T.C.

YARGITAY

16. CEZA DAİRESİ

E. 2017/201

K. 2017/3917

T. 10.5.2017

DAVA : Görevi kötüye kullanma, özel hayatın gizliliğini İhlal etme, özel hayata dair görüntü ve sesleri ifşa etme ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından şüpheliler ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 17.06.2015 tarihli ve 2014/4252 soruşturma, 2015/32691 Sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine dair mercii İzmir 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 22.10.2015 tarihli ve 2015/2210 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.5271 Sayılı Kanun'un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 Sayılı Kanun'un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanunun 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, aynı dosyanın müştekisi olan ... hakkında suç örgütü kurmak ve yönetmek, yargı görevi yapanı etkilemek vs. suçlarına dair olarak yürütülen soruşturma esnasında yapılan telefon dinlemesi sırasında, dosyanın diğer müştekisi olup o tarihte İzmir Adliyesinde hakim olarak görev yapan ... ile yapılan görüşmelerin de dinlemeye takılması üzerine, görüşme içerikleri sebebiyle müşteki ... hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekilliğinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başmüfettişliğine ihbarda bulunmasını müteakip, yapılan disiplin soruşturması sonucunda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2. Dairesinin 28.04.2015 tarihli ve 2013/230 esas sayılı kararı ile müşteki ... hakkında ceza tertibine yer olmadığına dair karar verilmiş olması, haklarında kovuşturmaya yer olmadığında dair karar verilen şüpheliler hakkında İzmir Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün 14.01.2015 tarihli ve 1985 Sayılı kararı ile Polis Başmüfettişlerince yapılan soruşturma sonucunda şüphelilerin "görev sırasında veya dışında yasaklanan tutum ve davranışlarda bulunmak, denetim görevini yerine getirmemek, hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak" suçlarından disiplin cezası ile cezalandırılmış olmaları, yine Emniyet Genel Müdürlüğünün 22.04.2016 tarihli ve 61601 Sayılı kararı ile diğer müşteki Ömer Berber'e hitaben yazılan “somut olay bakımından zarara uğratıldığınızı iddia ettiğiniz şahısların eylemlerinin hizmetin gereklerine ve kanuni sınırlarına uygun olmadığı, şahısların kişisel kusurlarından kaynaklandığı sabittir. Bu sebeple şahıslar hakkında gerekli yasal süreç başlatılmıştır.” şeklindeki bilgi yazısı ile müşteki ... Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde vermiş olduğu 24.03.2015 tarihli ifadesinin 2 ve 3. sayfalarında yer alan “paralelci polisler tarafından HSYK seçiminde karşı listede aday olan hakim ...'a iftira atarak kendileriyle işbirliği yapmamı istediler, ben de böyle bir durumu kabul etmediğimi söyledim... Soruşturmayı yürüten polis memurları sürekli bana, bizimle iş birliği yap, hakim ... hakkında rüşvet alıyor, içeriden adam çıkartıyor diye iftirada bulun, senin de suçun olmadığını biliyoruz, bizimle anlaşırsan seni çıkartırız diye söylüyorlardı” şeklindeki beyanları karşısında, şüphelilerin atılı suçu işlediklerine dair delillerin kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, söz konusu delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 Sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 16.12.2016 tarih ve 94660652-105-35-13147-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.12.2016 tarih ve 2016/400267 Sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla;İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 17.06.2015 gün ve 2014/4252 soruşturma 2015/32691 karar sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar ile şüpheliler hakkında, görevi kötüye kullanma, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, özel hayata dair görüntü ve sesleri ifşa etme, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu karara karşı şikayet edenler ..., ..., ... tarafından suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçu dışındaki diğer suçlar yönünden itiraz edildiği anlaşılmakla;

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Kovuşturmaya yer olmadığına dair karardaki nitelendirmeye, itiraz edilen suçların kapsamına, nitelendirmedeki ağırlığa 2797 Sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi hükmüne, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 14.01.2017 tarih ve 2017/1 Sayılı kararındaki iş bölümüne göre, kanun yararına bozma istemini inceleme görevi Yüksek 12. Ceza Dairesine ait olmakla Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye GÖNDERİLMESİNE, 10.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.