedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Başvuruda gözönünde bulundurulması gereken hususlardan en önemlisi üretilmek istenen eserin konusudur. OHAL’in devam ettiği bir zamanda, kamu görevinden çıkarılan kişilerin bir belgeselin konusu yapılması kamu gücünü kullanan organların darbe teşebbüsüyle bozulan kamu düzenini tekrar sağlama çabalarının zarar görmesinden endişe duymalarına neden olabilir. 

Öte yandan söz konusu OHAL KHK'ları ile on binlerce kişinin kamu görevinden çıkarılması ve tasarrufun başta bu kişilerin aile bireyleri olmak üzere dolaylı olarak çok daha fazla sayıda kişiyi ekonomik ve sosyal bakımdan etkilemesi, kararların isabetli olup olmadığından bağımsız olarak meseleyi toplumsal bir sorun hâline getirmiştir. Bu bağlamda son derece tartışmalı ve kamusal önemi yüksek meselelere ilişkin düşünce açıklamaları söz konusu olduğunda ifade özgürlüğünün demokratik bir toplum için yaşamsal olduğu ve demokrasinin temel değerlerini teşkil ettiği akıldan çıkarılmamalıdır. Demokrasinin temeli, sorunları açık bir tartışmayla çözebilme gücüne dayanmaktadır. Bu noktada toplumsal sorunlara dikkat çeken eserlerle ilgili olarak ifade özgürlüğünün kullanımına yönelik müdahaleler demokrasiye zarar vermekte ve onu tehlikeye atmaktadır, bu nedenle kamu otoritelerinin bu alanda takdir yetkisinin çok sınırlı olduğu belirtilmelidir.

Bununla birlikte savaş ve terör propagandası, şiddete teşvik gibi özgürlüklerin sınırını belirleyen alanlarda ise kamu otoritelerinin daha geniş yetkileri bulunmaktadır. Bu sebeple öncelikle çekilmek istenen eserde derece mahkemesi kararının gerekçesinde belirtildiği şekilde terör örgütü propagandasının yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Böyle bir değerlendirmenin yapılabilmesi için de söz konusu eserde ileri sürülen düşüncelerin içeriğine ve hangi bağlamda dile getirildiğine dikkat edilmeli, müdahalenin arzulanan hedeflere uygun olup olmadığı değerlendirilmelidir.

Başvuru konusu eserin içeriğinin terör örgütü propagandasına yönelik olup olmadığı incelenirken kullanılan aracın niteliğine de bakılması gerekir. Adı geçen eser bir belgesel film olarak çekilmek istenmiştir. İçinde şiddete başvurmayı cesaretlendirici ifadeler yer almayan, terör suçlarının işlenmesi tehlikesine yol açmayan, çeşitli grupların şiddete başvurmaksızın ulaşmayı düşündükleri toplumsal veya siyasal hedeflere, siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlara ilişkin görüşleri gibi düşünce açıklamaları, ideolojik ve katı olarak nitelendirilse bile terörizmin propagandası olarak kabul edilemez. Dolayısıyla sağ veya sol ideolojilere, anarşist ve nihilist akımlara, toplumsal ve siyasal ortama veya sosyoekonomik dengesizliklere, etnik sorunlara, ülke nüfusundaki farklılıklara, daha fazla özgürlük talebine veya ülke yönetim biçiminin eleştirisine yönelik düşüncelerin -devlet yetkilileri veya toplumun önemli bir bölümü için rahatsız edici olsa bile- açıklanması, yayılması, aktif, sistemli ve inandırıcı bir şekilde başkalarına aşılanması, telkin ve tavsiye edilmesi ifade özgürlüğünün koruması altındadır.      

Somut olayda E.K.nın söz konusu eylemiyle herhangi bir terör örgütünü övdüğü, şiddeti haklılaştırdığı, teşvik ettiği ve meşru gösterdiği idare ve derece mahkemelerince ileri sürülmemiştir. Başvurucunun belgeselinde kullanmayı amaçladığı protesto eylemi ile açıklanmaya çalışılan ifadenin de tek başına terör örgütü propagandası olarak kabul edilmesi mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla başvurucunun eyleminin yalnızca E.K.nın kamera önünde cereyan eden protesto eylemini kayıt altına alma çabası olduğu kabul edilmelidir.

Devletin sanatsal ifade özgürlüğüne müdahalesinin çok sınırlı olması gerektiği kuşkusuzdur. Devletin bu sınırlı müdahaleyi gerçekleştirirken çok çeşitli enstrümanlara sahip olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Bu kapsamda çekim izninin iptali, eserin tamamlanmasının ardından bir inceleme ve sınıflandırmaya tabi tutulması, yapılacak inceleme ve sınıflandırma sonucuna göre bir değerlendirme yapılması mümkünken eserin üretilmesi çekim izninin verilmemesi suretiyle doğrudan engellenmiştir.

Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru incelemesinde bireylerin anayasal hakları ihlal edilmediği sürece derece mahkemelerinin dava konusu olguları değerlendirmesine ve hukuku yorumlamasına müdahalede bulunmaz. Ne var ki somut olayda idare ve ilk derece mahkemesi, başvurucunun ifade özgürlüğü ile kamu düzeninin korunması amacı arasında bir denge kurmaya çalışmamış; başvurucunun ifade özgürlüğü karşısında kamu düzeni ve anayasal ilkelere uyma yükümlülüğünün yerine getirilmesindeki üstün yararı gösterememiştir. İdare ve ilk derece mahkemesince sadece bir kesitten yola çıkılarak eserin üretilmesi önlenmiştir. Derece mahkemeleri başvuruya konu çekilmek istenen eseri bağlamından ve bütünlüğünden kopararak ele almış, başvuruya konu müdahalenin zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik ve istisnai nitelikte olduğunu ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya koyamamıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.

https://www.anayasa.gov.tr/