UYARI: Bu haberdeki bazı ifadeleri ve ayrıntıları rahatsız edici bulabilirsiniz.

22 yaşındaki üniversite öğrencisi Şule Çet'in Ankara'da bir plazanın 20. katından düşerek şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmesinin ardından, sanıklar Çağatay Aksu ile Berk Akand'ın yargılandığı davanın 4. duruşması bugün görüldü. Bilirkişi raporunu hazırlayan Prof. Dr. Çağlar Özdemir, "Şule Çet'in balıklama atlaması için zıplaması ve ellerini cama koyması gerekir. Fakat pencerelerde parmak izi yok. Sehpada ayak izi yok. Şule Çet'in oraya çıkıp atlaması şüpheli" dedi.

Gazi Üniversitesi bilirkişi heyetinin bugünkü duruşmaya eklenen raporunda, "Maktulün intihar edebileceği konusunda dosyada bir bilgi veya gözlemin olmadığı" tespiti yer alıyor.

Raporda ayrıca Çet'in sosyal çevresinin de incelendiği ve Çet'in intihara meyilli olduğuna ilişkin bir tespit olmadığı vurgulanıyor.

Bilirkişi raporunu hazırlayan Prof. Dr. Çağlar Özdemir de duruşmada tanık olarak ifade verdi.

Özdemir, hazırladığı bilirkişi raporunu "olay yeri canlandırması" tekniğiyle hazırladığını söyledi:

Bakan Gül: Gözünüz bağlı, teraziniz şaşmaz olsun Bakan Gül: Gözünüz bağlı, teraziniz şaşmaz olsun

"Düşme olayının gerçekleştiği iddia edilen odada cam ve sehpa arasındaki mesafe ölçülmemiş. Fakat bu, olayın meydana gelişi hakkında sanık ifadelerinin değerlendirilmesi açısından çok önemli. Olay yeri canlandırma tekniği ile sehpayı orijinal yerine yerleştirdik ve aradaki mesafede bir kişinin cam ve sehpa arasına giremeyeceğini değerlendirdik."

'Şule Çet atılmadan-atlamadan önce yarı çıplakmış'

Özdemir, sanıkların anlatımında olağan akışa uymayan başka detaylar olduğunu da belirtti:

"Sanık Şule'yi ayaklarından tuttuğunu, aralarındaki konuşmanın ardından elinden kaydığını ve düştüğünü söylüyor. Düşme noktasında 4.30 metrelik mesafeyi kat etmesi mümkün değil. Bu rüzgarla açıklanamaz.

"Olay yeri incelemesi fotoğraflarına bakalım. Şule'nin kafası önce, vücudu sonra düşmüş. Beyin dokusu saçılmış. Ayakkabısı beyin dokusunun olduğu yeri geçmiş. Bu demek oluyor ki ayakkabıları daha sonra atılmış. Ayakkabısı ayağında olsaydı, yere düştüğünde o ayakkabının kolunun altına gelme ihtimali bulunmuyor. Ya da sonradan olay yeri toplanmış.

"Şule Çet'in yerdeki görüntüsüne baktığımızda bluzu katlanmış. Tanımlandığı gibi atladığını varsayalım, 'Aşağı doğru balıklama atlamaya çalıştı, cama tutundu ama parmak izi çıkmadı' yine de buluzunun bu şekilde katlanma imkânı yok. Yani Şule Çet atılmadan-atlamadan öncesinde yarı çıplakmış."

'Dosyaya giren raporlar intihar olmadığını ortaya koyuyor'

Çet ailesinin avukatlarından Avukat Ferhat Gebeş, "Karşı taraf (plazadan aşağı) atladığını, biz ise atıldığını düşünüyoruz. Dosyaya giren raporlar intihar olmadığını ortaya koyuyor. Biz bilimsel verilerle konuşuyoruz. Psikolojisinin bozuk olduğunu iddia ediyorlardı, raporda psikolojisinin bozuk olmadığı ortaya çıktı" dedi.

Şule Çet'in ağabeyi Şenol Çet: Kardeşimin yükseklik korkusu vardı, intihar etmiş olamaz

Çet'in ev arkadaşı yeniden tanık olarak dinlendi

Bugünkü duruşmada ilk tanık olarak Şule Çet'in ev arkadaşı Lilia Trohin dinlendi. Trohin ilk duruşmaya da tanık katılmış ve olay gecesi Şule ile olan mesajlaşmaları dava dosyasına eklenmişti.

O yazışmaların bir kısmında Çet'in sanıklar hakkındaki "Çok kötü şeyler oldu, telefonu aç, bana geri dön. Allah'ım salmıyor beni" şeklinde ifadeleri yer alıyordu.

Sanık avukatları, Trohin'in telefonundan olay gecesine ait Çet'e gönderilen bazı mesajların silindiğini ve bunun HTS kayıtlarınca tespit edildiğini belirtti.

Fakat Lilia Trohin bu iddiaları reddetti ve telefonundan hiçbir mesajı silmediğini, telefonunu olduğu gibi teslim ettiğini söyledi.

Trohin ayrıca Çet'in kendisine, sanıkların 18 yaşındaki kızını da o gece ofise davet ettiğini ancak Çet'in, Trohin'in yaşını belirtmesinden sonra, "Biz yaşı büyük sanıyorduk" dediklerini söylediğini aktardı.

Tanığa yöneltilen sorularda, Çet'in o dönemki erkek arkadaşıyla ilgili sorular da yöneltildi. Trohin sanık avukatının, "Şule ile sevgilisi o günlerde yeni barışmıştı diyorsunuz, neden araları bozulmuştu?` sorusuna karşın bunun detaylarını bilmediğini söyledi.

Şule Çet'in avukatları, tanığa yöneltici sorulardan kaçınılması gerektiğini söyleyerek müdahale etti.

Şule Çet

Sanık Çağatay Aksu: Şule'deki DNA kalıntısı önceki ilişkilerinden kalma

Önceki duruşmalarda sanıkların ve avukatlarının savunması büyük ölçüde Şule Çet'in psikolojisinin bozuk olduğu, maddi sıkıntılar içerisinde olduğu ve annesini erken yaşta kaybettiği için intihara meyilli olduğu üzerine kurulmuştu.

Sanık Çağatay Aksu bugünkü savunmasında, Çet'in psikolojik sorunu olmadığını söyleyen yakınlarıyla ilgili şunları söyledi:

"Bunları söyleyen insanlar Şule'yi çok iyi tanıyan insanlar değil. Çoğu kısa bir süredir Şule'yi tanıyordu. Şule'nin bir sırları dünyası varmış. Bu raporlar hazırlanırken avukatlar uzmanlara baskı yapıyor. Şule'de sorun olmayan bir şey yok."

Bugünkü duruşmada "Bazı yalan senaryolarla tutuklandığını" savunan Aksu, Çet'in avukatlarından Umur Yıldırım'ı "tanıklarla birebir görüşmeler yapmak" ile suçladı.

Aksu'nun savunması sırasında Çet'in önceki ilişkilerine atıf yapması ise salondaki bazı izleyiciler arasında tepkilere neden oldu. Aksu'nun, "Şule'nin vajinasında bulunan DNA kalıntısı da önceki ilişkilerinden kalma" demesi üzerine salondan, yuhalamalar ve "Ahlaksız" tepkileri yükseldi.

Diğer sanık Berk Akand ise dosyaya eklenen yeni raporlarla ilgili, "Olayı görmediğim için bilirkişi raporlarına bir şey diyemiyorum. Psikoloji raporlarına da bir şey söylememem çünkü kızı tanımıyordum" dedi.

'Pencere tam açılmazken bu kız nasıl fırlatılmış?'

Bilirkişi raporunu hazırlayan Prof. Dr. Çağlar Özdemir bugünkü duruşmada Şule Çet'in düştüğü nokta hakkında, "Binadan 4 buçuk metre uzağa düşmesi için kişinin ya kendisini itmesi ya da bir kuvvet uygulanarak ivme kazandırması gerekir" dedi.

Sanık Çağatay Aksu ise Özdemir'e, "Binadaki diğer pencerelere çarpıp uzaklaşmış olamaz mı?" diye sordu. Özdemir'in yanıtı. Hayır. Binanın fotoğraflarından anlaşıldığı üzere açık olan hiçbir pencere bulunmuyor. Kaldı ki herhangi bir yere çarpıp sekmiş olamaz" oldu.

Sanık avukatı Özdemir'e, "Pencere pervazı belli bir noktadan fazla açılmıyor. Ne birinin onu ileri ivmeli atma ihtimali var ne de kızın kendini ileri atma ihtimali var. Pencere açılmıyorken bu kız nasıl ileri fırlatılmış?" diye sordu.

Özdemir ise pencere açıklığının yaklaşık 50-55 cm olduğunu ve birinin aşağı atılması durumunda pencerenin pozisyonun yukarıda kalacağını ve kişinin savrularak atılmasının mümkün olduğunu söyledi.

'Duruşmalar izleyicilere kapalı olsun'

Çağatay Aksu'nun avukatı Ekmen, 'Sosyal medyanın bu davadaki her şeyi etkilediğini düşünüyoruz' diyerek, duruşmaların izleyicilere kapalı olarak yapılmasını talep etti.

Mahkeme salonuna girip çıkarken, davayı izlemeye gelen kalabalık tarafından taciz edildiklerini iddia eden Ekmen, mahkeme salonunda da "yuhalandıklarını" söyledi.

Ekmen'in konuşma sırasında izleyicilerden bir kadın, "Kaç para aldınız katilleri savunmak için" diye seslendi.

Bunun üzerine Ekmen, "Görüyorsunuz. Engizisyon mahkemelerine döndü. Artık hocalar da bilirkişi raporu hazırlamaya korkuyor" dedi.

Sanıklar Berk Akand ve Çağatay Aksu hakkında iddianamede "kasten öldürme", "cinsel saldırı ve hürriyetten yoksun bırakma" suçlarından ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ve 39 yıla kadar hapis istemi bulunuyor.

Duruşmada sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.

Bir sonraki duruşma tarihi 20 Kasım olarak belirlendi.

Kaynak BBC