Yargıtay Ceza Genel Kurulu, kamuoyunda 'tırnak izi' davası olarak bilinen tecavüz dosyasına ilişkin gerekçeli kararını tamamladı. Kurul, 'kadının olayı saklaması ve sanığın sırtında meydana gelen izlerin tam olarak neden kaynaklandığını belirlenmemesi' gerekçeleriyle tecavüzün gerçekleşmediğine hükmetti.

Dava dosyasına göre, D.H.,2009'da patronunun oğlu H.K.A.'nın tecavüzüne uğradı. Genç kadın, olayı önce ailesinde sakladı. Daha sonra geçirdiği bir ameliyatın ardından narkozun etkisiyle olayı ailesine anlattı.

Ailenin şikâyeti üzerine soruşturma başlatıldı. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp'tan alınan raporda, 'tecavüz bulguları bulunduğu ve genç kızın ruh sağlığının bozulduğu' belirtildi. Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılan sanık ise D.H. ile rızasıyla cinsel ilişkiye girdiğini iddia etti. Sanığa 10 yıl 5 ay hapis cezası verildi.
Kararın temyiz incelemesi, Yargıtay 14. Ceza Dairesi tarafından yapıldı. Yargıtay, olayın tecavüz olmadığına karar vererek, yerel mahkemenin kararını bozdu. Bozma kararında şöyle denildi:

"Mağdurede darp izi bulunmaması, sanığın sırtını tırnakları ile çizdiği yönündeki beyanı kapsamında sanığın doktor raporunda 'Sırt bölgesinde yere paralel bel üst kısmında üç adet cilt scar'ına benzer iz mevcuttur.Muhtemel bu iz cilt hassas olduğu için kaşıntıda dahi oluşabilir ya da kilo vermeye bağlı scar görüntüsüdür' biçiminde tarif edilen bulgular olay harici nedenlerle meydana gelmiş olabilir."

Bozma kararından sonra dava dosyası tekrar yerel mahkemeye gönderildi. Mahkeme ilk kararında direnirken "Olay nedeniyle mağdurenin ruh hali bozulmuştur. İradi/gönüllü olarak cinsel ilişkiye giren bir bayanın ruh sağlığının bozulma ihtimali mümkün değildir. Bir an için cinsel ilişkiye rızai olarak başlansa dahi, süreç içinde mağdurenin karşı koyması halinde dahi cinsel saldırı suçu oluşmaktadır" dedi.

Bu kez dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gündemine geldi. Kurul, yerel mahkemenin kararını bozdu ve sanığın cinsel saldırı suçu işlemediğine karar verdi. Kurul, merakla beklenen kararının gerekçesini de tamamlayarak özetle şöyle dedi:

"Sanığın istikrarlı bir şekilde, katılanın isteğiyle cinsel ilişkiye girdiğini beyan etmesi, D.H'nin çelişkili beyanları, sanık ve katılanın olaydan sonra işyerinden birlikte çıkmaları, katılanın olayı ailesine hemen anlatmayıp, narkozun etkisiyle anlatması, sanık H.K.A'nın sırtında bulunan izlerin nasıl oluştuğunu kesin olarak tespit edilememesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, cinsel saldırı suçu, şüphe boyutunda kalmakta."

MESUT HASAN BENLİ / Radikal -