Anadolu Ajansı’nın haberine göre; “İzmir’de belediye otobüsüne binen H. K. hakkında, önündeki bir kadını taciz ettiği gerekçesiyle dava açıldı. İzmir 3. Sulh Ceza Mahkemesi, sanığı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) cinsel taciz suçunu düzenleyen 105. maddesi uyarınca 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, sanığın eylemi belediye otobüsünde gerçekleştirdiğinden, hapis cezasını, TCK’nın “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50. maddesi uyarınca toplu taşıma araçlarına binme yasağına çevirdi.

Böylece sanığın, 10 ay süreyle şehiriçi ve şehirlerarası özel ve kamu kurumlarınca hizmete tahsis edilmiş, uçak, tren, metro, otobüs, metrobüs, dolmuş ve benzeri toplu taşıma araçlarına binmesi yasaklandı.

Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin gündemine geldi. Daire, yerel mahkemenin kararını bozdu.

Daire kararında, “TCK’nın 50/1-d maddesi uyarınca, kısa süreli hapis cezasının, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama süresinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre, mahkum olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklamaya çevrilebileceği” anlatıldı.

“Hapis cezası, seçenek yaptırıma çevrilirken, kanun koyucunun amacına uygun, akla ve mantığa aykırı olmayan, tarafları tatmin edici, denetime elverişli bir seçenek yaptırıma hükmedilmesi gerektiği belirtilen kararda, kanuni, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan, sanığın kişiliğini ve suçun işlenmesindeki özellikleri değerlendirmeden ve seyahat özgürlüğünü engelleyecek şekilde, sanığa kanunda öngörülmeyen yükümlülük getirmek suretiyle hüküm kurulmasında isabet görülmediği” ifade edildi.

Anayasanın 23. maddesine göre, herkesin yerleşim ve seyahat özgürlüğüne sahip olduğu, bu özgürlüğün suç soruşturması ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlemesini önlemek amaçlarıyla sınırlanabileceği anlatılan kararda, suç ile hapis cezasının çevrildiği seçenek yaptırımlardan gidilmesi yasaklanan yer veya yapılması yasaklanan faaliyet arasında bir bağlantı ve ilgi bulunması gerektiği kaydedildi.

Kararda, “Sanığın, binmesi yasaklanan araçların, suç işlemesinde, suça yönelmede, çevresel, psikolojik, sosyal veya ekonomik etkisi bulunan ya da yeniden suç işlenmesine yol açan etkenleri tetikleyecek yerlerden olmaması ve yaptırımın Anayasa’da yer alan seyahat özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte bulunması nedeniyle kararın kanuna aykırı olduğu gözetilmelidir” ifadeleri yer aldı.” Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı –

YARGITAY KARARI AŞAĞIDAKİ GİBİDİR

  

T.C

YARGITAY

14. Ceza Dairesi

 E:2012/15887

K:2013/3727

T:02.04.2013

 

·         Cinsel Taciz

·         Seçenek Yaptırım

·         Belirli Yerlere Gitmekten veya Belirli Etkinlikleri Yapmaktan Yasaklanma

·         Seyahat Özgürlüğü

 Özet: Sanığın mağdureye karşı gerçekleştirdiği cinsel taciz suçuna ilişkin eylemini belediye otobüsünün içerisinde işlediğinden bahisle hükmedilen kısa süreli hapis cezasının, “10 ay süre ile şehiriçi ve şehirlerarası özel ve kamu kurumlarınca hizmete tahsis edilmiş toplu taşıma araçlarına (uçak, tren, metro, otobüs, metrobüs, dolmuş, vb.) binmesinin yasaklanması” şeklinde seçenek yaptırıma çevrilmesinin, binilmesi yasaklanan araçların, suç işlenmesinde, suça yönelmede; çevresel, psikolojik, sosyal veya ekonomik etkisi bulunan ya da yeniden suç işlenmesine yol açan etkenleri tetikleyecek yerlerden olmaması ve yaptırımın Anayasa’da yer alan seyahat özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte bulunması nedeniyle kanuna aykırı olduğu gözetilmelidir.

(2709 s. Anayasa m.23)

(5237 s. TCK m.50/1-d,105/1)

(Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliği m.38/son)

Cinsel taciz suçundan sanık Hasan’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 105/1 ve 62.maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, cezanın aynı Kanunun 50/1-d maddesine göre 10 ay süreyle şehiriçi ve şehirlerarası özel ve kamu kurumlarınca hizmete tahsis edilmiş toplu taşıma araçlarına (uçak, tren, metro, otobüs, metrobüs, dolmuş vb.)binmesinin yasaklanmasına tedbirine çevrilmesine dair İzmir 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 11.04.2012 tarih ve 2011/1362 Esas, 2012/624 sayılı kararının;

Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “ Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50/1-d maddesinde “Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama süresinde duyduğu pişmanlığa ve suçun istenmesindeki özelliklere göre, mahkum olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmasına çevrilebilir” hükmünün yer aldığı, sanığa tayin edilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın seçenek yaptırımlara çevrilirken, kanun koyucunun amacına uygun, akla ve mantığa aykırı olmayan tarafları tatmin edici, denetime elverişli bir seçenek yaptırıma hükmedilmesi gerektiği, kanuni yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan, sanığın kişiliğini ve suçun işlenmesindeki özellikleri değerlendirmeden ve seyahat özgürlüğünü engelleyecek şekilde, sanığa kanunda öngörülmeyen yükümlülük getirmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş bulunmasında isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK’nın 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, 03.12.2012 gün ve B.03.0.CİG.0.00.00.04-105-35-7099-2012/17610/67924 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebligname ile Dairemize ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 23.maddesinde, herkesin yerleşim ve seyahat özgürlüğüne sahip olduğunu, bu özgürlüğün suç soruşturması ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlemesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabileceği,

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımları düzenleyen 50.maddesinin birinci fıkrasında, kısa süreli hapis cezası suçlunun kişiliğine sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre kanunda gösterilen diğer seçenek yaptırımlar yanında, mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya da çevrilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliğinin 38/son maddesinde, “belirli yerler ve etkinlikler; sanık veya hükümlünün suç işlemesinde, suça  yönelmesinde ya da zararlı alışkanlıklar edinmesinde veya bağımlılık yapan maddeler kullanmasında; çevresel, psikolojik, sosyal veya ekonomik etkisi bulunan ya da sanık veya hükümlünün yeniden suç işlemesine yol açan etkenleri tetikleyecek yerler ve etkinliklerdir” şeklinde tanımlanmıştır.

Fail tarafından işlenmiş suç ile mahkeme tarafından kısa süreli hapis cezasının çevrildiği seçenek yaptırımlardan olan gidilmesi yasaklanan yer veya yapılması yasaklanan faaliyet arasında bir bağlantı ve ilgi bulunması gerektiği hususu doktrinde de genel kabul görmüştür.

Dosya kapsamında göre, sanığın mağdureye karşı gerçekleştirmiş olduğu 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 105.maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçuna ilişkin eylemini belediye otobüsünün içerisinde işlem olduğundan dolayı, mahkemece işlenen suç ile çevrilen seçenek yaptırım arasında ilgi olduğu değerlendirilerek 5237 sayılı TCK’nın 105.maddesinin birinci fıkrası  ve 62.maddeleri uyarınca vermiş olduğu kısa süreli 10 ay hapis cezasını seçenek yaptırım olarak, aynı Kanunun 50.maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükmü uyarınca “10 ay süre ile şehiriçi ve şehirlerarası özel ve kamu kurumlarınca hizmete tahsis edilmiş toplu taşıma araçlarına (uçak, tren, metro, otobüs, metrobüs, dolmuş, vb.) binmesinin yasaklanmasına” dair verilen karar, sanığın binmesi yasaklanan araçların, onun suç işlemesinde, suça yönelmesinde; çevresel, psikolojik, sosyal veya ekonomik etkisi bulunan ya da yeniden suç işlemesine yol açan etkenleri tetikleyecek yerlerden olmaması ve sanığın Anayasa’da yer alan seyahat özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte bulunması,

Kanuna aykırı, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma istemine dayanarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, İzmir 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 11.04.2012 tarih ve 2011/1362esas, 2012/624 sayılı Kararının; CMK’nın 309/3.maddesi uyarınca (BOZULMASINA), bozma sonrası gerekli işlemlerin mahallinde yapılmak üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına (TEVDİİNE), 02.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.