Darbe girişiminin ardından tutuklanan ve yargılandığı İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesince, FETÖ'nün medya yapılanması davasında "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan ve hakkındaki karar Yargıtay 16. Ceza Dairesince onanan Erdal, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

AYM’den ‘hak ihlali’ kararı AYM’den ‘hak ihlali’ kararı

Erdal, başvurusunda "gözaltına almanın ve tutuklamanın hukuki olmaması, tutukluluğun makul süreyi aşması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması, tahliye taleplerini ve itirazlarını inceleyen sulh ceza hakimliklerinin ve ağır ceza mahkemelerinin bağımsız ve tarafsız olmaması, tutukluluğa itiraz ve tahliye taleplerinin kısa sürede incelenmemesi, tutukluluk incelemelerinin hakim, mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, arama kararı nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının, işe iade edilmeme nedeniyle çeşitli hakların, gözaltında avukatla görüştürülmeme ve savunma hakkının kısıtlanması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği"ni ileri sürdü.

Yüksek Mahkeme, Hanım Büşra Erdal'ın bireysel başvurusunu kabul edilemez buldu.

- Gerekçeden

Darbe teşebbüsü sonrasında, teşebbüsle veya FETÖ ile bağlantılı suçlara ilişkin soruşturmalarda delillerin sağlıklı şekilde toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalmasının söz konusu olabildiği ifade edilen gerekçede, FETÖ'yle bağlantılı kişilerin teşebbüs sırasında veya sonrasında ortaya çıkan kargaşadan yararlanmak suretiyle kaçma imkanının ve bu dönemde delillere etki edilmesi ihtimalinin normal zamanda işlenen suçlara göre çok daha fazla olduğu vurgulandı.

Erdal hakkındaki tutuklama kararının kanuni dayanağının bulunduğuna dikkati çekilen gerekçede, başvurucunun tutuklanmasına karar verilen "silahlı terör örgütüne üye olma" suçunun, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında yer aldığı, söz konusu suça ilişkin kanunda öngörülen cezanın ağırlığının kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biri olduğu belirtildi.

Hakimliğin başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken tutuklama nedenini "FETÖ tarafından darbeye teşebbüs edilmesine, ülke içinde oluşan ve oluşturulmak istenen kaos ortamına ve bu sebeple delillerin yok edilmesi ve kaçma ihtimaline" dayandırdığı aktarılan gerekçede, tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın özel koşulları ile İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliğince verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden dayanılan tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğuna işaret edildi.

Gerekçede "Hakimliğin, isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de göz önünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfi ve temelsiz olduğu söylenemez." tespitine yer verildi.

Anayasa Mahkemesinin gerekçesinde şunlar kaydedildi:

"Kamu makamlarının FETÖ/PDY'ye yönelik olarak bu yapılanmanın hem kamudaki hem de sivil alandaki etkinliğini önlemeye yönelik tedbirler aldıkları dönemde başvurucunun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımların ve daha sonra FETÖ/PDY ile bağlantılı olması dolayısıyla kapatılan Zaman ve Yenihayat gazetelerindeki yazılarının bu yapılanmayı övücü, bu yapılanmanın faaliyetlerini meşru göstermeyi ve yapılanmaya yönelik yürütülen soruşturmaları sonuçsuz bırakmayı hedefleyici nitelikte görülmesinin ve bu hususların başvurucu ile FETÖ/PDY arasındaki ilişkiyi ortaya koyan bir olgu olarak değerlendirilmesinin keyfi olduğu söylenemeyecektir."

Gerekçede başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının "açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle kabul edilemez olduğu bildirildi.

Anayasa Mahkemesinin gerekçesinde Erdal'ın diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması ya da başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilmez bulunduğu belirtildi.

- Tasfiye sürecinin haklılığı yönünde kamuoyu oluşturmaya çalışmıştı

FETÖ'nün medya yapılanmasına yönelik iddianamede, Hanım Büşra Erdal'ın örgüt tarafından TSK'nın üst düzey komutanlarının tasfiye edilip örgüt mensuplarının yerleştirilmesi sürecinde yazdığı yazılarla tasfiye sürecinin haklılığı yönünde kamuoyu oluşturmaya çalıştığı kaydedilmişti.

Erdal'ın attığı tweetlerle bu kişilerin ailelerinin tepkisini topladığı bildirilen iddianamede, örgütün yürüttüğü soruşturma ve açtığı davaların, devleti ele geçirme amacı taşıdığı tespit edilip soruşturmalar başlayınca Erdal'ın bu soruşturmaları ''kumpas'' olarak nitelendirip halk nezdinde itibarsızlaştırarak örgüt adına faaliyet gösterdiğinin tespit edildiği vurgulanmıştı.

https://www.haberturk.com/