Bildiğiniz gibi tam seçimlere giderken halen baro yönetiminde bulunan Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu büyük bir bölünme yaşadı.Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubunun ön seçimine katılmayarak kendi adaylarını açıklayan KOCASAKAL Grubu Muammer Aydın'ı CEMAAT ile işbirliği yapmakla suçlarken, başkan Av. Muammer Aydın'da KOCASAKAL'a korsan aday diyerek brütüs olmakla suçladı. KOCASAKAL ise örnek Roma'dan verilecekse ben BRÜTÜS DEĞİL SPARTAKÜS'üm diye cevap verdi. Bu tartışma daha bir çok suçlamalarla sürdü gitti.
Başkan Av. Muammer Aydın ciddi bir taktik hata yapmıştı ve dereyi geçerken at değiştirmişti. KOCASAKAL ve çevresinin kendisine yönelttiği en büyük suçlama CEMAAT ile işbirliği yapması, 2008 yılında bir cemaat mensubunu, Av. Tayfun Aktaş'ı kontenjandan baro yönetimine alması, Önce İlke grubunun yaptığı ön seçime bu kişinin ve ayrıca cemaatçi olarak bilin Av. Yüksel Aytekin'in katılması ve ön seçimleri büyük bir oy ile 520 oyla kazanarak baro yönetim kurulu adayı olma hakkını elde etmeleri idi. Av. Muammer Aydın cemaat suçlamasından paniğe kapılarak önseçimden çıkmış bu iki adayın adaylığını iptal ettirerek iki temel hata yaptı; öncelikle cemaatçi suçlamalarını ciddiye aldığını kabullendi, sonra da seçimle kazanılan demokratik bir hakkı, hak edenlerin elinden alarak kendi ön seçimine gölge düşürdü. Bunlar bir yöneticinin yapmaması gereken ciddi hatalardı. Bütün bu gelişmeleri avukat kamuoyu yakından takip etti. Kumkumoğlu'nun da dediği gibi baronun seçmenleri sıradan kişiler değildir,ülkenin seçkin insanlarıdırlar, seçimleri doğru değerlendirecek, doğru karar verecek durumdadırlar.
Önce İlke Grubunda bu gelişmeler olurken Çag ve Kav'da yeni grup doğurdu, ÖHP ve böylece ilerici kesim seçime parçalanarak beş aday ile gidiyordu. Bu durumda ÇAĞRI GRUBU, yeni adı ile Hukukun Üstünlüğü Grubu baronun son 40 yıllık tarihinde ilk kez İstanbul Barosu seçimlerini kazanma şansını elde ediyordu. Bu durum çağdaşları endişeye sevk etti ve arayışlar başladı. Grup yönetimleri arasında yapılan temaslarda bir sonuç elde edilemedi. Bu durumda görev çağdaş avukatlara düşüyordu. Birleşmeyi onlar sandıkta sağlamalı idiler. Çağdaş avukatlar bunun nasıl başarılacağını tartışmaya başladılar. Bunu başarmak çok zor görünüyordu. Avukat kamuoyu  kazanacak grupta birleşme yönünde eğilim göstermeye başladı. Duayen KUMKUMOĞLU'nun dediği gibi çetin bir dönemden geçiliyordu ve kimin başkan olacağı önemli değildi.
Seçim çalışmalarında gruplar adliye adliye dolaştılar, avukat bürolarını ziyaret ettiler, kahvaltılar düzenlediler. Önce İlke Muammer Aydın'ın düzenlediği iki sabah kahvaltısı başarılı geçmişti ve grup açısından moral verici idi. ADALETBİZ Önce İlke'nin bu kahvaltılarını “Önce İlke tam gaz” başlığı ile duyurdu. Grupların toplantıları birbirini izledi ve son hafta grupların son güç gösterilerinin yapılacağı kokteyller yapıldı. Bütün bu kokteyllere katılan avukatların da gözlemlediği gibi Çag’ın 04 Kasım günü Beyoğlu Zarifi Restouranda yapılan kokteyl görkemli idi, Çag zirve yapmıştı, üstelik kokteyl görüntülerinden de anlaşılacağı gibi Çag sadece gençler değil orta ve uzun yaşlılar tarafından da artık destek alıyordu. Çag’ın başka bir şansı da diğer grupların hiçbirisi Çag’ı ve KEMAL AYTAÇ’ı hedef almıyorlardı. Bu grupların üst yönetimlerinden birçok kişi Aytaç’ın seçilmesine üzülmeyeceklerini açıklamışlardı.
Sonuç Çag önde görünüyor, Çag’ın rakibi Hukukun Üstünlüğü Platformu, Pazar günki seçimlerdeki soru şudur:
SEÇİMLERİ ÇAĞDAŞLAR MI YOKSA HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ PLATFORMU ADAYI SATILMIŞ MI KAZANACAK?