T.C.

YARGITAY

16. CEZA DAİRESİ

E. 2015/7070 

K. 2015/5165

T. 22.12.2015

DAVA : Terör örgütü propogandası yapmak suçundan yargılanan sanıklar hakkında Diyarbakır (Kapatılan) 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 29.07.2010 tarihli karar ile sanıklar hakkında beraat kararı verildiği, kararın sanık müdafiinin vekalet ücretine dair temyizi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.08.2012 tarihli yazısı ile 6352 Sayılı Kanun uyarınca sanıkların hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunduğu gerekçesiyle dosyanın mahkemesine iade edildiği ve Diyarbakır (Kapatılan) 6. Ağır Ceza Mahkemesince sanıklar hakkında terör örgütü propagandası yapmak suçundan ayrı ayrı beraat kararı verildiği, verilen beraat kararı aleyhine temyiz bulunmadığından kesinleşmiş olduğu gerekçe gösterilerek sanıklar hakkında 11.12.2012 tarihinde karar verilmesine yer olmadığına kararı verildiği, kararın sanık müdafii tarafından lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle temyiz edilmesi üzerine Dairemize gelen dosya incelenerek gereği düşünüldü:KARAR : 6352 Sayılı Kanun'un geçici 1. maddesiyle 31.12.2011 tarihine kadar basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli ile adli para cezası ya da üst sınırı 5 yıldan fazla olmayan hapis cezası gerektiren bir suçtan dolayı, soruşturma aşamasında kamu davası açılmasının, kovuşturma evresinde, kovuşturmanın, kesinleşmiş mahkumiyetlerde ise infazın, ertelenmesi imkanı getirilmiştir.Kanunun geçici 2. maddesinde ise; "bu kanun kapsamında açılan ve temyiz aşamasında olan dosyalardan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında olanların Başsavcılıkça, Daire de olanların ise ilgili dairece hükmü veren mahkemeye gönderileceği" hükme bağlanmıştır.Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.09.2012 tarih ve E.2012/5-420 K. 2012/1771 Sayılı içtihadında vurgulandığı üzere, 6352 Sayılı Kanun'un geçici 2. maddesinin 1. fıkrasının sadece karşılıksız yararlanmaya dönüşen hırsızlık suçlarını kapsadığı, diğer suçların esastan incelenmesine karar verilmesi gerektiği, aksi halde; davanın en az giderle ve mümkün olan suretle sonuçlandırma şeklinde ifade edilen Anayasal düzenlemeye ve Avrupa sözleşmesinde 6. maddede adil yargılama olarak ifade edilen davaların makul sürede sonuçlandırma ilkesine aykırı olacaktır.Diğer taraftan somut olayda sanık hakkında atılı suçtan beraat hükmü kurulmuştur. Terör örgütünün propagandasını yapmak 6352 Sayılı Kanun'un geçici 2. maddesinin 1. fıkrası kapsamında değildir. Dosyanın temyiz incelemesi için ilgili daireye gönderilmemesi Anayasanın 36. maddesinde teminat altına alınan "mahkemeye erişim hakkı ve etkili karar hakkının" (Anayasa Mahkemesi'nin 20.03.2014 tarih ve 2013/500 Sayılı kararı) ihlaline neden olacaktır. Bu sebeple Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının beraat kararını 6352 Sayılı Kanun kapsamında değerlendirme yapılması için mahalli mahkemesine gönderme kararı kanuna aykırı olup, iade sonucu "karar verilmesine yer olmadığına" dair karar hukuki değerden yoksun ve CMK'nın 223. maddesindeki hüküm türlerinden değildir.Yerel mahkemenin 2009/496 esas, 2010/536 karar ve 29.07.2010 tarihli kararı hakkında yapılan temyiz incelemesinde;Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına, Hazine aleyhine maktu vekalet ücreti tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,SONUÇ : Kanuna aykırı olup hükmün bu sebeple BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK'nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükme son fıkra olarak "karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2.000,00 TL vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanığa verilmesine" ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.