YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:
Esas No : 2010/15097
Karar No : 2011/15909
YARGITAY İLAMI
İncelenen Kararın:
Mahkemesi : Kartal 3. Aile Mahkemesi
Tarihi : 2/1/2009
Numarası : Esas: 2008/505 Karar: 2009/2
Davacı : Ahmet İrme
Davalı : Burcu İrme
Dava Türü : Boşanma
Temyiz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.
Davacı Ahmet İrme tarafından davalı Burcu İrme aleyhine 26/5/2008 tarihinde açılan boşanma davasında, 2007 yılında evlendikleri, davalının 21/5/2008 tarihinde evi terk ettiği, evlilik birliğini devam ettirmenin mümkün olmadığı belirtilerek boşanmanın talep edildiği, mahkemece davanın kabulüne ve tarafların Medeni Kanunun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi “evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır” hükmünü içermektedir.
Dosyadaki nüfus kaydından tarafların 20/6/2007 tarihinde evlendikleri ve davanın açıldığı 26/5/2008 tarihinde henüz bir yıllık sürenin dolmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece tarafların gösterdikleri delillerin toplanarak, Medeni Kanunun 166/1-2. maddesindeki şartların oluşup oluşmadığı araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal şartlar oluşmadan tarafların kabulüne dayanılarak boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 17/10/2011
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:
Esas No : 2011/1978
Karar No : 2011/16879
YARGITAY İLAMI
İncelenen Kararın:
Mahkemesi : Adana 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
Tarihi : 18/8/2009
Numarası : Esas: 2009/1327 Karar: 2009/1285
Davacı : Filiz Nazlıcan
Davalı : Hasımsız
Dava Türü : Mirasın Reddi
Temyiz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.
Davacı Filiz Nazlıcan tarafından hasımsız olarak açılan davada, 11/7/2009 tarihinde ölen eşinin mirasını kendi adına ve oğlu Yılmaz Nazlıcan’a velayeten reddettiğini belirterek, mirasın reddine karar verilmesini istediği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 426/2.maddesine göre, bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışırsa vesayet makamının ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı ataması gerekmektedir.
Mahkemece, mirasın reddinde annenin hukuki yararı ile çocuğun hukuki yararı çatıştığından, küçüğe kayyım tayin ettirilmesi, husumetin kayyıma yöneltilmesi, gösterdiği takdirde delillerin toplanması gerekirken, küçüğe kayyım tayin ettirilmeden eksik hasımla işin esasının incelenerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oyçokluğuyla karar verildi. 24/10/2011
KARŞI OY YAZISI
Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa vesayet makamı ilgilisinin isteği üzerine veya res’en temsil kayyımı atar (TMK.md.426/2). Ana ve/veya baba da, velayeti altında bulunan çocukları adına mirası reddebilirler. Aralarında menfaat zıtlığı bulunuyorsa veya velayet hakkına haiz olan şahsın, bu hakkı kullanması bakımından hukuki veya fiili bir engel varsa, bu takdirde velayet altındaki kimseye kayyım atanmalıdır. Olayda, ana ile çocukların menfaatlerinin çatıştığına ilişkin bir olgu ve delil bulunmadığına göre, çocuklar için kayyım atanmasına gerek bulunmadığı kanaatindeyim. Açıklanan sebeple değerli çoğunluğun bozma düşüncesine iştirak etmiyorum.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:
Esas No : 2010/18621
Karar No : 2011/19302
YARGITAY İLAMI
İncelenen Kararın:
Mahkemesi : Ulubey-Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Tarihi : 23/12/2008
Numarası : Esas: 2008/246 Karar: 2008/247
Davacı : Selçuk Karaman
Davalı : Gökçe Akın Karaman
Dava Türü : Boşanma
Temyiz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.
Davacı vekilinin davalı aleyhine 23/12/2008 tarihinde açtığı anlaşmalı boşanma davasında, tarafların boşanma ve diğer hususlarda anlaştıklarına ilişkin ibraz edilen protokol ve taraf vekillerinin duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.
Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken (TMK.md.184), davacı ve davalı asiller dinlenilmeksizin taraf vekillerinin beyanları ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 22/11/2011

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:
Esas No : 2010/19546
Karar No : 2011/20063
YARGITAY İLAMI
İncelenen Kararın:
Mahkemesi : Ulubey-Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Tarihi : 23/3/2007
Numarası : Esas: 2007/26 Karar: 2007/39
Davacı : Gül Tosuncuk
Davalı : Nadir Tosuncuk
Dava Türü : Boşanma
Temyiz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.
Davacı Gül Tosuncuk vekili tarafından davalı Nadir Tosuncuk aleyhine 23/3/2007 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları ile velayet konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve vekillerinin duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.
Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 28/11/2011
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:
Esas No : 2010/19545
Karar No : 2011/20064
YARGITAY İLAMI
İncelenen Kararın:
Mahkemesi : Ulubey/Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Tarihi : 16/11/2007
Numarası : Esas: 2007/182 Karar: 2007/212
Davacı : Zühal Özgen
Davalı : Murat Özgen
Dava Türü : Boşanma
Temyiz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.
Davacı Zühal Özgen vekili tarafından davalı Murat Özgen aleyhine 16/11/2007 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları ile velayet konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve vekillerinin duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı için hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.
Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 28/11/2011

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:
Esas No : 2010/19547
Karar No : 2011/20065
YARGITAY İLAMI
İncelenen Kararın:
Mahkemesi : Ulubey-Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Tarihi : 18/8/2008
Numarası : Esas: 2008/168 Karar: 2008/166
Davacı : Cengiz Karabulut
Davalı : Füsun Karabulut
Dava Türü : Boşanma
Temyiz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.
Davacı Cengiz Karabulut vekili tarafından davalı Füsun Karabulut aleyhine 18/8/2008 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları ile velayet konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve vekillerinin duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.
Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 28/11/2011
—— • ——
Av. Çiler Nazife KOŞAR