68 kuşağını üniversite içinde ve sokakta yakından izleyen, kendi ifadesi ile “52 yıllık sokak gazeteciliği tanıklığı” yapan Şükran Soner’in yazısından alıntı ile başlayalım söze.

Şükran Soner 15 Aralık 2018 tarihli yazısında bugünü şöyle dile getiriyor:

“Kestirmeden, yaşanmış tarihin akışına da damgasını vurmuş, çatışmaların odağında, emperyal gücü elinde tutan dönemin güç odakları ağırlığında, sermaye cephesinden çokuluslu tekeller, siyaset cephesinden sandıklı ya da sandıksız güç çarklarını ellerine geçirebilmiş diktatörler, otoriterler, sultanlar, inançları sınırsız vicdansız boyutları ile kullanabilen ırkçı, daha da vahşi ölçeklerde dinci, mezhepçi cemaatler adına insanlık suçlarının işlenmesinde kilit rol üstlenmiş kimlikler öne çıkıyor..”

Amin Maalouf  “çivisi çıkan” dünyanın yönetilemez bir noktaya doğru sürüklenmekte olması, ideolojik farklılıkların azaldığı ortamda kimliğe dayalı aidiyetlerin öne çıkması ve kapitalizmin özendirdiği tüketim modelinin dünyanın kaynaklarını zorlamaya başlaması korkutuyor. İnsanlığı bu noktaya getiren “Aydınlanma Çağı” mirasının da bu süreçte tehdit altında kaldığını düşünen Maalouf, “Geç kalmadan bambaşka bir siyaset, ekonomi, iş, tüketim, bilim, teknoloji, ilerleme, kimlik, kültür, din, tarih görüşü yaratılması ve bunun insanlara kabul ettirilmesi şart” diyor.[1]

68’e damgasını vuran dünyayı değiştirme ve yeni bir dünya yaratma inancıydı. 68 gençliği bütün dünyada bu inançla ayağa kalmış, üniversiteleri, sokakları ve meydanları zapt etmişti.

68’in liderleri bugünküler kadar güce tapmıyordu.

ABD başkanı Johnson Beyaz Saray önünde Vietnam savaşı aleyhinde gösteri yapan gençlere ” efemine bitches”  demekle yetiniyordu.

Süleyman Demirel “sokaklar yürümekle aşınmaz” diyordu.

Günümüze damgasını vuran umutsuzluk, yılgınlık, çözümsüzlük ve çaresizliktir.

Şükran Soner yazısında çaresizliği ve umutsuzluğu şöyle dile getiriyor:

“Bilimsel teknolojik devrim çağında nasıl olup da, çağlar gerisinde, tarihe gömülüp kaldığına inandığımız vahşi kölelik düzenlerini bile aratacak vahşette, bilimsel teknolojik devrim çağının tüm araçlarını kullanabilen bir vahşi düzenin, sadece insanlara değil, doğaya, dünyanın geleceğine dönük katliamlara, geri dönüşü olamayacak tehditlere kapıların açılmasına çaresizlik, acıyla bakıyoruz..”

Biz diyoruz ki; insanlık tarihinde gel gitler hep olmuştur, bugün aydınlanmadan geriye gidiş geçicidir, tarihsel gelişim iki adım ileri bir adım geri şeklinde devam edecektir. Bugünün otoriter yöneticileri tarihin kara sayfalarına yazılacaktır, insandan umut kesilmez.

Av. Rahmi Ofluoğlu'ndan Anlatı Av. Rahmi Ofluoğlu'ndan Anlatı

Bizim sorumluluğumuz sessiz kalmamak, değişimi hızlandırmaktır.