3 aylık mirası ret süresini kaçıran mirasçı, aradan uzun bir süre sonra terekenin borca batık olduğunu ileri sürerek hükmen mirasın reddinin tespit ve tescilini isteyebilir mi? Veya aleyhindeki davada terekenin borca batıklık itirazını ileri sürebilir mi?

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:2008/4-332
K:2008/436
T:16.04.2008

MİRAS HUKUKU ,MİRASIN HÜKMEN REDDİ , YASAL KARİNE
DAVA VEYA DEFİ YOLUYLA HÜKMEN REDDİN TESPİTİ

Özet
"Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise mirasın reddedilmiş sayılacağı" yasadan doğan bir karinedir.

4721 s. Yasa m. 599,605,610

Mirası hükmen redetmiş sayılan kişi tereke alacaklılarına karşı dava açarak bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu defi yoluyla da ileri sürebilir.
Davanın reddine dair verilen 25.05.2005 gün ve 2004/92 E.,2005/185 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi'nin 17.11.2006 gün ve 2005/13100 E., 2006/12449 K. sayılı ilamı ile; (...Dava, haksız eylem nedeniyle rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davalıların mirasbırakanı polis memurunu öldürdükten sonra cezaevinde intihar etmiştir. Mirasçı davalıların yasada öngörülen süre içerisinde mirası reddederek buna ilişkin karar örneğini dosyaya sunmadıkları anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalılarca mirasın reddedildiği ve terekenin borca batık olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Mirasın reddine ilişkin yasal hükümlerin burada uygulanamayacağı gözetilerek işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın, açıklanan bu nedenle bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava r ücuan tazminat isteğine ilişkindir. Davacı vekili, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memurunun davalıların oğlu yaşar tarafından silahlı saldırıya uğradığını ve sonrasında vefat ettiğini, davalıların oğlu yaşar'm ise intihar ettiğini, ölen polis memurunun hastane giderlerinin 4.355.040.000 TL olduğunu ve müteveffa polis memurunun mirasçılarına 32.585.000.000 TL tazminat ödenmesine karar verildiğini ileri sürerek 32.585.000.000 TL'nin 31.12.2003 tarihinden itibaren, 4.355.040.000 TL'nin ise 22.11.2002 tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davalılara oğullarından intikal eden malvarlığı bulunmadığını, aczi tüm çevre tarafından bilinirken öldüğünü, MK'nm 605/2. maddesinde açıkça belirtildiği gibi ölümü tarihinde mirasbırakanm ödemeden aczi açıkça belli ise mirasın reddedilmiş sayılacağını, mirasçıların ayrıca bir irade açıklamasına gerek bulunmadığını, davalıların mirası hükmen red etmiş olmaları nedeniyle mirasbırakanm borcunun tazminine yönelik davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir. Yerel mahkemece; "Davalıların mirasbırakanmm, ölüm tarihinde ödemeden aciz içinde olduğu ve mirasın hükmen red edildiği ve mirası red eden mirasçı davalıların mirasbırakanm borcundan dolayı sorumlu olmadıklarının kabulü gerekir." gerekçesi ile davanın reddine dair verdiği karar, Özel Daire'ce yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, mirasın reddine ilişkin yasal hükümlerin somut olayda uygulanıp uygulanamayacağı noktasındadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 605. maddesi "B. Ret; I. Ret beyanı; 1. Ret hakkı" başlığı ile düzenlenmiştir. Birinci fıkrası "Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler." hükmünü içermektedir. Kayıtsız, şartsız red (hakiki red) olup, bu davada uygulama dışındadır. İkinci fıkrası "Ölümü halinde mirasbırakanm ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır." hükmünü amirdir. Bu hüküm bir karinedir. Konumuzu veyadan önceki cümle ilgilendirmektedir. Türk Kanunu Medenisi'nin 545. maddesinin sadeleştirilmiş şekli aynen kaleme alınmıştır. Birçok yargı kararlarında ve ilmi görüşlerde bu red, hükmi red olarak isimlendirihnektedir. Türk Medeni Kanunu, "hakiki redde" süre ile kayıtlı ve mirasçıların tek taraflı irade açıklamasını öngördüğü halde, söz konusu "hükmi reddin" sonuç doğurması için herhangi bir irade açıklaması ya da dava yolu öngörmemiştir. Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip, mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği (TMK m. 599) yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi sarih irade beyanıyla ya da Türk Medeni Kanunu'nun 610. maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranıfllarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır.
Mirası hükmen red etmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu defi yolu ile de ileri sürebilir. Somut olayda, mirasçılar defi yolunu tercih etmişlerdir. Açılan bu davada mirasbırakanm ödemeden aczinin açıkça belli olduğunu dile getirmişlerdir, işte bu halde, mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerekir. Bu durumun teyidi yönünden, mahkeme duruşma safahatında; Tapu Sicil Müdürlügü'ne, SSK İhtiyarlık Sigorta Müdürlügü'ne, Vergi Dairesi Müdürlügü'ne, Emekli Sandığı'na müzekkereler yazmış, aldığı cevaplarla mirasbırakanm hiçbir taşınmazının bulunmadığı, vergi mükellefi olmadığı, SSK ve Emekli Sandığı'ndan maafl almadığı belirlenmiştir. Ayrıca; Emniyet Müdürlüğümden alman cevabi yazıda da, mirasbırakanm ölmeden önce boflta gezdiği, işinin olmadığı, üzerine kayıtlı malvarlığının bulunmadığı tespit edilmiştir. Dinlenen flahit de bu durumu teyit etmiştir. Bu açıklamalardan anlaşıldığı gibi, mirasbırakanm taşınır, taşınmaz hiçbir malı olmadığı gibi, maaflmm da bulunmadığı, herhangi bir işte de çalışmadığı belirlenmiştir. Yani mirasbırakanm ödemeden aczi açıkça bellidir. Karinenin doğruluğu somut olayda saptanmış olup, aksi davacı tarafından ispat edilememiştir.
Bu görüşümüzü; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 14.03.1984 gün ve 1982/2-66 E., 1984/239 sayılı kararı ile, 14.03.2001 tarih ve 2001/2-220 E., 240 sayılı kararları da doğrulamaktadır. Yukarıda açıklanan ve tüm dosya muhteviyatına uygun olan gerekçeler karşısında usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararı nın yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), 16.04.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Kaynak:İstanbul Barosu Dergisi 2008/6

Medeni Yasa
Madde 605 - Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.
Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.

Faydalı olması dileklerimle… Av.Mehmet KAYA