Olaylar

Hukuk fakültesi mezunu olan başvurucu bir kamu kurumunda görev yapmakta iken FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya bu örgütle irtibatlı olduğu gerekçesiyle görevinden çıkarılmıştır.

Adli Görüşme Odalarında Gerçekleştirilecek İş ve İşlemlerde İzlenecek Usulü Düzenleyen Kuralın İptali Adli Görüşme Odalarında Gerçekleştirilecek İş ve İşlemlerde İzlenecek Usulü Düzenleyen Kuralın İptali

Başvurucu baro levhasına avukat olarak yazılma talebiyle Baro’ya başvurmuş, ret yanıtı almasının ardından Türkiye Barolar Birliğine (TBB) itirazda bulunmuştur. TBB Yönetim Kurulu, avukatlığın kamu görevi olmadığı ve başvurucunun Baro levhasına yazılmasının istihdam olarak nitelendirilemeyeceği gerekçeleriyle itirazı kabul etmiş ve Baro Yönetim Kurulu kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Söz konusu karar Adalet Bakanlığı (Bakanlık) tarafından uygun bulunmayarak bir daha görüşülmek üzere TBB’ye geri gönderilmiştir.

TBB önceki kararında ısrar ederek başvurucunun Baro levhasına yazılmasına karar vermiştir. Kararın kesinleşmesi üzerine Bakanlık, İdare Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası açmıştır. Mahkeme; avukatlık mesleğinin kamu hizmeti yönünün güçlendirildiği ve olağanüstü hâl kanun hükümde kararnameleri uyarınca kamu görevinden çıkarılan kişinin avukat olarak baro levhasına yazılmasına ve avukat unvanını kullanmasına imkân bulunmadığı gerekçesiyle TBB tarafından tesis edilen işlemin iptaline karar vermiştir. Söz konusu karara karşı yapılan itiraz Bölge İdare Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.

Öte yandan FETÖ/PDY’ye üye olma suçu kapsamında başvurucu hakkında açılan ceza davası beraat ile sonuçlanmıştır.

İddialar

Başvurucu, kamu görevinden çıkarılmış olmasının serbest avukatlık mesleğini yapabilmesine engel oluşturmadığını belirterek özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Baro levhasına yazılması yönünde TBB tarafından tesis edilen işlemin Mahkemece iptal edilmesi, söz konusu kararın Bölge İdare Mahkemesinin kararıyla kesinleşmesi ve bu suretle serbest avukatlık faaliyetinden alıkonulması nedeniyle başvurucunun özel hayata saygı hakkına müdahalede bulunulduğu tespit edilmiştir.

Özel hayata saygı hakkına yönelik bir müdahalenin Anayasa'nın öngördüğü güvencelere uygun kabul edilebilmesinin ilk ve temel koşulu müdahalenin kanuni dayanağının bulunmasıdır.

Derece mahkemelerince verilen iptal kararına dayanak olarak kabul edilen olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleri dava sürecinde kanunlaşmıştır. Ancak temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına dayanak gösterilen kanunların şeklen var olması, kanunilik ölçütünün karşılandığının kabulü için tek başına yeterli değildir. Ayrıca kanunun müdahaleye imkân sağlayacak şekilde maddi içeriğinin bulunması, sınırlamanın erişilebilirliğini, öngörülebilirliğini ve kesinliğini içermesi gerekir.  Yargı organları, müdahalelere dayanak olarak gösterilen kanuni düzenlemelerin erişilebilir, öngörülebilir ve kesin nitelikte olup olmadığını irdelemekle, en başta da ilgili kanuni düzenlemeleri önlerine gelen davalarda anılan çerçevede kalarak uygulamakla yükümlüdür.

https://www.anayasa.gov.tr/