Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı-karşı davalı tarafından temyiz edilmiştir.

 

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

 

Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; tarafların boşandıklarını, müvekkili lehine 250 TL yoksulluk, müşterek çocuk Feyza Yıldız için 150 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davacı için takdir edilen nafakanın 500 TL'ye, küçük için takdir edilen nafakanın 300 TL'ye yükseltilmesi, nafakaların her yıl belirli bir oranda arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Davalı-karşı davacı cevap dilekçesi ile; davacının çalıştığını, yoksulluk nafakasına ihtiyacı olmadığını, müşterek çocuğun ihtiyaçlarının da bir buçuk yıllık zaman dilimi içinde değişkenlik göstermediğini, davacının davasının reddi ile, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, bu istem kabul edilmediği takdirde aylık 250 TL olan yoksulluk nafakasının 100 TL'ye indirilmek suretiyle azaltılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Mahkemece davacı-karşı davalının davasının kısmen kabulü ile müşterek çocuk için hükmedilen aylık 150,00 TL iştirak nafakasının 150,00 TL artırılarak aylık 300,00 TL'ye çıkartılmasına, yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine; davalı-karşı davacının davasının kabulü ile davacı için hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı-karşı davalı vekili tarafından yoksulluk nafakasının kaldırılması nedeniyle temyiz edilmiştir.

 

Dava, iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılmasına, karşı dava yoksulluk nafakasının kaldırılması veya indirilmesi talebine ilişkindir.

 

Türk Medeni Kanunu'nun 176/4 maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına karar verilebilir. Bu hüküm gereğince mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı gerektirmesi gerekmektedir.

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı Kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.

 

Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları).Ancak, kaldırma talebi, azaltma talebini de içermekte olup, bu durum nafaka miktarının indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır.

 

Somut olayda; davacı-karşı davalı kadının aldığı aylık 250,00 TL nafaka ile günümüz ekonomik koşullarında geçinmesi mümkün görünmediğine göre, işe girip çalışması zorunluluk arz etmektedir. Davalının çalışarak elde ettiği 799,56 TL kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Zira yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir.

 

O halde mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre davacı-karşı davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı, gelirinin yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasına neden olmayıp, indirmeye karar verilmesi gerektiği gözetilerek hakkaniyet ölçüsünde nafakanın indirilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı ve yanılgılı gerekçelerle nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

 

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kararara.com