Anayasa Mahkemesi, karşılıksız çek sanıklarına, 2 yıl içinde ödeme taahhüdünde bulunarak cezaevinden kurtulma yolunu açan yeni Çek Yasası'nın geçici 2. maddesinin iptal istemini reddetti.
İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesi ve Kırıkkale 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Çek Kanunu'nun geçici ikinci maddesinin 1/b bendindeki, "karşılıksız çek miktarını belirli vadelerle ödeyeceğini, kişinin kendisinin ya da yasal temsilcisinin mahkemeye bildirmesi halinde, hakkındaki davanın (kovuşturmanın) taahhütnamede belirtilen süre kadar durdurulması' düzenlemesinin Anayasaya aykırı olduğunu belirterek, iptalini istedi. Aynı maddede ödeme süresinin, taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren iki yılı geçemeyeceği öngörülüyor. Başvurunun ilk incelemesini tamamlayan Anayasa Mahkemesi, başvuruyu oyçokluğu ile reddetti. Kararın gerekçesi Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Anayasa Mahkemesi iptal kararının gerekçesinde, yasa koyucunun kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla çözümlenmesi gereken bir sorun olarak gördüğü konuları bir tarih belirleyerek çözüme kavuşturmasının takdir hakkı içinde olduğuna dikkat çekilerek, şöyle denildi:
"1 Kasım 2009 tarihi itibarıyla karşılıksız çek suçlarından adliyeye intikal edenler hakkında geçici nitelikteki düzenleme ile belirli bir zaman dilimiyle sınırlı olarak cezai tehdit olmaksızın çek borcunu ödeme olanağı tanınmıştır. Kural ile davaların, yargının işlevselliğinin ve çek kurumunun etkinliğinin sağlanması için hızla sonuçlandırılması amaçlanmaktadır. Bu nedenle kuralla kişilerin davacı veya davalı olarak, yargı mercileri önünde sahip oldukları anayasal haklar engellenmemiş, mahkemeler, açılmış olan davaları inceleyerek gerekli kararları vermekten alıkonulmamış, yargı yolu herhangi bir şekilde kapatılmamıştır."

-KONUMLAR FARKLI-

Gerekçede, çek hamiline şikâyet hakkını kullanabilmesi olanağı sağlanmasına rağmen 1 Kasım 2009 tarihine kadar şikâyette bulunmamış olması nedeniyle hakkında soruşturma ve kovuşturmaya geçilmemiş keşidecilerle, şikâyet nedeniyle soruşturma ve kovuşturma aşamasına geçilmiş olanların farklı hukuksal konumda oldukları için aralarında eşitlik karşılaştırılması yapılamayacağı belirtildi.

-TAKDİR HAKKI İÇİNDE KALMAKTA-

Yasa'nın geçici 2. maddesinde belirtilen taahhüdün, geleceğe ilişkin tek taraflı bir işlem olup, karşı tarafın kabulüne bağlı tutulma¬mış irade beyanı olduğuna dikkat çekilen gerekçede şu ifadelere yer verildi:
"Sanığa tanınan bu hak ile yasanın 6. maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarın ifası hâlinde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmekte ya da taahhüde uyulmadığının tespiti hâlinde şikâyetçinin başvurusu üzerine kovuşturmaya devam edilmektedir. Yasa'nın tayin ettiği koşullar çerçevesinde taahhütnameye göre ödenmesi gereken miktarın ifa edilmiş olması hâlinde uzun süren yargılamaların önüne geçilmekte, davalar ödeme eyleminin gerçekleşip gerçekleşmemesine göre sonuçlandırılmaktadır. Düzenlemedeki amaç mahkemelerde önemli bir sayıya ulaşmış ve yığılmaya neden olmuş karşılıksız çek suçlarından açılan davaların ceza verilmeksizin belirli ödeme koşullarına bağlı olarak sonlandırılmasıdır. Anayasa ve ceza hukukunun temel ilkeleri ile herhangi bir uyumsuzluk içermeyen itiraz konusu kural yasa koyucunun takdir hakkı içinde kalmaktadır."

-YARGILANMA HAKKINI ZEDELER-

Reddedilen isteme yasada yer alan "1 Kasım 2009 tarihi itibarıyla, " ibaresinin Başkanvekile Osman Alifeyyaz Paksüt ile Üyeler Fulya Kantarcıoğlu ve Mehmet Erten muhalif kaldı. Başkanvekili Paksüt karşıoy yazısında, "İtiraz konusu kural, karşılıksız çek keşide etme eyleminin tarihini değil, failin iradesi dışında gerçekleşen yargıya intikal etme olgusunun tarihini esas alarak, lehte veya aleyhte sonuçlara yol açabilecek düzenlemeler getirdiğinden, başka bir ifadeyle aynı tarihte aynı eylemi gerçekleştiren iki kişiden birine, kendi dışında meydana gelen olgulara bağlı olarak diğerinden farklı uygulama yapılmasını öngördüğünden Anayasa'ya aykırıdır" değerlendirmesinde bulundu. Üye Kantarcıoğlu ise karşıoy yazısında, aynı tarihte aynı suçu işleyenlerin, farklı kurallara bağlı tutulabileceklerine dikkat çekerek, "Aynı konumda bulunan kişilere, kendi iradeleri dışındaki nedenlerle farklı kuralların uygulanması, Anayasa'nın ve evrensel hukukun temel ilkeleri arasında bulunan eşitlikle bağdaşmadığı gibi adil yargılanma hakkını da zedelemektedir" dedi. Karara muhalif kalan Anayasa Mahkemesi Üyesi Erten ise 1 Kasım 2009 tarihinden önce karşılıksız çek keşide edenlerin tamamının değil, bu tarihe kadar şikayet edildikleri için haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkum edilmiş kişilerin kapsama alınarak, bu haktan yararlananlar ve yararlanamayanlar şeklinde bir ayırım yapıldığını belirtti. Yasa koyucunun, yargı sorunlarına çözüm getirmek için ceza mevzuatıyla ilgili düzenlemeler yapmada takdir yetkisine sahip olduğunu anımsatan Erten, "Aynı tarihte karşılıksız çek tanzim eden kişilerden bir kısmı şikayet edildikleri için 1 Kasım 2009 tarihi itibariyle haklarında soruşturma veya kovuşturmanın başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkûm edilmiş olmaları nedeniyle söz konusu kural gereğini yerine getirerek bir süre için ceza tehdidinden ya da suçlu olmaktan kurtulabilmeleri mümkün olacak iken, şikayet edilmedikleri için haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılmamış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkûm edilmemiş olan diğer bir kısım kişilerin kuraldan yararlanamayacakları açıktır" dedi.(ANKA)