BAKA/MACARİSTAN
(20261/12, 27/5/2014)
 
Karar met
 
İlgili Maddeler
AİHS 6/1 ve 10
Adil Yargılanma Hakkı, İfade Hürriyeti
Anahtar Kelimeler
Mahkemeye erişim hakkı, görev süresinin yasal düzenlemeyle sona erdirilmesi, ifade hürriyeti, demokratik toplumda gereklilik
DAVANIN ÖZÜ

- Başvurucunun görev süresinin yasayla erken sonlandırılması nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişim hakkı engellenmiştir. Başvurucunun Sözleşme'nin 6. maddesindeki güvencelerden hariç tutulmasını haklı gösterecek biçimde gerekçelerin objektif biçimde ortaya konulması gerekir. Bu durumda 6/1 ihlal edilmiştir.
- Başvurucunun ifadeleri kamuyu ilgilendiren konulara dair olması yanında (yargı sisteminin işleyişi, hâkimlerin bağımsızlığı ve görevden alınamaması, hâkimlerin emeklilik yaşı), bunları ifade etmesi başvurucunun yalnızca hakkı değil aynı zamanda görevidir. Başvurucunun seçildiği zamanki düzenlemelere göre bitmesine üç buçuk yıl varken görevine son verilmesinin ciddi maddi sonuçları vardır. Böyle bir yaptırım ifade hürriyeti üzerinde “soğuk etki” (chilling effect)yapabilir. Bilhassa yargısal görevleri kaybetme korkusu nedeniyle hâkimleri kamu makamlarını ve politikaları eleştirmekten caydırma riski taşıyabilir. Başvurucunun görev süresinin erken sonlandırılması Macar mahkemeleri tarafından etkili bir yargısal denetime tabi tutulmamıştır. Bu durumda müdahale demokratik bir toplumda gerekli değildir. 10. madde ihlal edilmiştir
KARARIN ÖZETİ
 Macaristan vatandaşı olan başvurucu András Baka 1991-2008 yılları arasında AİHM'de hakim olarak görev yapmıştır. 2009 yılında Macar Parlamentosu tarafından altı yıllık bir dönem için Yüksek Mahkeme (YM) Başkanlığına seçilmiştir. Bu görev nedeniyle başvurucu aynı zamanda Milli Adalet Meclisinin başkanı olup bu çerçevede yasal olarak yargıyı etkileyen konularda görüş bildirme yükümlülüğü de bulunmaktaydı. 2011 yılı Şubat-Kasım arasında başvurucu, aralarında hâkimlerin yasal emeklilik yaşını 70'ten 62'ye düşüren yasa değişikliği önerisi de dâhil, bazı yasa değişiklikleri konusunda eleştirilerde bulunmuştur. Görüşlerini sözcüsü vasıtasıyla, kamuoyu açıklaması şeklinde ya da Parlamentodaki konuşmasında ifade etmiştir. Nisan 2010'dan itibaren Macaristan'da anayasal reform programı uygulanmıştır. Böylece 2011 Aralık ayında Yeni Macar Anayasası'nın Geçiş Hükümleri (2011 Macaristan Temel Kanunu) kabul edilmiştir. Buna göre Yüksek Mahkemenin yerini Kúria (Yüksek Mahkeme için tarihi Macar ismi) alacak ve Yüksek Mahkeme Başkanının görevi Temel Kanun'un yürürlüğe girmesiyle birlikte sona erecektir. Bunun sonucunda Bay Baka'nın görevi normal süresinden üç buçuk yıl önce, 1 Ocak 2012 tarihinde sona ermiş, bu nedenle de Yüksek Mahkeme Başkanı sahip olduğu hak edişler ve görev sonrası istifade edeceği bazı sosyal yardımlardan (kıdem tazminatı ve hayat boyu emekli aylığı ilavesi) mahrum kalmış tır..
Yeni Kúria başkanının seçim şartlarına göre, başkan adaylarının Macaristan'da en az beş yıllık hâkimlik yapmış olmaları gerekmekteydi. Uluslararası bir mahkemedeki hizmet süresi dikkate alınmadığından başvurucunun yeni Kuria'ya başkan seçilebilme yeterliliği bulunmamaktaydı.
2011 yılı Aralık ayında Parlamento Kuria'nın başkanı olarak Péter Darák'ı, Milli Yargı Kurumu başkanı olarak da Tünde Handó'yu seçmiş, başvurucu ise Kuria'nın sıradan bir üyesi olarak kalmıştır.
Başvuru AİHM'e 14 Mart 2012 tarihinde yapılmıştır.
İDDİALAR
Başvurucu, Sözleşme'nin 6/1. maddesine dayanarak, görev süresinin temel Kanun'a konan bir hükme istinaden erken sonlandırılması ve bu nedenle yargı denetimine tabi olmaması sonucu görevden alınmasına itiraz edememesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkından mahrum edildiğini iddia etmiştir. Görevden alınmasının, Yüksek Mahkeme başkanı olarak Hükümetin yargı reformu üzerine yapmış olduğu eleştirilerin bir sonucu olması nedeniyle Sözleşme'nin 10. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca erken görevden alınması nedeniyle P1/1 ile Sözleşme'nin 13. ve 14. maddelerinin de ihlal edildiğini iddia etmiştir.
HÜKÜMETİN SAVUNMASI
Hükümetin savunması gerekli olduğu ölçüde hukuki değerlendirme kısmında ele alınacaktır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME
AİHM başvurucunun iddialarını esastan adil yargılanma hakkı ve ifade hürriyeti açısından incelemiştir.
6/1 MADDE YÖNÜNDEN
AİHM ilk olarak başvurunun kabul edilebilirliği hususuna eğilmiştir. Konu bakımından yetkiaçısından Eskelinen kararındaki kriterleri uygulamış, ancak bu başvuruda kabul edilebilirliğin esasla bağlantılı ve ondan ayrılmaz olduğunu dikkate alarak kabul edilebilirliğin esasla birlikte incelenmesine karar vermiştir.
AİHM, Eskelinen kriterleri bağlamında bir memurun 6. madde kapsamındaki korumadan hariç tutulabilmesi için iki kriterin karşılanması gerektiğini hatırlatmıştır. Buna göre iç hukukta yargı yolunun açıkça kapalı olması ve bunun haklı gerekçelere dayanması gerekir.
AİHM daha sonra Sözleşme'nin 6/1. maddesine ilişkin ilkeleri (bir unsuru da erişimi içeren “mahkeme hakkı” olduğunu, bu hakkın mutlak olmayıp sınırlandırılabileceğini, ancak sınırlandırmanın hakkın özüne dokunamayacağını ve sınırlamanın meşru bir amaçla yapılması gerektiğini, öngörülen amaçla kullanılan araç arasında makul bir ölçülülük ilişkisi olması gerektiğini) önceki kararlarına atıfla sıralamıştır.
AİHM, somut olayda Macar hukuk sisteminin, YM hâkimleri ve başkanı için mahkemeye erişim hakkını açıkça kapatmadığını tespit etmiştir. Başvurucunun görev süresinin sona ermesi Temel Kanun'a konan bir hükümle gerçekleştiğinden ve bu işleme kaşı, anayasa şikâyeti de dâhil, yargı denetimi mümkün olmadığından, başvurucunun mahkemeye erişiminin engellenmiş olduğunu gözlemlemiştir. Zira iç hukuk tarafından bir görev (post) ya da memur kategorisi mahkemeye erişim hakkından açıkça mahrum bırakılmadığından, Eskelinen kriterlerinden ilkinin karşılanmadığı sonucuna varmıştır.
Öte yandan birinci kriterin karşılandığı farz edilse bile, AİHM'e göre, Hükümet, başvurucunun görev süresinin erken sonlandırılmasıyla başvurucuyu Madde 6'nın güvencelerinden hariç tutmayı haklı gösterecek biçimde argümanlarını ortaya koyamamıştır. Oysa kamu yararı nedeniyle adil yargılanma güvencelerinden hariç tutulmanın haklılığının objektif biçimde gerekçelendirilmesi gerekirdi.
Buna göre AİHM, Sözleşme'nin 6/1 hükmünün ihlal edildiğine karar vermiştir
10. MADDE YÖNÜNDEN
AİHM, Bay Baka'nın görev süresinin sonlandırılmasına ve yeni Kuria'nın başkanlığına seçilemeyecek biçimde getirilen kriterlerlere ilişkin yasa değişikliği önerilerinin başvurucunun yargıyı etkileyen yasal reformlara dair görüşlerini kamuoyuna duyurduktan sonra Parlamentoya sunulduğunu ve sunulduktan çok kısa süre sonra da kabul edildiklerini gözlemlemiştir. Bundan başka, Milli Yargı Başkanı'nın görevlerinin yeni Kuria Başkanı'nın görevlerinden ayrılmış olmasının tek başına Temel Kanun'un yürürlüğe girmesiyle birlikte Bay Baka'nın seçilmiş olduğu görevin fonksiyonlarının sona ermesi anlamına gelmediğini vurgulamıştır. Son olarak, ne başvurucunun görevlerini yerine getirebilme yeterliliğinin ne de mesleki davranışlarının Macar makamları önünde hiçbir zaman incelenmediğini tespit etmiştir.
Bu nedenle AİHM, olayların bütün olarak meydana geliş şeklinden, başvurucunun, görev süresinin erken sonlandırılmasının Yüksek Mahkemenin yeniden yapılandırılmasının bir sonucu olmayıp, YM Başkanı iken yapmış olduğu eleştirilerin bir sonucu olduğu iddiasını kanıtladığı sonucuna varmıştır.
Müdahalenin haklı olup olmadığını incelerken AİHM, öncelikle başvurucunun ifadelerinin kamuyu ilgilendiren konulara dair olduğunu (yargı sisteminin işleyişi, hâkimlerin bağımsızlığı ve görevden alınamaması, hâkimlerin emeklilik yaşı), bunları ifade etmenin başvurucunun yalnızca hakkı değil aynı zamanda görevi olduğunu; başvurucunun seçildiği zamanki düzenlemelere göre, bitimine üç buçuk yıl varken görevine son verilmesinin ciddi maddi sonuçları olduğunu; böyle bir yaptırımın, ifade hürriyeti üzerinde “soğuk etki” (chilling effect) yapabileceğini, bilhassa yargısal görevlerini kaybetme korkusuyla hâkimleri, kamu makamlarını ve politikaları eleştirmekten caydırma riski taşıyabileceğini; son olarak da başvurucunun görev süresinin erken sonlandırılmasının Macar mahkemeleri tarafından etkili bir yargısal denetime tabi tutulmadığını tespit etmek suretiyle, müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığına karar vermiştir.
P1/1 YÖNÜNDEN
AİHM, hâlihazırda kazanılmammış veya kesin olarak ödenebilir olmadıkça gelecekteki gelirin “mülk” oluşturmayacağını hatırlatmak suretiyle bu şikâyeti konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez bulmuştur.
13 VE 14. MADDELER YÖNÜNDEN
Ayrı bir inceleme yapmaya gerek görmemiştir.
Mahkeme bu konuyu incelemeye henüz hazır olmadığını belirterek tarafları olası bir uzlaşmaya davet etmiştir.