Hukuk devleti nereye gidiyor?  Anayasaya aykırı KHK’ler ile yönetilen devlete hukuk devleti diyebilir miyiz?

Anayasanın savaş halinde bile cevaz vermediği uygulamalar yapılmaktadır.

Prof. Dr. Ersan Şen’in makalesinden birkaç alıntı mevcut durumu açıkça ortaya koymaktadır.

Aydınlar, demokratlar liberaller hala dur bakalım ne olacak demekteler. Onlara Aziz Nesin’in "dur bakalım ne olacak" hikayesini okumayı salık veririm. http://forum.memurlar.net/konu/719978/

Şimdi Ersan Şen’den alıntıları okuyalım

694 sayılı KHK ile torba kanunun yerini torba KHK’ya bıraktığını görüyoruz. 694 sayılı KHK ile daha önce çıkarılan bazı KHK’lar değiştirilmiştir. Olağanüstü halin ilanına yol açan sebeplerin ortadan kaldırılmasına ilişkin geçici tedbirler ve olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda KHK çıkarılması doğru olmakla birlikte, aşağıda açıklayacağımız üzere her konuda kalıcı düzenlemeler içeren KHK’lar çıkarılması isabetli değildir.

Esas itibariyle bu düzenlemenin kalıcı olduğu dikkate alındığında, kanunla gerçekleştirilmesi, geçicilik özelliği taşıyan ve sadece olağanüstü halde hüküm ifade edeceğini düşündüğümüz KHK yöntemi ile bu fıkranın 7258 sayılı Kanunun 5. maddesine eklenmemesi isabetli olurdu. OHAL döneminde çıkarılacak KHK’larla ilgili yetki ve usulü düzenleyen Anayasa m.121 dikkate alındığında, olağanüstü halin ilanına yol açan sebepleri ortadan kaldırmaya yönelik ve geçicilik özelliği taşıyan kuralların, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularla sınırlı olmak üzere çıkarılması mümkündür.

m.147: CMK m.196 sanığın duruşmadan bağışık tutulması ile ilgilidir. Hakim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda SEGBİS tekniğinin kullanılması suretiyle yurtiçinde bulunan sanığın sorgusunu yapılabilir ve duruşmaya katılmasına karar verilebilir. Hükümde yer alan “yukarıdaki fıkralar içeriğine göre” ibaresi çıkarılarak tüm suçlar yönünden SEGBİS’in uygulanabileceği anlaşılmakla, hakim veya mahkemenin zorunlu gördüğü hallerde sanığı duruşma salonuna getirmeden de sorgusunu yapabilmesinin önü açılmıştır ki, ümit ederiz bu düzenleme keyfi kullanılmaz,

7258 sayılı Kanunun 5. maddesinde tanımlanan adli suçlara ilişkin delil elde etme ve tedbirlerle ilgili değişikliklerin, bu suçlardan dolayı geçmişte yapılan yargılamalarla ilgili usul hatalarını düzeltmeyeceğini, yani CMK m.128’e göre yapılan elkoymayı, CMK m.135’in tatbiki ile gerçekleştirilen iletişimin dinlenmesini ve kayda alınmasını, CMK m.139 uyarınca görevlendirilen gizli soruşturmacının topladığı deliller ile CMK m.140’da düzenlenen teknik araçlarla izleme faaliyetleri ile bu faaliyetlerden elde edinilen delilleri hukuka uygun hale getirmeyeceğini, geçmiş dönemde hatalı uygulanan tedbirler ile delillerin hukuka aykırılıkların devam edeceğini, yargılamalarda şüphelilerin ve sanıkların aleyhine kullanılamayacağını ifade etmek isteriz. Ceza yargılaması tedbirleri ve delil elde etme yöntemleri, ancak bunlara ilişkin kanunların yürürlükte olduğu dönemde kapsadığı suçlara, şüphelilere ve sanıklara uygulanabilirler. Aksi halde; bu yöntemler ve elde edilen deliller Anayasa m.38/6, CMK m.206/2-a ve 217/2 uyarınca hukuka aykırı sayılıp, şüpheli ve sanık aleyhine kullanılamazlar.

Alıntı yaptığımız makalenin linki http://www.hukukihaber.net/694-sayili-khk-ile-ilgili-degerlendirmeler-makale,5400.html

Hoca yumuşak bir söylem kullanıyor, anayasaya aykırıdır yerine isabetli değildir, mümkündür gibi ifadeler kullanmaktadır. Oysa OHAL’in ilan nedenleri ile ilgisi olmayan konularda mevcut mevzuatta kalıcı değişiklikler yapan KHK’ler açıkça anayasaya aykırıdır. Hocanın tarzını eleştiremeyiz, bizi aydınlattığı için kendilerine teşekkür ediyoruz.

Ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu “"Meclis'e ne gerek var?", "milletvekillerini niçin seçiyoruz?" sorularını sordurtan bu durum, çok açık bir keyfiliktir, hukuksuzluktur, demokrasiden son sürat uzaklaşmaktır. Zararı top yekûn Milletimiz ve Devletimiz görmektedir” diyor.

Dur bakalım ne olacak?

Av. Rahmi Ofluoğlu