Cumhuriyet Savcısı, adliyeye getirttiği tutuklu şüpheli H.M'nin ifadesini aldıktan sonra, hakkındaki iddiaların iftiradan ibaret olduğunu, en çok 2 ay tutuklu kalacağını ancak dosyayı sürüncemede bırakarak 1 yıl tutuklu tutabileceğini belirterek, tahliye olmak istiyorsa kişi başı 20 bin liradan 60 bin lira ödemesini istedi.
 
Sanık savcı, bir süre sonra tutuklu şüphelilerden M.D'yi de odasına çağırarak dava açmayacağını ama tutukluluğunun uzun süreceğini, avukat tutmasına gerek olmadığını ancak masrafının kendisi ile diğer şüpheliler H.M. ve S.K. için toplam 60 bin lira olduğunu söyledi.
 
M.D'nin ağabeyine de aynı şeyleri söylen savcı, 60 bin lira ödemeleri gerektiğini belirterek, şüphelileri bundan kimseye bahsetmemeleri konusunda uyardı.
 
M.D'nin ağabeyinin adliye santralinden arayarak telefonla yaptıkları görüşmeleri kayda aldığını belirtmesi üzerine savcı, şüphelilerden tahliye talebi için Cumhuriyet Savcılığı'na dilekçe vermelerini istedi. Dilekçe üzerine savcı, şüpheliler hakkında tahliye talebinde bulunarak, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi ve şüphelilerin tahliyesini sağladı.
 
Savcı hakkında, görevini kötüye kullanarak, yürüttüğü soruşturmanın tutuklu şüphelilerin yakınlarından zorla çıkar sağlamaya teşebbüs ettiği iddiasıyla Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi'nde kamu davası açıldı.
 
Mahkeme, cezalandırılması amacıyla son soruşturmanın Yargıtay ilgili dairesince açılıp yapılmasına karar verdi.
 
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, sanığın, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar bölümündeki irtikap suçunu düzenleyen 250. maddesinin 1. fıkrası gereğince 6 yıl hapisle cezalandırılmasına hükmetti.
 
Eylem teşebbüs aşamasında kaldığından TCK'nın 35. maddesinin 2. fıkrası uyarınca sanığın cezası 2 yıla indirirken, birden fazla kişiye karşı zincirleme yapılması nedeniyle TCK'nın 43. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 2 yıl 6 aya çıkarıldı. Ceza, sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri lehine değerlendirilerek TCK'nın 62. maddesi doğrultusunda 2 yıl 1 ay olarak belirlendi.
 
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yasal değişiklikler nedeniyle bozulması istemiyle kararı temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gündemine geldi.
 
Kurul, Daire kararını onayarak sanığın bu şekilde cezalandırılmasına hükmetti.



AA