Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Türkiye'de her yıl bir milyon dosyanın Yargıtay'a geldiğini söyledi. Cirit, "Her yıl bir milyon dosyanın Yargıtay'a geldiği bir sistemde adaletin sağlıklı işlemesinin çok zor olduğu ve bu iş yükünün hakim, savcı sayısını artırarak, yeni adliyeler kurarak, yeni daireler oluşturarak halledilemeyeceğini çok iyi anlamamız gerekmektedir. İyi hukukçular yetiştiremezsek hangi sistemi getirirsek getirelim başarılı sonuçlar elde edemeyeceğimizi farkında olmamamız gerekmektedir." dedi.

İki gün sürecek 'Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu' bugün başladı. Güneşli'de bir otelde yapılan sempozyuma Adalet Bakanı Kenan İpek, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu, YASED Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Erdem, MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, TOBB Başkanı Rifat Hisacıklıoğlu, yargı ve iş dünyasından birçok temsilci katıldı. Sempozyumda yargının iş dünyası üzerindeki etkileri konuşuldu. Hukuk sistemi reformlarının bir an önce hayata geçirilmesini isteyen TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, "Türkiye yargı ve hukuk sistemi alanındaki reform adımlarını süratle hayata geçirerek tüm olumsuz küresel ve ekonomik koşullara rağmen içinde bulunduğu ülkeler grubunda pozitif ayrışabilir. Yargı ve hukuk sisteminde hızla reform gündemine dönerek önemli bir fark yaratma şansımız önümüzde." diye konuştu.

Hukuk güvenliği ve uygulamasının istikrarlı ve öngörülebilir olmasının önemine dikkat çeken Symes, şöyle devam etti: "Hukukun istikrarlı ve öngörülebilir olması yatırım ortamı için olmazsa olmaz ön koşuldur. Hukuksal ilişkilerde devlete yüklenen en önemli görev hiç şüphesiz hukuk düzeninde istikrarın öngörülebilirliğin sağlanması ve kazanılmış hakların korunmasının teminat altına alınmasıdır. İdarenin hak doğuran işlemleri ile kazanılan meşru statüler mutlaka korunmalıdır. Böylece kişiler idari işlemlerdeki değişikliklerden etkilenmemelidir. Bu güvencenin sağlanması amacıyla idari yargılanma usulüne yönelik kapsamlı bir çalışma gerçekleştirebilmelidir. Bir ülkenin ekonomik gelişmesi siyasi ve ekonomik istikrar ile demokratik bir hukuk devleti olmaksızın sağlanamaz. Hukuk devleti ve hukuk güvenliği ilkelerinin hayata geçirilmesi, yargının hızlı ve adil bir yapıya kavuşturulması aynı zamanda AB'ye tam üyelik yolunda atılması gereken önemli adımlardır."

RİFAT HİSARCIKLIOĞLU: HUKUK, SU VE EKMEK GİBİ İHTİYAÇ

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, özel sektörün önemine vurgu yaptı. Çocuklar için daha sağlıklı yatırım ortamı sunulması gerektiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "İşte burada iyi işleyen bir hukuk sistem olması bu işin olmazsa olmazı. Çünkü hukuk demek güven demek. Güven olursa reel sektör daha kolay risk alır, yatırım yapar üretim yapar. AB normları işte bu yüzden çok önemli. Adalet kutup yıldızı gibidir yerinde durur, geriye kalan her şey onun etrafında döner. Bizim de en büyük arzumuz hukukun en iyi şekilde işlemesidir. Zira iyi işleyen bir hukuk sistemi olursa toplumda güven duygusu da artar. Kişilere ve kurumlara güven varsa ekonomi daha iyi ve adil işler. Güvenin olmadığı bir ülkede ne yaparsanız yapın büyüme de, istikrar da maalesef kalıcı olmuyor. Dolaysıyla esasında hukuk ekmektir. Su ve ekmek nasıl bir ihtiyaçsa hukuk da aynen öyle bir ihtiyaç. Hukuk olmadan hiçbir şey yapamazsınız. Ne yaparsanız yapın hepsi boş."

ADALET BAKANI İPEK: KARANLIK BİR ORTAMDA, SİSLİ BİR ÜLKEDE PLANLAMA YAPILAMAZ

Sempozyumun ev sahipliğini yapan Adalet Bakanı Kenan İpek, ekonomik göstergelerden bahsetti. İpek, "Ülke olarak belli alanlarda belli sıkıntıların sürmesine rağmen halkın refahının artırılması, kaynakların tabana yayılması, kişi başına milli gelir kadar gayri safi milli hasılanın artması, yıllık ortalama büyüme oranının belli rakamların altına inmemesi bir göstergedir. Bu gösterge ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasında büyük oranda sağlam bir yapı kurduğumuzun delilidir. Bir ülkenin toplumsal düzeninin sürdürülebilmesiyle ekonomik gelişmişlik düzeyi arasında önemli bir bağ bulunmaktadır. Bu noktadan bakıldığında ekonomik yaşam aktörlerinin ihtiyaç duyduğu güven duygusu ön plana çıkmaktadır." şeklinde konuştu.

Hukuk ve adaletteki istikrarın, geleceğe dönük planlama yapabilme yönünde iradenin oluşmasını sağladığını belirten İpek, "Tüm alanlarda olduğu gibi iş dünyasında da yatırımcılar, girişimciler önünü görmek ister. Karanlık bir ortamda, sisli bir ülkede planlama yapılamaz. Bu durum sadece kendi iş adamlarımız ve girişimcilerimiz için değil yurt dışından gelecek girişimci için de önemli bir gösterge ve kriterdir. Ülke olarak istikrar konusunda sağlamlığımız hem ülke içinde hem de dışında bir teminattır." ifadelerini kullandı.

CİRİT: ÜLKEMİZDE HER 3 KİŞİDEN BİRİ YA DAVALIK YA DAVALI

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Türkiye'de her 3 kişiden birinin davalı ya da davacı olduğunu söyledi. Yargı sisteminin tıkanıklığından yakınan Cirit, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her konunun mahkemeye hatta yüksek mahkemeye taşınabildiği bir adalet sistemi arzu edilen düzeyde iyi sonuçlar vermesi oldukça güçtür. Bu nedenle gerçek anlamda bir yargı reformu için yargıya ilişkin tüm kurumların bütünsel bir bakış açısıyla değerlendirilmesi gerekir. Her yıl bir milyon dosyanın Yargıtay'a geldiği bir sistemde adaletin sağlıklı işlemesinin çok zor olduğu ve bu iş yükünün hakim, savcı sayısını artırarak, yeni adliyeler kurarak, yeni daireler oluşturarak halledilemeyeceğini çok iyi anlamamız gerekmektedir."

Kaliteli bir hukuk sistemi için iyi uygulamacılara ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Cirit, "İyi hukukçular yetiştiremezsek hangi sistemi getirirsek getirelim başarılı sonuçlar elde edemeyeceğimizi farkında olmamamız gerekmektedir. Liyakat sistemini her alanda ve özellikle de yargı alanında kurmamız gerekmektedir. Üzülerek belirtmem gerekir ki şu an yargı sistemimizde kararların kalitesine yönelik bir değerlendirme sistemi yoktur. Neredeyse tüm hakim ve cumhuriyet savcıları en başarılı şekilde terfi ettiğinden liyakatli olanı tespit etmek mümkün olmamakta, herkes birbirine liyakat açısından eşit sayılmaktadır. İyi işleyen bir adalet sisteminin liyakat üzerine inşa edilebileceğini unutmamamız gerektiğini tekrar vurgulamayı yararlı görüyorum." ifadelerini kullandı.

(CİHAN)